ABD Donanması, Orta ve Güney Amerika’ya yönelik “güçlendirilmiş uyuşturucu ile mücadele operasyonu” kapsamında Karayipler ve Pasifik sularına 8 savaş gemisi gönderdi. Bu hamle, ABD savaş gemilerinin nadiren bulunduğu bölgede dikkat çekerken, Venezuela ile gerilimi artırdı.
Toplamda 3 muhrip, 2 çıkarma gemisi, 1 amfibi saldırı gemisi, 1 kruvazör ve 1 kıyı savaş gemisi görevlendirildi.
- USS Gravely ve USS Jason Dunham muhripleri Doğu Karayipler’de,
- USS Sampson Panama açıklarında,
- Iwo Jima amfibi gemisi ve destek unsurları Karayipler’e yol alırken,
- USS Minneapolis-St. Paul Karayipler’de,
- USS Lake Erie kruvazörü ise Meksika açıklarında görev yapıyor.
Gemiler, ABD Sahil Güvenlik müfrezeleri ile birlikte uyuşturucu önleme operasyonlarında gözaltı ve tutuklama görevleri icra edecek.
Venezuela’da Endişe: “İmparatorluğa Karşı Direnin”
Trump yönetimi, Venezuela Devlet Başkanı Nicolas Maduro’yu uyuşturucu karteli yönetmekle suçluyor. Maduro’nun yakalanması için ödül bu yıl ikinci kez artırılarak 50 milyon dolara çıkarıldı.
Buna karşılık Maduro yönetimi, 15.000 askerini Kolombiya sınırına sevk ettiğini duyurdu ve halkı “milislere katılarak imparatorluğa karşı savaşmaya” çağırdı. Maduro, 4 milyondan fazla milis üyesini ülke savunmasına hazırlamayı planladığını açıkladı.
Washington’dan Çelişkili Mesajlar
Beyaz Saray, bölgedeki askeri yığınağa dair sessiz kalırken, Trump’ın Venezuela’ya asker gönderip göndermeyeceği soruları gündemde.
- Beyaz Saray sözcüsü Karoline Leavitt, Maduro yönetimini “uyuşturucu terör karteli” olarak nitelendirdi.
- Öte yandan, ABD yönetimi geçtiğimiz ay Chevron’a Venezuela’da petrol faaliyetlerini yeniden başlatması için lisans verdi. Bu karar, askeri baskı söylemleri ile çelişkili bulundu.
Bölgesel ve Küresel Yansımalar
ABD’nin adımı, Latin Amerika’da askeri müdahale ihtimalini tartışmaya açtı. Bazı uzmanlar, Donanma muhriplerinin kartel altyapısına füze saldırısı düzenleyebileceğini öne sürerken, diğerleri Meksika ile daha yakın işbirliğine dikkat çekiyor.
Venezüella muhalefeti, bu adımı Maduro’ya baskı unsuru olarak görse de, Washington merkezli düşünce kuruluşları askeri müdahalenin kısa vadede ihtimal dışı olduğunu belirtiyor.
