Güncel örneklerden biri insansız hava sistemleri, diğer adıyla İHA. Deniz Piyadeleri, Deniz Hava-Kara Görev Gücü’nün yeni doktrinleri için kilit taşı olan MQ-9A İHA’yi en hevesli benimseyenler arasında yer alıyor.
Deniz piyadelerinin, adalar gibi önemli bölgeleri ele geçirmek, elde tutmak veya bu alanları çevredeki hava ve deniz savaş alanını etkilemek için kullanmaları gerekiyor. Sofistike bir düşmanla çatışma durumunda, küçük bir deniz piyade birliği stratejik bir okyanus karakoluna saldırıp, burayı işgal etmiş savunucuları yenerek bölgedeki düşman savaş gemilerini tehdit edebilir. Aynı zamanda dost uçuş operasyonlarını desteklemek ve karadan karaya silahlar kurarak daha fazlasını gerçekleştirebilir.
Bu vizyona ulaşmanın merkezinde istihbarat, gözetleme ve keşif faaliyetleri bulunur. Denizciler, bölgenin güvenli olduğundan emin olmalı ve çevrelerinde neler olup bittiğine dair geniş bir bilgiye sahip olmalıdır. İşte MQ-9A burada devreye giriyor.
Bazı konfigürasyonlarda bir gün veya daha uzun süre havada kalabilmesi, uçağın geniş alanlarda uçabileceği ve önceki Deniz Piyadeleri uçaklarına kıyasla daha fazla istihbarat ve alan farkındalığı sağlayabileceği anlamına gelir. Bir kriz anında, MQ-9A şüpheli bir gemiyi gözetim altında tutabilir ve durum çatışmaya dönüşürse silahlı Deniz Kuvvetleri birimlerine kesin konumunu iletebilir. Ayrıca düşman birliklerinin yaklaşması durumunda ortak güçlere erken uyarı sağlayabilir.
Yeni Doktrinin İnşası
Deniz Piyadeleri pilotları, MQ-9A’nın diğer versiyonlarını kullanan ABD Hava Kuvvetleri ve ABD Hava Ulusal Muhafız birimleriyle çalışarak pratik deneyim kazandı. Ancak ilerlerken kendi hikayelerini de yazıyorlar.
Deniz İnsansız Hava Aracı Filosu (VMU) 3’te görev yapan Binbaşı Shane R. Gentry, Deniz Piyadeleri havacılığının geçmişte yapılanların sınırlarını zorladığını ve bunun tek kelimeyle etkileyici olduğunu belirtti. Gentry, Deniz Piyadeleri’nde yılın havacısı seçildi ve teşkilatın yeni büyük insansız hava sistemini benimsemesinde öncülük ediyor. Gentry’nin gözlemlediği bir fark, Deniz Piyadeleri doktrininin, MQ-9A’yı geniş alan gözetleme, iletişim ve bilgi paylaşımı için Hava Kuvvetleri veya diğer birimlerin önceki kullanımından çok daha geniş bir şekilde entegre etmesiydi.
MQ-9’un hafif kompozit yapısı, uzun kanatları, ekonomik yakıt tüketimi ve sofistike sensörleri bu uçakları ideal hale getiriyor. Daha büyük, daha yeni MQ-9B SkyGuardian ve SeaGuardian modelleri ise bu yetenekleri bir üst seviyeye taşıyor. Yeni modeller, daha geniş kanat açıklığı, tüm hava koşullarına dayanıklılık ve otomatik kalkış/iniş yetenekleri gibi ek özellikler sunuyor.
MQ-9B’nin Yükselen Önemi
MQ-9B, müttefik üslerden birinden kalkış yapıp uzun süreli bir görev uçuşu gerçekleştirdikten sonra başka bir üsse iniş yaparak yeniden silahlanabilir ya da görev profilini değiştirebilir. Bu esneklik, düşmanların MQ-9B’nin bir sonraki görev noktasını tahmin etmesini zorlaştırıyor.
MQ-9B uçakları, ABD Hava Kuvvetleri ve Kraliyet Hava Kuvvetleri tarafından da kullanılıyor. ABD Donanması, bu uçakların yeteneklerini kapsamlı testlerle doğruladı. Ayrıca, Japon Sahil Güvenliği ve Hindistan Donanması gibi ülkeler de MQ-9B’yi aktif olarak kullanıyor.
Tüm bu gelişmelerle birlikte, MQ-9 platformunun dünya çapındaki kullanımının sadece başlangıç aşamasında olduğunu belirtmek gerek. En önemli yeni bölümlerden biri ise ABD Deniz Piyadeleri tarafından yazılacak.