Amerika Birleşik Devletleri’nin en yeni konvansiyonel balistik topçu füzesi olan Precision Strike Missile (PrSM), 2 Temmuz 2025 tarihinde “Milestone C” onayı alarak üretim ve operasyonel kullanıma geçiş aşamasına ulaştı.

Bu önemli gelişmenin ardından, 25 Temmuz 2025’te Avustralya ordusu, Talisman Sabre tatbikatı kapsamında ilk canlı PrSM fırlatmasını gerçekleştirdi. Bu iki olay, PrSM’in seri üretime ve daha geniş çaplı uluslararası kullanıma hazır hale geldiğini gösteriyor.

PrSM, halihazırda kullanılan MGM-140 ATACMS füzesinin yerini alacak şekilde tasarlandı. HIMARS ve M270 MLRS sistemleriyle uyumlu olan bu yeni nesil füze, ATACMS’e kıyasla menzil, isabet oranı ve elektronik harp direnci açısından ciddi avantajlar sunuyor. Özellikle ATACMS’in Rus hava savunma sistemlerine karşı zayıf kalması ve GPS bozucu elektronik harp sistemlerinden etkilenmesi, PrSM’in geliştirilme sürecini hızlandırdı. PrSM, elektromanyetik spektrumda hayatta kalma yeteneğine sahip olacak şekilde donatıldı ve daha güçlü, sertleştirilmiş GPS alıcılarıyla donatılmış durumda.

Yeni füze, selefi ATACMS’e kıyasla daha küçük boyutlara sahip olması sayesinde, bir lançere iki PrSM yerleştirilebiliyor. Bu sayede ateş gücü iki katına çıkarılırken, aynı zamanda maliyet ve taşıma verimliliği de artırılıyor. PrSM’in ilk versiyonu olan Increment 1, parçacık etkili bir savaş başlığına sahip ve 500 kilometreye kadar menzile ulaşabiliyor. ABD Ordusu, bu versiyondan toplam 3.986 adet tedarik etmeyi planlıyor.

PrSM programı kapsamında dört ana sürüm geliştiriliyor. 2027 sonunda hizmete girmesi beklenen Increment 2, 1.000 kilometrelik menziliyle hareketli kara ve deniz hedeflerine karşı kullanılacak. Bu versiyonda pasif radar ve kızılötesi görüntü arama başlıkları bir arada kullanılacak. Increment 3 ise farklı savaş başlığı türlerini destekleyecek şekilde geliştirilirken; Increment 4, füzenin dış boyutlarını değiştirmeden menzili daha da artırmayı hedefliyor. Bu amaçla geleneksel katı yakıtlı motorun yerine ramjet benzeri hava soluyan bir motor sistemi düşünülüyor.

Füzenin üretimi 2023 yılında Lockheed Martin tarafından başlatıldı. İlk düşük yoğunluklu üretimden bu yana yüzlerce füze tedarik edildi. 2025 yılı itibarıyla 230 adet füze siparişi verildi. Ancak ABD Başkanı’nın bütçe önerisinde bu sayı 152’ye düşürüldü. Lockheed Martin, yıllık 400 füze üretme hedefiyle 4,9 milyar dolarlık çok yıllı bir sözleşmeye imza attı, ancak mevcut tedarik miktarları bu hedefi destekleyecek düzeyde değil.

Uluslararası iş birliği konusunda Avustralya, PrSM üretimi için en güçlü aday olarak öne çıkıyor. Ancak ülkede üretimin başlaması için teknik ve siyasi hazırlıkların tamamlanması gerekiyor. Diğer yandan Almanya merkezli Rheinmetall ile yapılan görüşmeler, şimdilik ATACMS üretimine odaklanmış durumda. Daha gelişmiş bir sistem olan PrSM’in Avrupa’da üretimi şu an için muğlaklığını koruyor. Ayrıca PrSM’in ihracat hakkının Lockheed Martin’de değil, ABD hükümetinde olması nedeniyle tüm kararlar Washington tarafından veriliyor.

PrSM’in yaygın şekilde kullanıma sunulması, özellikle Çin’in A2/AD (Anti-Access/Area Denial) sistemlerine karşı bir denge unsuru oluşturma potansiyeli taşıyor. PrSM Increment 2, Tomahawk füzelerine kıyasla hedefe çok daha kısa sürede ulaşabiliyor ve böylece Çin Donanması’na ait gemiler ya da mobil radar sistemleri gibi hareketli hedeflere karşı daha etkili hale geliyor. Ancak bu sistemin Tayvan gibi hassas bölgelere konuşlandırılması şimdilik planlanmıyor. Bu da ABD’nin Japonya, Güney Kore veya Filipinler gibi müttefiklerine güvenme gerekliliğini beraberinde getiriyor.

Avrupa’da ise PrSM Increment 1 daha uygun bir çözüm olarak değerlendiriliyor. Kıta üzerindeki daha kısa mesafeler ve kara temelli çatışma senaryoları, PrSM’in burada daha etkin kullanılmasına olanak sağlıyor. Ancak ABD dışında başka bir Avrupa ülkesine henüz satış yapılmadı. Norveç’in satın alma talebi reddedildi ve diğer ülkelerin taleplerine ilişkin bir açıklama bulunmuyor. Yine de, PrSM’in sunduğu genişletilmiş menzil, artırılmış hayatta kalma kabiliyeti ve daha etkili hedef angajmanı gibi özellikler, gelecekte Avrupa’nın da bu silaha yönelmesini muhtemel kılıyor.

Sonuç olarak, Precision Strike Missile programı, ABD’nin konvansiyonel füze kabiliyetinde nitelikli bir sıçrama anlamına geliyor. Sahip olduğu yüksek menzil, hassasiyet, taşınabilirlik ve elektronik harp direnci gibi unsurlar sayesinde, PrSM hem Hint-Pasifik’te hem de Avrupa’da ABD’nin caydırıcılığını önemli ölçüde artıracak potansiyele sahip.

Kaynak: Fabian Hoffmann, Oslo Üniversitesi bünyesindeki Oslo Nükleer Projesi’nde doktora öğrencisi olarak görev yapmaktadır. Araştırmaları savunma politikası, füze teknolojileri ve nükleer strateji alanlarına odaklanmaktadır. Bu güncellenmiş makale, ilk olarak 4 Ağustos 2025 tarihinde Substack platformunda yayımlanan İngilizce “Missile Matters” bülteninde yer almıştır.

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here