İsrail’in, İran’ın balistik füzeleri ve fırlatıcılarına yönelik başlattığı askeri operasyonlar etkisini göstermeye başladı. Salı günü İran yalnızca 20 balistik füze fırlatabildi. İsrail Savunma Kuvvetleri’ne (IDF) göre, önceki günlerde İsrail’e toplam yaklaşık 370 füze fırlatılmıştı.

IDF Sözcüsü, askeri operasyonlarda İran’ı fırlatıcılarını İsrail’den daha uzak bölgelere çekmeye zorladığını belirtti. İsrail’in, İran’ın nükleer silah edinmesini ve askeri gücünü dağıtmasını engellemek amacıyla başlattığı “Yükselen Aslan” operasyonu beşinci gününe girdi.

IDF Operasyonlar Direktörü Tümgeneral Effie Defrin, “İran rejimine ciddi darbeler indirdik ve bu nedenle füze birliklerini ülkenin iç kesimlerine çekmek zorunda kaldılar. Şu anda saldırılarını İsfahan bölgesine kaydırmış durumdalar” dedi.

İsrail Hava Kuvvetleri (IAF), Salı günü gerçekleştirdiği istihbarat destekli operasyonlarda 12 füze fırlatma üssü ve mühimmat deposunu vurduğunu açıkladı. IDF ayrıca şimdiye kadar 200’den fazla balistik füze rampasını imha ettiğini bildirdi.

Times of Israel muhabiri Emanuel Fabian, IDF’ye atıfla “ rampaların İran’ın cephaneliğinin önemli bir bölümünü oluşturduğu değerlendiriliyor,” dedi. IDF ise İran’ın hâlen İsrail’e zarar verme kapasitesine sahip olduğunu belirtti. IDF daha önce, 120’den fazla karadan karaya füze rampasının imha edildiğini ve bunun İran’ın bu tür sistemlerinin üçte birine denk geldiğini açıklamıştı.

Hava Üstünlüğü ve Tanker Avantajı

İran’ın doğusunda hava üstünlüğü elde edildikçe, İsrail tanker uçakları bu bölgeye daha rahat yaklaşabiliyor. Bu sayede savaş uçakları daha uzun süre görev bölgelerinde kalabiliyor ve mobil uzun menzilli füze sistemlerini avlamak için daha fazla zaman kazanıyor.

Tankerlerin daha yakın konuşlanması, savaş uçaklarının hedefe daha ağır yüklerle gitmesini de sağlıyor. Artık, daha güçlü ama daha kısa menzilli mühimmatlarla hedefler vurulabiliyor. Bu durum, sığınak delici bombalarla İran’ın yer altı füze depoları gibi korunaklı hedeflerinin etkisiz hale getirilmesini kolaylaştırıyor.

Operasyonlar, İran’ın toplu füze fırlatma kapasitesinde ciddi bir zayıflamaya yol açtı. Bu da doygunluk saldırılarıyla füze savunma sistemlerini “aşırı yükleme” girişimlerinin başarısızlığa uğramasına neden olabilir. Daha düşük hacimli saldırılar hâlâ tehlike arz etse de, İsrail ve ABD’nin hava savunma sistemleri tarafından daha etkili şekilde karşılanabiliyor.

Süreç, uzun menzilli bir yıpratma savaşına dönmüş durumda. Asıl soru, İran’ın füze fırlatma kabiliyeti mi önce tükenir, yoksa İsrail’in füze savunma sistemleri mi? Şimdilik İran dezavantajlı görünüyor. Özellikle orta menzilli önleme sistemlerinin sınırlılığı, savunma katmanlarına daha fazla yük bindiriyor.

İran, füzelerini büyük çaplı bir saldırı için veya ABD üslerini vurmak amacıyla saklıyor olabilir. Ancak bu kapasitenin her geçen saat azaldığı görülüyor. Ayrıca, İran’ın gizlenmesi daha zor ve menzili daha uzun balistik füze sistemlerine darbe aldığı, kısa menzilli sistemlerden ziyade İsrail’e ulaşabilen tehditlerin hedef alındığı anlaşılıyor.

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here