Heyet Tahrir el Şam (HTŞ) öncülüğündeki Suriyeli muhalif güçler bir geçiş hükümeti kurarken, Beşar Esad’ın düşüşünün yankıları Suriye sınırlarını aşıyor. Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in, Orta Doğu’dan Afrika’ya uzanan bir dizi stratejik yanlış hesap yapması, ülkesinin bölgedeki nüfuzunu zayıflatıyor.
Prigozhin’in Ölümü ve Rusya’nın Güç Kaybı
Putin’in ilk kritik hatası, Wagner Grubu’nun eski lideri Yevgeny Prigozhin’i devre dışı bırakması oldu. Prigozhin, yalnızca Rusya’nın paralı askerlerini yöneten bir lider değil, aynı zamanda Kremlin’in Orta Doğu ve Afrika stratejilerinin kilit ismiydi. Prigozhin’in ortadan kaldırılması, Rusya’nın dezenformasyon kampanyalarından istihbarat toplama faaliyetlerine kadar birçok alanda etkinliğini kaybetmesine neden oldu.
Prigozhin’in yönetimindeki Wagner Grubu, Suriye’de petrol ve gaz işletmelerini yönlendirerek önemli ekonomik çıkarlar elde etmişti. Ancak, Rusya Savunma Bakanlığı Wagner’in faaliyetlerini devraldıktan sonra bu işletmelerin kârlılığında belirgin bir düşüş yaşandı. Dahası, İsrail’in İran hedeflerine yönelik operasyonlarının etkileri öngörülemedi. İran’a olan bağımlılık, Moskova’nın bölgedeki stratejik duruşunu zayıflattı.
Suriye: Risklerle Yüklü Bir Lojistik Merkez
Putin’in ikinci stratejik hatası, Suriye’yi Rusya’nın bölgesel lojistik operasyonlarının merkezi haline getirmesiydi. Suriye’deki askeri üsler, Rusya’nın yasadışı silah ve altın kaçakçılığı gibi faaliyetleri için kritik öneme sahip olsa da, bu bağımlılık ciddi kırılganlıkları beraberinde getirdi. Örneğin, CNN’in araştırması, Rus askeri uçaklarının Sudan’dan Lazkiye’ye altın taşımak için en az 16 uçuş gerçekleştirdiğini ortaya koydu.
Ayrıca, Esad yönetimi altında Suriye, Captagon adlı uyuşturucunun üretim ve dağıtım merkezi haline geldi. Körfez ülkeleri, Esad ile normalleşmeyi uyuşturucu kaçakçılığının durdurulması şartına bağlamış olsalar da, bu talepler karşılıksız kaldı. Bu durum, Rusya’nın zayıf ve yolsuzluğa batmış bir rejimle ortaklık yapmasının doğurduğu riskleri gözler önüne seriyor.
Türkiye’nin Gücü Hafife Alınmamalı
Putin’in en kritik stratejik hatalarından biri, Türkiye’nin bölgedeki gücünü ve etkisini hafife alması oldu. Ankara, hem Suriye’de hem de diğer bölgelerde, ulusal güvenlik çıkarlarını koruma konusunda kararlı bir tutum sergiledi. Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’ın, Suriye’de çözülemeyen sorunların çatışmaları yeniden alevlendirdiğini belirtmesi, Türkiye’nin Esad rejimi üzerindeki baskısını artıracağının sinyalini verdi.
Rusya, Türkiye’nin Esad rejimini Suriyeli muhaliflerle bir anlaşmaya zorlayarak güç dengesini değiştirebileceğini öngöremedi. Bu yanlış hesaplama, Moskova’nın bölgedeki etkisini zayıflatırken, Türkiye’nin bölgesel bir güç olarak konumunu güçlendirdi.
Rusya’nın İran’a Aşırı Bağımlılığı
Putin’in stratejisindeki en büyük kusurlardan biri, Rusya’nın Suriye’deki operasyonlarını sürdürebilmek için İran’a aşırı şekilde bel bağlamasıdır. İran, ABD’ye ve müttefiklerine karşı etkili bir ortak olsa da, İsrail’in Hizbullah gibi vekil güçlere yönelik sistematik saldırıları, bu bağımlılığın kırılganlığını gözler önüne seriyor. İsrail’in bu saldırıları, Rusya’nın bölgesel stratejisini daha da zayıflatıyor.
ABD İçin Stratejik Bir Fırsat
Putin’in Suriye ve Libya’da yaptığı stratejik hatalar, ABD’ye Orta Doğu ve Afrika’da yeni fırsatlar sunuyor. Türkiye ile stratejik bir işbirliği kurmak, hem Rusya-İran eksenini zayıflatabilir hem de bölgesel dengeleri yeniden düzenleyebilir. Böyle bir ortaklık, ABD’nin Esad sonrası Suriye’nin geleceğini şekillendirme ve Sahel’de liderliğini yeniden kazanma fırsatını güçlendirecektir.