Türk Deniz Kuvvetleri’nin (TDzK) 2000 yıllarda yayınlanan “Açık Denizlere Doğru”isimli çalışmasında, 2010 yılına kadar 6 adet TF-2000 hava savunma fırkateynininenvantere gireceği, 1 adet havuzlu çıkarma gemisinin (LPD) ise tedarik çalışmalarının devam ettiği belirtilmektedir.Bugün baktığımızda, güdümlü füzeli (guided-missile) gemiler açısından sayısal olarak hızlı büyüme hedefinin gerçekleşmediğini, aksine toplam sayının bir miktar azalma eğiliminde olduğunu görüyoruz.
Bununla birlikte, niceliksel olarak pozitif değişim sağlanamasa da niteliksel olarak ilerleme kaydedilmiş, milli gemi inşa kapasitesi ile milli silah ve sistem üretim imkanı elde edilmiştir.
Türkiye’nin NATO’ya üyeliği ile birlikte Türk Deniz Kuvvetleri’nde de (TDzK) uzun süren bir yabancı sistemlere bağlılık başladı.TDzK’nin 1980’lerin sonlarına kadar ana vurucu gücünü, ABD’den yardım kapsamında gelen, İkinci Dünya Savaşı gazisi, FRAM (Fleet Rehabilitation and Modernization) I ve II modernizasyonlarına tabi tutulmuş Alan M Sumner ve Gearing sınıfı destroyerler teşkil etti.
Deniz kuvvetlerindeki ABD’ye olan bu bağlılığın kırılmasına yönelik ilk ciddi adım, 1982 yılında Alman Blohm und Voss tersanesi ile imzalanan Track I projesi sözleşmesi oldu.4 adet MEKO 200TN tipi genel maksat firkateyninin ilk ikisinin Almanya’da, geri kalan ikisinin Gölcük Tersanesi’nde inşa edilmesini içeren proje ile Türk Deniz Kuvvetleri’nin hizmetine ilk kez modern firkateynler girmiş oldu.
Bu projeyi 19 Ocak1990 tarihinde imzalanan ve iki adet firkateyni içeren Track IIAve 14 Aralık 1992 tarihinde imzalanan, yine iki gemiyi kapsayan Track IIB projeleritakip etti. Track I firkateynleri Yavuz sınıfı olarak 1987 – 1989 yılları arasında, Track II firkateynleri ise Barbaros (Track IIA) ve Salih Reis (Track IIB) sınıfı olarak 1997 – 2000 yılları arasında hizmete girdiler. Track IIC olarak adlandırılan ve yine 2 firkateyni içeren dördüncü paket ise hayata geçirilmedi.
MEKO 200 Projesi’nin, Doğan sınıfı hücumbot projesi ile birlikte, Türkiye’de modern bir askeri gemi inşa sanayii kurma girişiminin ilk aşamasını teşkil ettiğisöylenebilir. Bu proje ile birlikte Türk gemi inşa sanayii, modern savaş gemisi tasarım, inşa ve sistem entegrasyon konularında bilgi ve tecrübe sahibi oldu.
‘YAVUZ SINIFI’ FIRKATEYNLER
Track I firkateynleri Yavuz sınıfı olarak 1987 – 1989 yılları arasında hizmete girdi. Yavuz Sınıfı Fırkateynler, ortalama 29 yaşında olup sınıfın ilk gemisi 2027 itibariyle 40 yılını dolduracaktır. İlk aşamada, TF-100’lerin Yavuz Sınıfı fırkateynlerin yerini alması planlanmıştır.Fakat daha sonra, başta korvet olarak planlanan, sonrasında ise fırkateyn olarak inşa edilmesine karar verilen MİLGEM’in ikinci grup gemilerinin (5, 6, 7 ve 8. gemiler) Yavuz Sınıfı fırkateynlerin yerini alacağı konusunda açıklama yapılmıştır.
Yavuz sınıfı fırkateynler, 8 hücreli Mk-29 Mod 1 lançerinde taşınan kısa menzilli RIM-7M/P NATO SeaSparrow Füzesine ilave olarak gemide SeaGuard Nokta Hava Savunma Silah Sistemi [CIWS] yer almaktaydı.
İsviçreli Oerlikon Contraves Firması tarafından 1983 yılında varılan anlaşma altında dünyada ilk kez Türk Deniz Kuvvetleri için geliştirilen SeaGuard CIWS Oerlikon tarafından üretilen dört namlulu GM-25 Sea Zenith 25mm üç top modülünden oluşmaktadır.
Kendi arama [AWS-6] ve atış kontrol radarına [TMK] sahip olan SeaGuard CIWS, gemiye 90 derece dik (Sea Zenith azami 122 derece atış yapabilmekte) ve 360 derece yanca koruma sunmaktadır. Tam otomatik veya manuel olarak kullanılabilen SeaGuard CIWS, Silah Tahsis Konsolu [WAP] aracılığı ile kolaylıkla kontrol edilebilmekte ve ve gemiye çok üstün bir ateş gücü ve elastikiyet temin etmektedir.
TCG Yavuz Fırkateyninde kullanılan SEWACO SYS sayesinde tüm silah ve sensör sistemlerinin bilgisayar denetimli kontrolünü sağlanıyor, bu yetenekle aynı anda iki su üstü, iki hava ve iki de SeaGuard Sistemiyle olmak üzere 6 atış kanalına ve dolayısıyla aynı anda 6 hedefe angaje olabilme yeteneğine sahip oluyor. Ayrıca radarlarıyla aynı anda 300’e yakın su üstü ve hava temasını otomatik takip edebiliyor
Her biri birbirinden bağımsız (mermi beslemesi bağımsız) 25mm çapında dört adet namluya sahip GM-25 Sea Zenith Otomatik Top Modülü ile dakikada 3.4oo atış yapılabilmekte olup her bir modül içinde 1.660 adet (namlu başına 415 adet) atışa hazır mühimmat bulunmaktadır. Reaksiyon süresi çok kısa (hedef tespiti ile angajman arasındaki süre 2.5sn’den kısa) olan SeaGuard gemiye yaklaşan hedefe iki ayrı GM-25 Sea Zenith top modülü ile aynı anda angaje olabilecek şekilde tasarlanmıştır.
Sonuç olarak, bu gemilerin 40 yılını tamamlamadan, “İ” Sınıfı fırkateynlerinhizmete girmesi ile birlikte 2021 yılından itibaren hizmet dışına çıkacağı değerlendirilmektedir. Yavuz sınıfı fırkateynlerin satışının geçtiğimiz senelerde gündeme gelmesi de bu gemilerin 40 yaşına gelmeden hizmet dışına çıkarılmak istendiğini ve/veya satılacağını doğrular niteliktedir.
‘BARBAROS SINIFI’ FIRKATEYNLER
Track IIA/B projesi kapsamında hizmete giren Barbaros Sınıfı fırkateynler bugün modernize edilerek, ESSM (Geliştirilmiş SeaSparrow) güdümlü mermi ve 3 boyutlu radar entegrasyonu gerçekleştirilmiştir. Gemilerin yaşı ve modernizasyon dikkate alındığında, 2030’lu yıllarda hizmet dışına çıkarılacağı öngörülmektedir.
Barbaros sınıfı fırkateynlerde bulunan ‘Tacticos’ adlı Savaş Yönetim Sistemi’nin, Gemi Entegre Savaş İdare Sistemi (GENESİS) türevi bir Savaş Yönetim Sistemi (B-SYS) ile modernize edilmesine olanak sağlayacak proje, İstanbul Deniz İkmal Grup Komutanı, Araştırma Merkezi Komutanı ve yüklenici firma olan HAVELSAN- ASELSAN İş Ortaklığı ile devam ediyor.
‘GABYA SINIFI’ FIRKATEYNLER
Gabya Sınıfı fırkateynler, ABD Deniz Kuvvetleri’nde Oliver Hazard Perry Sınıfı(FFG-7) olarak kullanıldıktan sonra 1998’den itibaren Türk Deniz Kuvvetleri’nin envanterine girmiştir.
Türkiye’nin FFG-7 firkateynleri ile tanışıklığı 1980’e kadar uzanmakta. Track I ve Track II projelerinin temsil ettiği modernizasyon faaliyetleri kapsamına alınabilecek bir girişim ile, 1980 yılında ABD ile imzalanan bir mutabakat muhtırasına göre İstanbul Taşkızak Tersanesi’nde dört adet FFG-7 sınıfı firkateyn, lisans altında inşa edilecekti. Ancak Taşkızak Tersanesi’nin teknik altyapı ve tecrübesinin bu boyutta bir gemi inşasına elverişli olmaması, yapılması gereken yatırım maliyetinin büyüklüğü ve bütçe sıkıntıları, bu projenin iptal edilmesine neden oldu.
Soğuk Savaş döneminde alan hava savunması ve DSH maksatlı bir refakat firkateyni olarak tasarlanan FFG-7’ler üzerindeki yük, SSCB’nin yıkılması ve Atlantik’teki Rus denizaltı tehdidinin ortadan kalkması ile önemli oranda azaldı. Bu ise, ABD DzK hizmetindeki toplam 51 adet FFG-7’nin önemli bölümünün ihtiyaç fazlası olarak emekliye ayrılmasına neden oldu. Bu gemiler, ABD’nin dost ve müttefiklerine düşük fiyata satılmaya ve/veya hibe edilmeye başlandı. Tasarım özellikleri itibariyle zaten düşük işletme ve idame maliyetine sahip FFG-7’ler, fazla yüksek bir ilk alım külfetine sahip olmadıkları için çok sayıda ülke donanması tarafından talep gördü. TDzK da, Yavuz, Barbaros ve Salihreis sınıflarının temsil modernizasyon ve gençleştirme atılımının devamı olarak bu gemilere ilgi gösterdi.
TDzK hizmetine ilk FFG-7’ler 24 Temmuz 1998 tarihinde girdi. F490 Gaziantep, F491 Giresun ve F492 Gemlik adları ile ve Gabya sınıfı adı altında göreve başlayan gemiler, denize inişlerinin üzerinden 50 yıldan fazla zaman geçmiş ve artık faydalı hizmet ömürlerinin sonuna gelmiş olan Gearing tipi destroyerlerin yerine geçerek, donanmada büyük bir gençleşme sağladılar. TDzK tarafından Gabya sınıfı adı verilen bu gemiler ile birlikte TDzK ilk kez alan hava savunması imkan ve kabiliyeti kazandı.
İlk üç gemiden sonra ABD’den 22 Temmuz 1999 tarihinde F493 Gelibolu, 08 Haziran 2000 tarihinde F-494 Gökçeada, 25 Temmuz 2000 tarihinde F-495 Gediz, 11 Nisan 2002 tarihinde F-496 Gökova ve en son 04 Nisan 2003 tarihinde F-497 Göksu firkateynleri transfer edildi. Ayrıca FFG-10 Duncan firkateyni, yedek parça gemisi kullanılmak üzere alındı.
Hizmete girdiklerinde, SH-2 Sea Sprite helikopterlerinin iniş kalkışına uygun şekilde, “kısa gövdeli” (Short Hull) olan gemiler, Gölcük Tersanesi’nde kıç kısımlarının eğimi artırılmak suretiyle uzatılarak “uzun gövdeli” (Long Hull) versiyona tadil edilerek S-70B SeaHawk helikopterlerinin iniş kalkışına uygun hale getirildiler. Bu tadilat kapsamında gemilerin helikopter pistlerinin boyu 3.16m uzatıldı, helikopterlerin inişini kolaylaştıracak ASIST sistemi monte edildi ve helikopterlerin güvenli bir şekilde yaklaşıp alçalmaları için kıçtaki kapstan ve babalar alçaltıldı.
Gabya sınıfının hizmete girmesinden kısa süre sonra, muharebe komuta kontrol sistemlerinin modernizasyonu gündeme geldi. GENESİS (Gemi Entegre Savaş İdare Sistemi) adı verilen proje, gemilerdeki mevcut AN/SPS-55, AN/SPS-49, Mk92 ve seyrüsefer radarları ile IFF (Identification Friend or Foe; Dost Düşman Tanıma) sistemlerinden toplanan verilerin, müşterek bir taktik resim oluşturmak amacıyla birleştirilmesi; Link 11 / 16 yeteneğinin kazandırılması ve otomatik hedef tespit, teşhis ve takibini sağlayacak OTOHETTS (Otomatik Hedef Tespit ve Takip Sistemi) geliştirilmesi ve entegrasyonu tamamlandı.
Ayrıca SHM’de bulunan eski operatör konsollarının yeni nesil ergonomik çok amaçlı konsollarla değiştirilmesi de GENESIS projesinin kapsamında bulunmakta. COTS (Commercial Off The Shelf; Hazır Ticari Ürün) sistemlerin yoğun olarak kullanıldığı projede 2009 itibari ile 4 adet gemide modernizasyon çalışmaları tamamlanmış durumda.
GENESİS modernizasyonundan geçmiş firkateynler NATO müşterek tatbikatları, Active Endeavour, Akdeniz Kalkanı, Operation Allied Provider ve CTF-151 harekâtları gibi çokuluslu görevlerde aktif olarak görev almaktalar.Öte yandan GENESIS projesi ana yüklenicisi HAVELSAN ile ABD’li Raytheon firmaları arasında 2009 yılında imzalanan işbirliği anlaşması uyarınca, iki firma, GENESIS projesini, FFG-7 kullanıcısı ülkelere birlikte pazarlamaktalar.
TDzK, FFG-7’lerin Mk13 lançerlerinden ateşlenen RIM-66A SM-1MR Standard füzeleri ile kazandığı alan hava savunması kabiliyetini bir adım daha ileri taşımak için, dört adet Gabya sınıfı firkateyne ikişer adet dörtlü Mk41 VLS (Vertical Launching System; Dikey Fırlatma Sistemi) lançer sistemi ve bu lançerlerden ateşlenecek RIM-162 ESSM (Evolved Sea Sparrow Missile) hava savunma füzelerini entegre edildi.
Gabya sınıfının son dört gemisine Mk41 ve ESSM kabiliyeti kazandırılmasının, 1990’ların sonlarında gündeme gelen ve özellikle bütçe sıkıntıları nedeniyle iptal edilip uzun süre rafta bekleyen TF-2000 alan hava savunma ve komuta kontrol firkateyni projesi hayata geçene kadar oluşacak açığı kapamayı amaçladığı iddia edilebilir.
Bu gemilerin tamamına GENESİS entegre Komuta Kontrol sistemi, dördüne ise (TCG Giresun, TCG Gediz, TCG Gökova, TCG Göksu) ESSM güdümlü mermi ve 3 boyutlu radar entegrasyonu yapılmıştır. Gemilerin ortalama 36 yaşında olduğu dikkate alındığında, modernizasyona tabi tutulan dört geminin 2030’a kadar, diğer dört geminin ise 2025’e kadar hizmet dışına çıkarılması muhtemel görülmektedir.
‘TEPE SINIFI’ FIRKATEYNLER
Tepe Sınıfı fırkateynler, ABD’de Deniz Kuvvetleri’nde Knox Sınıfı muhrip/fırkateyn olarak kullanıldıktan sonra 1993’ten itibaren Türk Deniz Kuvvetleri envanterine girmiştir.
Display Determination NATO tatbikatına 1992 yılında katılan Muavenet destroyeri Saratoga uçak gemisinden atılan iki adet RIM-7 Sea Sparrow hava savunma füzesi vurulmuştu. Kazada köprü üstünde görevli beş denizci hayatını kaybetti.Bu olaydan sonra ABD, tazminat olarak bir adet FF-1052 Knox sınıfı firkateyni TDzK’ne hibe olarak, üç adet firkateyni de düşük bedelle transfer etti.
TDzK’de Tepe sınıfı olarak adlandırılan ve ilki F250 Muavenet olarak adlandırılan bu gemiler 29 Kasım 1993 tarihinde hizmete girdi. Dört adet daha Knox sınıfı firkateyn de ertesi yıl, 1994’te, hizmete girerek TDzK’deki Tepe sınıfı firkateyn sayısını 8’e çıkardı.
Ayrıca Türkiye ABD’den yedek parça gemisi olarak kullanılmak üzere 4 adet Knox (FF-1059 Sims, FF-1080 Paul, FF-1082 Montgomery ve FF-1091 Miller) alındı. Böylece TDzK envanterine toplam 12 adet FF-1052 Knox sınıfı firkateyn girmiş oldu.
Knox sınıfı firkateynler TDzK’de, alımlarının gündeme gelmesinden itibaren büyük bir muhalefetle karşılaştılar. Bu muhalefetin ana nedenleri, gemilerin oldukça yıpranmış olmaları ve silah sistemlerinin yetersiz olmaları olarak sıralanabilir. İstim tipi tahrik sistemini haiz olan bu firkateynlerin kazanlarının ısıtılması ve akabinde seyre çıkış yani reaksiyon sürelerinin ve harbe hazırlık oranlarının düşük olması, yüksek işletme ve idame giderleri ile düşük performansları, TDzK’deki hizmet sürelerinin görece kısa olmasına neden oldu. Tepe sınıfınının 4 gemisi, hizmete girmelerinden 7 – 8 yıl sonra emekliye ayrılmışlardır.Gemilerin sonuncusu ise 2012’de hizmet dışına çıkarılmıştır.
ÖNÜMÜZDEKİ 15 YIL İÇİNDE ENVANTERE GİRECEK FIRKATEYNLER
“İSTİF” Sınıfı fırkateynler, MİLGEM konseptinin devamı olarak planlanmıştır. MİLGEM konsepti ile inşa edilen gemilerin beşincisi, sınıfının ilk gemisi olacak TCG İstanbul’un inşasına 2017 yılında başlanmıştır. “İSTİF” Sınıfı Fırkateynlerin 2021-2024 yılları arasında hizmete girmesi, Yavuz Sınıfı fırkateynlerin yerini alması planlanmaktadır.İlk yerli üretilecek fırkateynlerin sırasıyla TCG İstanbul, TCG İzmir, TCG İzmit ve TCG İçel adları alması bekleniyor.
Radarda düşük kesite sahip olması nedeniyle “görünmez” olarak adlandırılan Ada sınıfı korvetlerde elde ettiği tecrübenin daha büyük ve gelişmiş bir platform olan fırkateynler üzerinde kullanılması planlanıyor.
İSTİF-Sınıfı Fırkateyn dizaynı ile ADA Sınıfı Korvetlerde mevcut sistemlere ilave olarak gemiye eklenen veya daha etkin ve modern versiyonları ile değiştirilen sistemler ve bu kapsamda kazandırılan birçok yetenek bulunuyor.
Fırkateynler 113,2 metre uzunluğa, 14,4 metre genişliğe ve 3.000 ton deplasmana sahip olacak. Fırkateyn 29 knot ve üzeri hıza ulaşabilecek.
Bünyesinde 125 personel bulunduracak olan fırkateyn 6.000 deniz mili yani yaklaşık 11.112 kilometre menzile sahip olacağı belirtiliyor. İSTİF sınıfı fırkateynler İstanbul’dan Somali veya Yemen’e yakıt ikmali yapmadan ulaşabilecek.
Öte yandan yeni fırkateyn ile Deniz Kuvvetleri Komutanlığı yeni bir döneme adım atmış olacak. Bu dönemde ağ merkezli muharebe ön plana çıkacak.
Gabya Sınıfı Fırkateynlerin modernizasyonu ve ADA Sınıfı Korvetlerin birinci ve ikinci gemilerinden elde edinilen tecrübelerle Gemi Entegre Savaş İdare Sistemi – Ağ Destekli Veri Entegre Savaş Sistemi (GENESİS-ADVENT) geliştirilmesine başlandı.
Bu sayede Milli Savaş Yönetim Sistemi gelişen haberleşme teknolojileri ile uyumlu, güvenli ağ destek yeteneği de gemilere kazandırılıyor.
Bu yetenek ile Taktik Sahada tek gemi silah/sensör merkezli harekat konsepti yerine Görev Kuvveti Merkezli Harekat Konseptine geçilecek. Bu sayede görev kuvvetindeki bir gemide bulunan silah ve sensör bilgileri diğer gemilerle gerçek zamanlı olarak paylaşılacak ve başka bir gemi üzerinde bulunan silah ve sensörler kendi üzerinde konuşluymuş gibi kullanılacak.
İSTİF SINIFI FIRKATEYNLER ‘ATMACA’ FÜZESİNİ KULLANACAK
Üzerinde 16 adet gemisavar füze bulunduracak olan İSTİF sınıfı fırkateynlerin, gemisavar füze olarak Roketsan tarafından geliştirilen yerli füze Atmacayı kullanması bekleniyor.
‘Atmaca’ Anti-Gemi füzesinin seri üretim sözleşmesi SSB ile Roketsan arasında 2 Kasım tarihinde imzalandı. Harpoon füzelerinin yerine alacak olan Atamaca füzesinin ilk resmi adımı 2009 yılında yapılan anlaşam ile başladı.
Yerli füze Atmaca için çalışma yapacak firma olarak Roketsan, Aselsan ve ArMerKom (Deniz Kuvvetleri Araştırma Merkezi) seçildi.Projenin başlaması ile Aselsan füzenin RF arayıcı başlığı üzerinde çalışırken, ArMerKom ise atış kontrol sistemleri ile operatör sistemleri üzerinde çalışıyor.
Yapılacak füzelerin motorları ithal olması kararlaştırıldı.Fransa’nın Exocet füzelerinde kullanılan TR-40 motorlarının modifikasyona uğramış modeli Atamaca füzelerine entegre edildi. Atamaca füzelerinin Harpoon Blok-II sistemi özelliklerine sahip olması, hatta geliştirilecek yeni teknolojiler ile daha üstün özelliklere sahip olması planlandı.
Normalde 340 km. menzile ulaşabilecek şekilde geliştiren TR-40 modeli motorların uluslararası anlaşmalar sebebiyle 200 + km olan modeli ihraç edilmiştir. Bu sebeple motoru ithal edilen Atmaca füzesinin şimdilik menzilinin 200+ (250) km olduğu açıklanmıştır.Uzmanlar Atmaca füzesinin bu menzille kalmayıp, yapılan çalışmalar ile 300 ve 500 km menzile ulaşabileceğini belirtmektedir.
Atmaca füzesinin ağırlığı 800 kg, harp başlığı 200 kg sınıfında üretilirken, RF arayıcı başlık, GPS/INS, radar altimetre, çift yönlü kripto veri bağı ile ileri seviye güdüm bulunmaktadır.
Gemiye Dikey Atım Sistemi (DAS) ile su üstü ve hava hedeflerine karşı “Evolved Sea Sparrow Missile” (ESSM) güdümlü mermi atma kabiliyeti kazandırılan fırkateynlerin, ESSM güdümlü mermi entegrasyonuyla hava hedeflerine karşı kullanılabilecek güdümlü mermi sayısı 21’den 64’e, menzili ise 5 kilometreden 18,5 kilometreye çıkartılacak. İSTİF sınıfı fırkateynler, dakikada 4500 adet mühimmat ateşleyebilen Phalanx isimli CIWS hava savunma sistemine de sahip olacaklar.
Kullanılan 76 milimetrelik Compact baş topun geliştirilmesiyle atım adedi dakikada 80’den 120’ye çıkarılacak. Top kontrolleri analog sistemden dijital kontrollü hale dönüştürülecek. 12,7 milimetre makineli tüfek monteli STAMP sisteminden 25 milimetre top entegreli STOP sistemine geçilerek silah menzili ve tahrip gücü artırılacak. Bu sayede asimetrik tehditlere ve radar kesit alanı küçük su üstü hedeflerine karşı daha etkin savunma ve taarruz yapılabilecek.
Kıç kısmında helikopter pisti ve hangarı da bulunacak olan gemide helikopter olarak Sikorsky üretimi S70B SeaHawk‘ın kullanılması bekleniyor.
Ada sınıfı korvetler de de bulunan Fransız Thales üretimi 3D arama radarı Smart-S Mk-2 kullanacak olan fırkateyn bu radar sayesinde düşman hedeflerini kolayca tespit edebilecek ve birden fazla hedefi aynı anda takip edebilecek.
Seyrüsefer için ASELSAN üretimi ALPER LPI radarını da kullanacak olan fırkateyin beynini HAVELSAN tarafından geliştirilen savaş idare sistemi GENESİS ADVENT oluşturacak.Yine ASELSAN tarafından geliştirilen Elektronik Destek sitemi ARES 2N’yi bünyesinde barındıracak olan gemi, torpidoları aldatmak için ise ASELSAN’ın HIZIR‘ını kullanacak.
MİLGEM konseptinin devamı olarak inşası devam eden 5. gemi İSTİF Sınıfı fırkateynin savaş sistemlerinin tedariği için ASELSAN ile HAVELSAN tarafından oluşturulan iş ortaklığı ile ana yüklenici STM Savunma arasında sözleşme 18 Şubat 2020’de imzalandı.
Sözleşme kapsamında seyir sistemleri, muhabere sistemleri, radar sistemleri, silah sistemleri, su altı sistemleri, elektronik-harp sistemleri ve elektro-optik sistemlerinin tedarikinden ASELSAN sorumlu olup, iş payı 663 milyon 474 bin 642,10 TL’dir.
Savaş sistemlerinin teslimatının 2021-2023’te gerçekleştirileceği bilirtildi.
TF-2000 HAVA SAVUNMA FIRKATEYNİ
Hava Savunma Harbi Fırkateyni (TF-2000) projesi, MİLGEM konseptinin devamı niteliğindedir. Proje kapsamında inşa edilecek hava savunma fırkateynlerinin ilkinin 2023-2024 yılından itibaren hizmete gireceği ve modernizasyon gören Gabya sınıfı fırkateynlerin yerini alacağı düşünülmektedir. Hali hazırda TF-2000’in inşasına başlanmamış olup tasarımına ilişkin çalışmalar sürdürülmektedir.
İstanbul TÜYAP Fuar merkezinde düzenlenen 14.Uluslararası IDEF2019 Savunma Sanayii fuarında, Türk Deniz Kuvvetleri’nin beklenen projelerinden TF-2000 fırkateyni’nin yeni tasarımı sergilendi.
TF-100 projesi kapsamında 4 geminin inşa edilmesi, bu gemilerin 2029’dan itibaren hizmete girmesi beklenmektedir.2030’da iki geminin hizmete girmiş olması, 2030 sonrasında ise diğer iki geminin hizmete girecek olması öngörülmektedir.
TF-100 fırkateyni, MİLGEM projesi kapsamında inşası düşünülen 12 geminin (4 korvet + 4 korvet + 4 fırkateyn) son dört gemisi olarak planlanmıştı.Daha sonra proje değişikliğe uğramış ve korvet olarak planlanan MİLGEM’in ikinci grup gemilerinin yerine “İSTİF” sınıfı fırkateynlerin inşa edilmesine karar verilmiştir.
Bu şekilde bir değişikliğin (TF-2000’in TF-100’den önce inşa edilmesinin) nedenlerinden bazıları Gabya sınıfı fırkateynlerin yaşlanması, projelerde yaşanan gecikmeler ve Çok Maksatlı Amfibi Hücum Gemisi’nin (LHD) 2020’li yılların başında hizmete girecek olması olabilir.
Kaynak: bahriyeenstitusu.org, siyahgribeyaz, TDzK, Ajanslar, C4 Defence,