ABD Hava Kuvvetleri, OA-1K Skyraider II’nin uzun menzilli silah sistemleri, İnsansız hava araçları (İHA) ve uzak mesafelerde görev yapabilme kabiliyeti sayesinde yüksek yoğunluklu çatışmalarda önemli roller üstlenebileceğini değerlendiriyor. ABD, özellikle Pasifik’te hava savunma sistemlerinin oluşturduğu tehdide karşı Skyraider II gibi esnek platformları değerlendirmeye başladı.
Başlangıçta isyan bastırma ve düşük yoğunluklu operasyonlar için tasarlanan OA-1K, artık potansiyel eş düzey çatışmalara hazırlık çerçevesinde değerlendiriliyor. Donald Trump döneminde başlatılan program, Pentagon’un önceliklerini yeniden şekillendirme süreciyle birlikte hâlâ ilgi odağı olmayı sürdürüyor.
Hava Kuvvetleri Özel Harekât Komutanlığı (FSOC) tarafından ilk OA-1K Skyraider II Nisan ayında teslim alındı; toplamda 75 uçak planlanıyor. İki koltuklu, turboprop motorlu uçak, adını Kore ve Vietnam Savaşları’nda kullanılan A-1 Skyraider’dan alıyor. Yetkililere göre, bu platformun görünümü ve yetenekleri zamanla değişecek; sahadaki ihtiyaçlara göre uyarlanacak şekilde modüler ve açık sistem mimarili yapısıyla dikkat çekiyor.
Platform; ISR (istihbarat, gözetleme, keşif) sistemlerinden saldırı yeteneklerine kadar geniş bir yük profiline sahip. Görev türüne göre konfigürasyon hızlıca değiştirilebiliyor. Bu da sahada çevik tepki verme ve maliyet etkinliği sağlıyor.
OA-1K’nın düşük lojistik ihtiyacı sayesinde uzak bölgelerde görev yapabilmesi, özellikle tanker desteği olmadan operasyon kabiliyeti kazanması gibi avantajlar sağlıyor. Bu özellik, onu özel harekât görevleri ve kriz müdahale operasyonları için cazip kılıyor.
Özel Harekât Komutanlığı (SOCOM), 2022’de OA-1K’yı Armed Overwatch ihalesi galibi ilan etti. Bu dönem, ABD’nin Afganistan’dan çekildiği ve Çin odaklı stratejilere geçiş yaptığı süreçle örtüşüyor. ABD, özellikle Pasifik’te hava savunma sistemlerinin oluşturduğu tehdide karşı Skyraider II gibi esnek platformları değerlendirmeye başladı.
Armed Overwatch, ABD Özel Harekât Komutanlığı (SOCOM) tarafından başlatılan bir programdır. Bu programın amacı, özel harekât birliklerinin ihtiyaç duyduğu yakın hava desteği, hassas vuruş ve istihbarat, gözetleme ve keşif (ISR) görevlerini yerine getirebilecek, düşük maliyetli, dayanıklı ve çok amaçlı sabit kanatlı uçaklar edinmektir.
Skyraider II’ye entegre edilmesi planlanan silahlar arasında AGM-84 Harpoon, JASSM-ER seyir füzeleri, GBU-39/B SDB ve GBU-53/B StormBreaker gibi uzun menzilli mühimmatlar yer alıyor. Ayrıca Hellfire füzeleri, APKWS II güdümlü roketler ve GBU-12 lazer güdümlü bombalar da uçak için önerilen yüklemeler arasında bulunuyor.
AFSOC’un geliştirdiği Adaptive Airborne Enterprise (A2E) konsepti kapsamında OA-1K, düşük personel ve lojistik iziyle konuşlanabilirlik sağlıyor. Platformun, müttefik kuvvetlerle eğitim ve iş birliği faaliyetlerinde de rol oynayacağı belirtiliyor.
Adaptive Airborne Enterprise (A2E) konsepti Hava platformlarının daha düşük lojistik ihtiyaçla konuşlandırılabilmesi, esnek görev yapabilmesi ve insanlı/insansız sistemlerle birlikte çalışabilmesini amaçlayan konsept.
SOCOM yetkilileri, OA-1K’nın özellikle VEO (şiddet yanlısı aşırı örgütler) ile mücadele, kriz müdahale ve terörle mücadele görevlerinde kullanımının devam edeceğini vurguluyor. Bu görevler, uçağın ilk tasarım vizyonunun merkezini oluşturuyor.
Skyraider II, Meksika sınır güvenliği operasyonlarında MQ-9 Reaper’lara alternatif olarak kullanılabilirken, ABD Gümrük ve Sınır Koruma faaliyetlerinde de görev alabilecek kapasitede. Aynı zamanda, müttefik ülkelerle ortak eğitimlerde ve bölgesel tehditlere karşı kapasite inşasında da kritik bir rol oynayabilir.
AFSOC, OA-1K teslimat sürecine ve mürettebat eğitimine odaklanmış durumda. Ancak, U-28A Draco ve MC-12 ISR uçaklarının yerini alacak mı sorusu halen netlik kazanmadı. GAO’nun da ilgisini çeken bu yapı değişiklikleri, programın geleceği konusunda çeşitli spekülasyonlara yol açıyor.
Skyraider II, hem düşük yoğunluklu görevlerde hem de yüksek teknolojili çatışma senaryolarında farklı rollerde kullanılabilecek esnek yapısıyla dikkat çekiyor. Hava Kuvvetleri, OA-1K’nın görev yelpazesini genişletmek için fırlatılan etkiler, uzun menzilli mühimmatlar ve operasyon konseptlerini entegre etmeyi sürdürüyor.

Skyraider II ve HÜRKUŞ-C: Hafif Taarruz Uçaklarında Nesiller Arası Karşılaştırma
Modern savaş doktrinlerinde düşük maliyetli, çok rollü taarruz platformlarına olan ilgi artarken, ABD menşeili OA-1K Skyraider II konsepti ile Türk yapımı TUSAŞ HÜRKUŞ-C arasındaki farklar dikkat çekiyor. İki uçak da hafif taarruz, yakın hava desteği (CAS) ve düşük yoğunluklu çatışmalarda kullanım için tasarlanmış olsa da, taşıdıkları teknolojik altyapı ve görev kapasiteleri farklılık gösteriyor.
İki Farklı Kuşak, Ortak Hedef
OA-1K Skyraider II, 1940’larda geliştirilen ve Vietnam Savaşı’nda etkin şekilde kullanılan A-1 Skyraider’ın modernize edilmiş varsayımsal bir versiyonu olarak kabul ediliyor. Bu uçak, yüksek taşıma kapasitesi ve piston motorlu yapısıyla öne çıkıyor. Öte yandan, TUSAŞ HÜRKUŞ-C, Türkiye’nin savunma sanayii hamleleri kapsamında geliştirilmiş, dijital sistemlerle donatılmış çağdaş bir hafif taarruz uçağı olarak sahada yerini alıyor.
Özellik | OA-1K Skyraider II | TUSAŞ HÜRKUŞ-C |
---|---|---|
Köken | ABD (Douglas, modernize edilmiş) | Türkiye (TUSAŞ) |
Uçuş Rolü | Yakın hava desteği, gerilla karşıtı operasyonlar | Hafif taarruz, keşif, eğitim, CAS |
Motor | Wright R-3350 piston motor (2.700 hp) | PT6A-68T turboprop motor (1.600 shp) |
Azami Hız | ~520 km/s | ~574 km/s |
Uçuş Menzili | ~2.100 km | ~1.478 km |
Silah Yükü | 3.600 kg (15 pylon, 20 mm top dahil) | 1.500 kg (3 pylon + elektro-optik pod) |
Silahlar | Roket, bomba, makineli tüfek, top | CİRİT, L-UMTAS, makineli tüfek podu, bomba |
Aviyonikler | HUD, gece görüş vb. (modernize edilirse) | Aselsan elektro-optik, dijital görev sistemleri |
Kalkış Yeteneği | Kısa pist, zorlu koşullara uygun | Zor arazi ve pist koşullarına uyumlu |
Maliyet / Operasyon | Düşük maliyetli operasyon (varsayımsal) | Düşük maliyet, modüler bakım |
Kullanım Alanı | Vietnam, gerilla savaşları | TSK, Afrika ve Asya’da potansiyel kullanıcılar |
Öne Çıkan Farklar
- Motor Yapısı: Skyraider II piston motorla çalışırken, HÜRKUŞ-C modern turboprop motor kullanır. Bu fark, HÜRKUŞ’a bakım kolaylığı ve yakıt verimliliği sağlar.
- Yük Kapasitesi: Skyraider, 3.6 tonluk harici yük kapasitesiyle daha fazla mühimmat taşıyabilir. Ancak HÜRKUŞ-C, daha hafif ama hassas güdümlü mühimmat sistemleriyle donatılmıştır.
- Aviyonik Sistemler: HÜRKUŞ-C, ASELSAN üretimi elektro-optik sistemler, görev bilgisayarı ve dijital kokpit gibi modern altyapılara sahiptir.
- Stratejik Rol: Skyraider, kalabalık piyade destek operasyonları için ağır bombardıman avantajına sahiptir. Buna karşın HÜRKUŞ-C, asimetrik savaş koşullarında nokta atışı, düşük maliyetli, çok rollü görevler için idealdir.
HÜRKUŞ-C, Düşük İrtifa İHA Tehdidine Karşı Alternatif Çözüm Olabilir mi?
Yüksek irtifa ve radar destekli hava savunma sistemlerine sahip olmayan bölgelerde, düşük irtifada seyreden yavaş insansız hava araçları (İHA) önemli bir tehdit oluşturmayı sürdürüyor. Bu kapsamda, TUSAŞ tarafından geliştirilen hafif taarruz uçağı HÜRKUŞ-C’nin, belirli senaryolarda İHA tehdidine karşı sınırlı da olsa etkili bir çözüm sunabileceği değerlendiriliyor.
Uzmanlara göre, Orlan-10 gibi düşük hızlı, düşük irtifada uçan keşif İHA’ları ya da kamikaze dronlar, eğer görsel temas kurulabilirse, HÜRKUŞ-C üzerinde entegre edilebilecek FN Herstal makineli tüfek podu veya benzeri silah sistemleriyle etkisiz hale getirilebilir. Ancak bu tür müdahaleler, sınırlı koşullarda ve belirli görsel temas mesafelerinde etkili olabilir.
İnsansız hava araçları sahada hedef tespiti yaptığında, HÜRKUŞ-C bu hedeflere doğrudan saldırı gerçekleştirebilir. Bu durum, HÜRKUŞ’un İHA’lara karşı dolaylı ama tamamlayıcı bir rol üstlenmesini sağlar. Özellikle keşif yapan düşman dronlarının yer tespiti sonrası, bu bölgelere yapılan taarruzlarla tehdit önlenebilir.
Mevcut koşullarda hava-hava füze entegrasyonu olmayan HÜRKUŞ-C’nin, modern İHA avcıları kadar etkili olması mümkün değil. Ancak, acil ve mutlak zorunluluk halinde, yakın hava desteği platformu olarak geçici bir önleme çözümü sunabilir. Buna rağmen, bu tür görevlerde etkinliğin oldukça sınırlı olduğu vurgulanıyor.