Nadir toprak elementleri ihracatında lisans zorunluluğu getiren Çin, ekonomik baskıyı daha hedefli ve esnek hale getirerek küresel dengeleri yeniden şekillendiriyor.

Nisan 2025’te Çin hükümeti, orta ve ağır nadir toprak elementlerinin ihracatı için ön onay şartı getirdi. Bu gelişme, küresel piyasalarda ciddi bir sarsıntıya yol açtı. Çin’in resmi açıklamaları ve devlet bağlantılı yorumculara göre, yeni lisans sistemi, özellikle ABD Savunma Bakanlığı’nın tedarik zincirlerine baskı kurmak amacıyla geliştirildi. Bu politika, büyük güç rekabetinde stratejik bir araç olarak konumlandırılıyor.

Çin Ticaret Bakanlığı’nın 18 numaralı bildirisine göre; disprosiyum, terbiyum, samaryum, gadolinyum, lütetyum, skandiyum ve itriyum gibi kritik elementlerin (ve bunların alaşım, oksit ve bileşiklerinin) ihracatı için lisans alınması şart koşuldu. Mayıs 2025’te Çin’in nadir toprak mıknatıs ihracatı, geçen yıla kıyasla %74 düştü. Bu dramatik düşüş, Wall Street Journal tarafından “ABD-Çin gerginliğinin merkezine oturdu” şeklinde yorumlandı.

Geçmişte çevresel kaygılarla gerekçelendirilen ihracat kotaları yerini daha sofistike bir lisanslama sistemine bıraktı. Çin’in bu yeni stratejisi, Dünya Ticaret Örgütü (DTÖ) kararlarına karşı daha dayanıklı bir yapı sunuyor. Yetkililer, bu sistemi “ulusal güvenlik çıkarlarını korumak” ve “uluslararası yükümlülükleri yerine getirmek” amacıyla uyguladıklarını belirtiyor.

Ticaret Bakanı Wang Wentao, Avrupa Birliği için “yeşil kanal” oluşturarak lisans süreçlerini hızlandırma sözü verdi. Ancak bu yumuşak söylemin arkasında hesaplı bir esneklik var. Çin, doğrudan yasak koymak yerine lisans koşullarıyla ihracatı istediği gibi kısıtlayabiliyor.

Yeni sistem, özellikle Çin’in neredeyse tek başına rafine ettiği disprosiyum ve terbiyum gibi elementleri hedef alıyor. Bu elementler, hem savunma teknolojilerinde hem de yeşil enerji üretiminde kritik rol oynuyor. Çin daha önce 2023’te galyum ve germanyum, 2024’te ise grafit için benzer kısıtlamalar getirmişti.

Haziran 2025’te, Çin bazı ABD’li otomotiv tedarikçilerine geçici lisanslar vererek kıtlık endişelerini yatıştırmaya çalıştı. Bu hareket, sistemin hem sıkı hem de esnek olduğunu gösteren stratejik bir hamleydi.

Yeni sistem, sadece ihracatı kontrol etmiyor; aynı zamanda küresel tedarik zincirleri üzerinde bilgi toplama kapasitesi de sunuyor. Çinli yetkililer, ihracatçı firmalardan gerçek zamanlı raporlar ve son kullanıcı beyanları talep ediyor. Böylece Pekin, hangi ülkenin hangi kritik kaynağa eriştiğini anlık olarak takip edebiliyor.

Bu sistem, teknik gerekçelerle lisans reddi, geciktirme veya hızlandırma gibi taktiklerle Çin’in diplomatik pozisyonunu da güçlendiriyor.

Çinli resmi yorumcular nadir toprak lisanslarını, ABD’nin Çin’e uyguladığı ihracat kontrollerine bir yanıt olarak tanımlıyor. Sina Finance’te yayımlanan bir analizde, bu politikaların “ticaret savaşı aracı” olduğu açıkça belirtiliyor. Çin WTO Araştırma Enstitüsü Dekanı Tu Xinquan, lisans rejiminin Pentagon’un tedarik zincirine doğrudan baskı kurmak amacıyla tasarlandığını vurguluyor.

Çin, sadece kaynak ihracatını kontrol etmekle kalmıyor; aynı zamanda bu kontrol mekanizmasını uluslararası pazarlık gücüne dönüştürüyor. Artık yasallık, belirsizlik ve stratejik hassasiyet iç içe geçmiş durumda. Yabancı şirketler, Çin’in çıkarlarına uygun davrandığında erişim kolaylaşıyor; aksi halde ise bürokratik engeller devreye giriyor.

Bu yeni yaklaşım, pil malzemeleri, biyoteknoloji ve havacılık alaşımları gibi stratejik alanlarda da yaygınlaşabilir. Pekin’in ekonomik kaldıraçları kurumsallaştırma çabası, ABD ve müttefiklerini daha sistematik bir baskıyla karşı karşıya bırakabilir.

ABD’nin bu gelişmelere yanıtı, yalnızca tedarik sorunlarını çözmekle sınırlı kalmamalı. Kritik mineraller, artık sadece endüstriyel ihtiyaç değil, stratejik rekabetin merkezinde yer alıyor. Bu nedenle Washington; yerli üretim kapasitesine yatırım yapmalı, güvenilir ortaklıklar kurmalı ve Çin’in uyguladığı ekonomik baskı mekanizmalarını yakından izlemelidir.

Kaynak: Defenseone

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here