CDU/CSU, seçimleri kazanarak ülkenin kronikleşmiş sorunlarını çözmek için bir kez daha fırsat elde etti. Seçmenler, mevcut siyasi sisteme bir şans daha tanıdı. Ancak Birlik partileri bu fırsatı değerlendiremezse, siyasi dengelerin tamamen değişmesi kaçınılmaz olacak.
Seçmenler, Friedrich Merz’i şansölye yaparken, Almanya için Alternatif (AfD) partisinin oy oranını neredeyse iki katına çıkardı ve onu ülkenin en güçlü ikinci siyasi gücü haline getirdi. Bu, seçimin galibine açık bir mesaj içeriyor: Daha fazla bahane ve açıklama kabul edilmeyecek. Eğer CDU/CSU kısa sürede somut çözümler üretemezse, bir sonraki seçimde AfD çok daha güçlü bir konumda olabilir. Üstelik, mevcut koşullar altında erken seçim olasılığı da giderek artıyor.
SPD ve Yeşiller Büyük Kayıp Yaşadı
Şansölye Olaf Scholz liderliğindeki SPD, tarihinin en kötü seçim sonuçlarından birini aldı. Sosyal Demokratlar, Yeşiller’in önünde olup olmadıklarını bile netleştiremezken, sol siyasetin liderliğini korumakta zorlanıyor. Scholz’un söylemleri ve başarısız ekonomik politikaları, seçmenler nezdinde güven kaybına yol açtı. Özellikle anayasa mahkemesi tarafından iptal edilen yasa dışı bütçe girişimi, SPD’nin siyasi itibarına büyük darbe vurdu.
Yeşiller de seçim sonuçlarından memnun olamayacak gibi görünüyor. Ekonomi Bakanı Robert Habeck’in geleceği belirsizliğini korurken, parti içindeki istifa baskıları giderek artıyor.
Friedrich Merz’e Son Şans
Seçime katılım oranı %84 ile 1990’dan bu yana en yüksek seviyeye ulaştı. Bu, seçmenlerin ülkedeki sorunların ciddiyetini kavradığını ve değişim beklentisi içinde olduğunu gösteriyor. FDP’nin, SPD ile iki partili bir koalisyona girmesi durumunda dahi Merz’e verilen bu destek, onun elindeki en büyük avantajlardan biri olabilir. Ancak bu avantajı kullanabilmesi için net ve somut politikalar üretmesi gerekiyor.
CDU lideri Merz’in geçtiğimiz aylarda sıkça dile getirdiği ve Federal Meclis’e sunduğu öneriler, bazı açılardan AfD’nin politikalarına benziyor. Bunlar arasında sınır politikalarının sertleştirilmesi, iklim hedeflerinin revize edilmesi, şirketler için küresel rekabeti destekleyecek vergi indirimleri ve sosyal harcamaların azaltılması gibi konular bulunuyor.
Almanya’nın Yeni Dönemde İhtiyacı: Gerçekçi Politikalar
Son yıllarda CDU/CSU, SPD, Yeşiller ve FDP, AfD’nin yükselişini durdurmak için çeşitli koalisyonlar kurdu. Ancak bu politikalar, halk nezdinde sorunların çözümüne yönelik adımlar olarak görülmedi ve tam tersi bir etki yarattı. Sonuç olarak, AfD güç kazandı, mevcut hükümet ise güven kaybetti.
Scholz’un seçim zaferi, CDU/CSU’nun iç çekişmeleri nedeniyle gerçekleşmişti. Ancak Merkel döneminin dolaylı devamı niteliğindeki bu süreç artık sona erdi. CDU/CSU’nun, Almanya’nın geleceği için yeni bir yol haritası çizmesi gerekiyor.
Yeni Dönemde Almanya’yı Bekleyen Zorluklar
Almanya’nın masasında, çözüm bekleyen kritik konular bulunuyor:
- Göç politikalarında sertleşme
- Vergi indirimleri ve ekonomik reformlar
- Bürokrasinin azaltılması
Büyücülük gerektirmeyen bu çözümler, Merz hükümeti için en büyük sınav olacak. Ancak dış politika, Almanya’nın en büyük meydan okuması olmaya devam ediyor. Merz, Ukrayna krizinde Scholz ve Dışişleri Bakanı Annalena Baerbock’un yolunu mu izleyecek, yoksa ABD ile çatışmaya girmeyi göze alarak farklı bir politika mı geliştirecek?
Almanya ve Avrupa, küresel arenada güçlü bir duruş sergileyebilecek mi? Seçmenler, yalnızca iç politikada değil, dış politikada da daha gerçekçi ve etkili bir yaklaşım bekliyor. Merz’in önünde büyük bir fırsat var, ancak bu fırsatın ne kadar süreceği belirsiz.