Romanya’da bulunan kara konuşlu ‘Aegis Ashore’ balistik füze savunma sisteminin iyileştirme faaliyetleri tamamlandı. Geçtiğimiz aylarda ABD, THAAD ( Terminal High Altitude Area Defence System) Yüksek İrtifa Alan Savunma Sistemi Romanya’ya konuşlandırılmıştı.
İran ile batı arasındaki gerilimin yükselmesi ve Rusya’nın agresif hareketleri beklenmedik bir çatışma riski doğurması üzerine, NATO uzun zamandır Orta Doğu veya Rusya merkezli füze saldırılarında Avrupa’yı koruyacak hava savunma mimarisini geliştirmek için çeşitli adımlar atıyordu. NATO’nun Avrupa’yı koruyacak hava savunma mimarisi, EPAA (European Phased Adaptive Approach) Avrupa Aşamalı Uyarlanabilir Yaklaşımı kapsamında ilk üssü Romanya’da kurulmuştu.
Romanya’ya yerleştirilen füzeler ‘Standard Misille 3′ tipi füzelerin yanına ek olarak ABD, THAAD Yüksek İrtifa Alan Savunma Sistemi de konuşlandırdı.
NATO’nun talebi üzerine ABD Savunma Bakanlığı, Romaya’da bulunan ‘Aegis Ashore’ Balistik Füze Savunması (BMD) tesisine, Teksas Fort Hood’dan yaklaşık 100 asker ile THAAD Yüksek İrtifa Alan Savunma Sistemi gönderdi.
Rusya NATO Füze Savunma Sistemine karşı geçtiğimiz Mart ayında Tu-22M3 bombardıman uçakları Kırım’a konuşlandırmıştı. Füzelerin Romanya’ya konuşlandırılması bölgede büyük bir sorun yarattır diyen Rusya Federasyonu Konseyi Savunma ve Güvenlik Komitesi Başkanı Viktorya Bondarev, “Gvardeyskoye Hava Üssü’ne Tupolev Tu-22M3 uzun menzilli bombardıman uçaklarını konuşlandırdık. Bu durum, bölgedeki güç dengesini büyük ölçüde değiştirdi” dedi.
TÜRKİYE’DEKİ RADAR SİSTEMİ ÇÖKERSE AVRUPA SAVUNMASIZ KALIR
NATO’yu OrtaDoğu ve Rusya merkezli balistik füze ve hava saldırısından koruyacak hava savunma mimarisi, EPAA (European Phased Adaptive Approach) Avrupa Aşamalı Uyarlanabilir Yaklaşımı bölgesel füze savunma mimarisi 2009 yılından bu yana geliştirilmektedir.
NATO her ne kadar bu füze savunma mimarisine güvensede EPAA’nın kırılgan noktaları bulunmaktadır ve İran bu zayıf halkaları kullanabilir. Bu noktaları kapatmak için bazı adımların atılması planlanıyor.
NATO ülkeleri nezdinde kabul gören EPAA (European Phased Adaptive Approach) adlı füze savunma yaklaşımının merkezinde Romanya (operasyonel) ve Polonya’da (yapım aşamasında) iki kara konuşlu ‘Aegis Ashore’ tesisi bulunmaktadır.
Romanya’daki Füze kalkanı füze sistemi Bükreş’ten 180 km uzaklıkta, Romanya-Bulgaristan sınırına yakın bir yerde 170 hektarlık bir alanda ‘Deveselu’ adlı eski bir Sovyet askeri üssünde kuruldu. Füze kalkanı doğrudan Amerika Birleşik Devletleri ‘Aegis Ashore’ Füze Savunma Sistemi’ne bağlı olarak faaliyet gösteriyor.
Bu sistemler dört Aegis Balistik Füze Savunma bataryası ve Türkiye’de bulunan ileriye yönelik bir TPY-2 radarı tarafından desteklenmektedir.
Sistem bir ana birime sahip 4 güçlü radar içeriyor. Radar 360 derece açıyla ufku taradığından olası füzeleri zamanında tespit edip, karşı füzeleri harekete geçirme mekanizmasının aktifleşmesinde anahtar role sahip.
Uzmanlar füze kalkanı kapsamında konuşlandırılan “karşı füzelerde” patlayıcı başlık bulunmadığının altını çiziyorlar.
Bu füzeler saldırı amacıyla fırlatılan balistik füzeleri yok etmek için, onlarla çarpışabilen bir parçaya sahip. Bu parça “düşman füzeyi” yok etmek için, “kinetik enerjiyi” (hareket halindeyken oluşan enerjiyi) emerek çarpışma karşı füzeye aktarıyor.
Romanya’ya yerleştirilen füzeler Standard Misille 3 tipi ve 500-700 km menzile sahip. Bu füzeler atmosferde 30-150 km yükselebiliyor.
Malatya Kürecik’de konuşlu yüksek çözünürlüklü TPY-2 radarı, bir füzeyi uçuşa başladığından itibaren tespit ve takip edebilmektedir. Bu radarın verileri EPAA’ya bağlı Aegis Ashore Füze Savunma sistemine aktarılmaktadır. Bu sayede Aegis Ashore kendi radarlarına hedefe düşmeden ‘uzaktan hedef algılanıp’ (EOR) füzeler ateşlenebilmektedir. Böylece Avrupa’nın geniş alanı balistik füzelerden koruma imkanına kavuşmaktadır.
Eğer ileride TPY-2 radarı herhangi bir sebepten dolayı başarısız olursa, iki Aegis Ashore bölgesinin savunma alanı çarpıcı bir şekilde küçülecektir. Tesislerde kurulu SPY-1 radarları Avrupa’nın savunma kapsamını tek başlarına yapması çok sınırlı olacaktır. Avrupa’daki çoğu askeri üs ve büyük şehirler korunmasız kalacaktır.
Son gelişmeler İran’ın daha kompleks saldırlar yapabildiğini gösteriyor. Özellikle Yemen iç savaşında İran yanlısı Husilerin Suudi Arabistan Patriot hava savunma füzelerini aldatmak için balistik füze saldırısını İHA’lar ile birlikte gerçekleştirmekte ve füze savunma sistemi yanıltılmaktadır. Bu saldırlar göz önüne alındığında NATO’nun etkili bir savunma gerçekleştirmek için mevcut EPAA sisteminin daha fazla katmanlı ve esnek sensör ağının olması gerekecektir.
EPAA’nın sensör ağının kırılganlığı öngörülemeyen bir eksiklik değildir. Aksine, politikanın başlangıçta planlandığı gibi uygulanamamasından kaynaklanmaktadır. İlk planlamada EPAA iki ek sensör sistemi daha içeriyordu bunlar: alana dayalı Hassas İzleme ve Gözetleme Sistemi (PTSS) ve Havadan Kızılötesi programı (ABIR). Bu tür sistemler EPAA’yı çok daha esnek yapacaktı.Fakat ABD Hükümeti 2013’de PTSS iptal etti. ABIR ise 2013 savunma bütçesinde de finansmanını kaybetti. Fakat ABD bu konuda çalışmaları durdurmadı uzay ve hava bazlı sensörlerin araştırmalarına devam ediyor. Arttırılmış sensörler devreye girdiğinde EPAA Füze savunma Sistemi daha güçlü bir yapıya sahip olacak.
Diğer bir alternatif ise müttefiklerin elindeki gemileri NATO’nun Balistik Füze Savunma (BMD) sistemine entegre etmek. Danimarka, Almanya ve Hollanda’nın elinde bulunan gemilere balistik füzeleri uzun mesafeden takip edebilen radarlar eklemek. Her ne kadar TPY-2 radarı kadar etkin olmasada boşlukları kapatmada yardımcı olabilir.
İkinici alternatif olarak da Akdeniz ve çevresine ek uzun menzilli yer tabanlı radarlar yerleştirmek olarak düşünülüyor.
Tartışılan diğer bir opsiyon da ‘Aegis Ashore’ sahalarını daha gelişmiş uzun menzilli radarlarla yükseltmektir. SPY-1 radarları çok gelişmiş olmasına rağmen 1980’lerin donanımına dayanmaktadır. Yeni teknolojiler eklenmiş aktif dizinli radarlar ile menzil ve hassasiyeti artırabilir. ‘uzaktan hedef algılanıp’ (EOR) sistemi çökse bile bu gelişmiş radarlar sayesinde Avrupa kapsama alanı korunabilir.
Çok fazla füze sistemine sahip İran gibi ülkelerin EPAA’nın güvenlik açıklarını hedef alması muhtemel. NATO’nun bu durumlara karşı savunmasını hazırlamak, ABD’yi ve NATO’nun beklenmedik bir Ortadoğu çatışması için hazırlıklı olmasını geliştirmek için daha sağlam sensör mimarisi gereklidir.
ABD’nin 2010 yılında gündeme getirdiği ve NATO ülkeleri nezdinde kabul gören EPAA (European Phased Adaptive Approach) adlı füze savunma yaklaşımı, Türkiye’nin füze tehdidi karşısındaki geleneksel yaklaşımlarıyla uyumlu olduğundan Ankara tarafından da benimsenmiş ve Türkiye EPAA için kritik önemde bir ülke konumuna yükselmiştir.
Kaynak: Defence News, BBC, Ajanslar, NATO,