Suriye Milli Ordusu (SMO), (SDG-YPG/PKK) güçlerini izole etmek ve doğudan gelen ikmal hatlarını kesmek amacıyla SDG mevzilerine saldırılarını sürdürüyor.
Bu kapsamda, kilit kara iletişim hatları boyunca yoğun operasyonlar düzenleniyor. 24 Ocak’ta SMO medyası, El Tarvazia yakınlarındaki M4 otoyolu boyunca SMO ve SDG arasında gerçekleşen topçu ateşine dair görüntüler yayınladı. Aynı kaynaklar, SMO’nun Haseke’nin Ebu Rasin bölgesindeki SDG mevzilerini hedef aldığını da iddia etti.

HTŞ Liderliğindeki Güçlerin Operasyonları
Suriye medyasına göre, Heyet Tahrir el-Şam (HTŞ) liderliğindeki güçler, kuzey ve batı Suriye’de rejim unsurlarını hedef alan operasyonlarına devam ediyor.
Kamu Güvenlik Güçleri, Humus’un kuzey kırsalındaki Jabourin-Kafrnan bölgelerinde ve Tartus Vilayeti’nde aramalar gerçekleştirdi. HTŞ’ye bağlı Askeri Operasyonlar Dairesi, Humus’un kuzeybatısı ve Baniyas çevresinde faaliyetlerini yoğunlaştırdı.
23 Ocak’tan bu yana Deyr ez Zor Vilayeti’ndeki Sabikhan bölgesinde, uyuşturucu satıcıları ve rejim unsurlarına yönelik bir dizi operasyon yapıldığı bildirildi. HTŞ güçleri, 23 Ocak sabahında Sabikhan’ın kuzeyindeki El Kuriye bölgesine askeri birlikler konuşlandırdı.
Suriye’deki Sabotaj Eylemleri ve Toplumsal Tartışmalar
24 Ocak’ta Suriye medyası, eski rejim unsurlarının “güvenlik ve istikrarı bozmak” amacıyla sabotaj faaliyetleri gerçekleştirdiğini aktardı.
Bu eylemler arasında Şam-Humus yolundaki “ışık yollarının” kesilmesi yer alıyor. Bu durum, Şam ve çevresindeki kırsal bölgelerde internet bağlantısında kesintilere yol açtı.
Şam’daki sivil toplum, İslami ilkelerin toplumsal hayattaki rolü üzerine tartışmalara sahne oldu. Kimliği belirsiz kişiler, kadınların kamusal alanda örtünmesi çağrısında bulunan posterler asarken, başka gruplar bu durumu reddeden posterlerle karşılık verdi. Bu afişleri kimin astığı ve HTŞ liderliğindeki geçici hükümetle bağlantılı olup olmadıkları halen belirsizliğini koruyor.
İsrail Savunma Kuvvetleri’nin (IDF) Suriye’deki Faaliyetleri
İsrail Savunma Kuvvetleri (IDF), 24 Ocak’ta Kuneytra Vilayeti’nde operasyonlarını sürdürdü.
Suriye medyası, IDF’nin İsrail-Suriye ayrılma bölgesindeki El Selam’a girdiğini ve kısa bir süre sonra geri çekildiğini belirtti. Ayrıca, Kudna bölgesinde hafif silahlarla ateş açıldığı ve buldozerlerin kullanıldığı bildirildi. IDF’nin, Jubata al Khashab ve Hadar bölgelerinde helikopter iniş pistleri inşa etmeye başladığı da kaydedildi. Uydu görüntüleri, Golan Tepeleri’nde IDF’ye ait bir üssün varlığını doğruladı.

Al Hol Kampı: Suriye’nin İstikrarını Tehdit Eden Riskler
Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi (AANES), 23 Ocak’ta yaptığı açıklamada, Al Hol Kampı’ndaki yerinden edilmiş Suriyelilerin kendi bölgelerine dönmelerine olanak tanıyan bir politika başlattığını duyurdu. AANES, bu kararla Al Hol’daki Suriyeli ülke içinde yerinden edilmiş kişilere “dönüş kapısını” açtığını ifade etti.
Suriye’nin kuzeydoğusundaki Haseke bölgesinde yer alan Al Hol Kampı, DEAŞ aileleri ve örgüt tarafından yerinden edilmiş kişilere ev sahipliği yapıyor. Kamp müdürü Jihan Hanan, 24 Ocak’ta yaptığı açıklamada, 66 gönüllü ailenin Suriye’deki çeşitli bölgelere geri gönderilmesi için hazırlıklara başladıklarını belirtti. Ancak Hanan, bu dönüşlerin HTŞ liderliğindeki geçici Suriye hükümeti ile koordine edilip edilmediği konusunda bilgi vermedi.
Kamp, barındırdığı DEAŞ destekçileri nedeniyle Suriye’nin istikrarını ve ABD’nin ulusal güvenliğini tehdit eden ciddi bir risk oluşturmaya devam ediyor.
Suriye Demokratik Güçleri (SDG-YPG/PKK), Arap aşiret güçleri ve Suriye Milli Ordusu (SMO) operasyonu nedeniyle operasyonel zorluklarla karşı karşıya. Bu durum, SDG’nin El Hol ve DEAŞ karşıtı operasyonlara ayırdığı kaynakları sınırlıyor. SDG, geçmişte yerinden edilmiş kişilerin serbest bırakıldığını duyurmuş olsa da kapsamlı geri dönüş, rehabilitasyon ve yeniden entegrasyon programları uygulama kapasitesine sahip değil.
Al Hol Kampı’nda 40.000’den fazla yerinden edilmiş kişi bulunuyor ve bunların önemli bir kısmının DEAŞ ile bağlantılı olduğu düşünülüyor. Bu kişiler arasında DEAŞ’e destek verenlerin varlığı, ciddi güvenlik riskleri oluşturuyor. Yerinden edilmiş kişilerin kitlesel serbest bırakılması, savunmasız nüfusu DEAŞ’in aktif olduğu bölgelere dağıtarak örgüt için yeni fırsatlar yaratma riski taşıyor. DEAŞ, geri dönenler arasında üye kazanma çabalarını artırabilir.
ARKA PLAN BİLGİ
AANES, İngilizce’de “Autonomous Administration of North and East Syria” ifadesinin kısaltmasıdır. Türkçe’de bu terim “Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi” olarak kullanılmaktadır. AANES, Suriye’nin kuzeydoğusunda Kürt, Arap, Süryani, Asuri ve diğer toplulukların temsil edildiği bir yönetim yapılanmasını ifade eder.
Bu yönetim, 2012’den itibaren Suriye iç savaşının başlamasıyla ortaya çıkan bir de-facto otorite olarak şekillenmiştir. Genellikle Demokratik Birlik Partisi (PYD) ve onun askeri kolu terör örgütü YPG’nin liderlik ettiği bir sistemdir. AANES, kendi bölgelerinde demokratik özerklik temelinde yönetim yapısını oluşturmayı hedeflemiştir ve eğitim, güvenlik, hukuk gibi alanlarda kendi sistemlerini kurmuştur.