Yabancı ülkelerin Suriye’deki askeri varlığında, 2023 ortası ile 2024 yılları arasındaki dönemde sınırlı bir düşüş gözlemlenmiş, yabancı askeri üs ve nokta sayısı 830’dan 801’e düşmüştür.
Yabancı güçlerin Suriye’deki askeri üsleri ve noktaları personel sayısı, teçhizat ve kendilerine verilen görev bakımından farklılık göstermektedir. Uluslararası koalisyona ait üsler, DAEŞ üyelerini takip etmeyi, başta Rusya ve İran olmak üzere diğer taraflara karşı caydırıcı olmayı amaçlamaktadır.
Türk Silahlı Kuvvetleri, ülkenin ulusal güvenliğini korumak ve PKK’nın kuzey ve kuzeydoğu Suriye’deki geniş bölgeyi kontrol etmesi, varlığı ve faaliyetlerinden kaynaklanan tehdidi ortadan kaldırmak için çalışmaktadır.
Rus güçleri ise Suriye’nin coğrafi konumundan ve Akdeniz’e kıyısının oluşundan yararlanarak jeopolitik düzeyde kendi çıkarlarını sağlamak için çalışmaktadır.
Son olarak İran, Şam’dan geçerek Tahran ile Beyrut’u birbirine bağlayan bölge üzerindeki kontrolünü tamamlamaya çalışmaktadır.

Suriye’de İran’a ait askeri mevzilerin sayısı
2023 ortası ile 2024 yılları arasındaki dönemde Suriye’deki İran askeri mevzilerinin sayısında 570’ten 529’a sınırlı bir düşüş gözlemlenmiştir. Ancak İran, diğer yabancı güçlerle karşılaştırıldığında hâlâ Suriye’de en büyük askeri varlığa sahip ülke konumundadır.
İran’ın Suriye’deki mevzileri 52 askeri üsten ve 117’si Halep’e, 109’u Şam kırsalına, 77’si Deyrizor’a, 67’si Humus’a, 28’i Hama’ya, 27’si İdlib’e, 20’si Kuneytra’ya, 17’si Lazkiye’ye, 16’sı Dera’ya, 14’ü Rakka’ya, 13’ü Süveyda’ya, 9’u Tartus’a, 8’i Haseke’ye ve 7’si Şam’a dağılmış bir şekilde 477 askeri noktadan oluşmaktadır.
İran’a ait mevzilerin sayısındaki düşüş, İran Devrim Muhafızlarına ait yaklaşık 14 askeri noktanın Kuneytra’daki Rus ve Suriye rejim güçleri lehine çekilmesinin yanı sıra, Gazze’deki savaşın başlangıcından beri Amerika ve İsrail’in buraları hedef alması ve hava saldırılarının artması nedeniyle İran ve Amerikan güçleri arasındaki gerilimin ve karşılıklı birbirlerini hedef almaların artması sonucunda bazı kilit olmayan sahaların yeniden konuşlandırılması, mevzilerinin değiştirilmesi ve bir araya getirilmesinden kaynaklanmaktadır.
Bu geri çekilmenin, Gazze Savaşı’ndan sonra İran’ın devam eden tehditleriyle birlikte, İsrail’in Rusya’dan bu mevzilerin Golan bölgesine yönelik herhangi bir askeri operasyonda kullanılmamasını sağlamaya yönelik talebi üzerine gerçekleşmiş olması da muhtemeldir.
İranlı milislerin geri çekilmesinin ve yukarıda bahsedilen yeniden mevzilenme işlemlerinin, halen Suriye çölünü geçerek Suriye’yi Deyrizor ilindeki Elbukemal kapısından enlemesine ayıran, oradan Humus ve Şam’dan geçerek Lübnan sınırına ulaşan uluslararası yolu koruyan İran’ın Suriye’deki askeri varlığının hedeflerini ve stratejik değerini etkilemediği unutulmamalıdır. Ayrıca silahlı muhaliflerin kontrolündeki bölgelerde, Suriye’nin güneyindeki temas hatlarında ve Suriye coğrafyasındaki çok sayıda uyuşturucu kaçakçılığı hattındaki varlığını sürdürmektedir.
enel olarak İran mevzileri iki ana sınıftan oluşmaktadır: Birincisi: İran Devrim Muhafızları’nın Kudüs Gücü tarafından doğrudan komuta edilen milislerin mevzileri. Bu milisler çeşitli yerel unsurlardan, İranlı, Iraklı, Afgan ve Pakistanlılardan oluşmaktadır. İkincisi: Hizbullah milislerinin ve onlara bağlı yerel grupların mevzileri. Bu tür mevziler aynı zamanda İran Devrim Muhafızları’nın doğrudan veya dolaylı desteği ve denetimi altında faaliyet göstermektedir.
İran askeri mevzileri 14 Suriye şehrine yayılmıştır ve diğer yabancı güçlerle karşılaştırıldığında en yüksek varlığa sahip oldukları kabul edilmektedir. Ancak bu mevzilerin çoğunun kendi başına bir askeri harekat başlatma kabiliyeti bulunmamaktadır. Bunun başlıca sebepleri ise şunlardır: Büyük çaplı askeri operasyonların gerçekleştirilmesi için gerekli olan hava kuvvetlerinin, hava savunma sistemlerinin, askeri ve lojistik altyapının bulunmaması, İsrail ve uluslararası koalisyon uçaklarının kendilerini hedef aldığı hava saldırılarından kaçınmak için sürekli olarak yeniden mevzilenme sonucunda bu mevzilerin savaşa hazır halde olamaması ve sınırın ötesindeki milis unsurlarının birleşmeye dayanıyor olması.
İran, askeri altyapı eksikliğini, Suriye’nin güneyindeki Dokuzuncu Tümen, Suriye’nin doğusundaki Kamışlı Havaalanı ve Deyrizor’daki 37. Tugay’da olduğu gibi rejim güçlerine ait altyapı ve tesislere yatırım yaparak gidermeye çalışmaktadır.
Suriye’de Türkiye’ye ait askeri mevzilerin sayısı
Türkiye, 2023 ortası ile 2024 yılları arasındaki dönemde Suriye’deki askeri mevzi sayısını takriben 126’ya yükseltmiştir. İstisna olarak sadece bir yeni mevzi inşa etmiştir.
Türk askerinin Suriye’deki mevzileri 12 üs ve 114 askeri noktadan oluşmaktadır. Çoğunluğu 58 mevzinin bulunduğu Halep’te bulunurken, İdlib’de 51, Rakka’da 10, Haseke’de 4, Lazkiye’de iki ve Hama’da bir mevzi bulunmaktadır.
Türk askeri mevzileri önleyici ve savunma hatları şeklinde varlık göstermektedir. Birlik ve kuvvetler askeri harekât icra edebilecek kapasitededir. Bu mevziler, top, tank, zırhlı araçlar, uçaksavar silahları ve mayın tarama araçları tarafından desteklenen, -mühendislik, özel kuvvetler, top, füze, iletişim ve sinyal gibi- farklı uzmanlıklara sahip, Türk güçlerine lojistik destek sağlamak üzere birbirine bağlı olmalarıyla öne çıkmaktadır.
Bu üsler aynı zamanda, bilgi toplanmasına ve rejimin ve Suriye Demokratik Güçlerinin mevzilerinin hedef alınmasına imkan sağlayan insansız keşif araçları aracılığıyla karadan ve havadan izleme ve keşif faaliyetleri de gerçekleştirmektedir. Ayrıca kendisine verilen ve Rusya ile ortak mutabakatlar çerçevesinde öngörülen görevleri yerine getirmektedir. Fırat’ın doğusundaki Türk-Rus ortak devriyeleri de aynı şekilde devam etmektedir.
Suriye’de Rusya’ya ait askeri mevzilerin sayısı
Rusya, 2023 ortası ile 2024 yılları arasındaki dönemde Suriye’deki askeri mevzilerinin sayısını 105’ten 114’e çıkararak artırmıştır. Bu artış, Ukrayna savaşının başlamasının ardından takip eden aylarda Suriye’deki Rus askeri mevzilerinin sayısındaki göreli düşüşün ardından gelmiştir.
Rusya’nın Suriye’deki mevzileri 21 üs ve 93 askeri noktadan oluşmaktadır. Bunlardan 17’si Hama’da, 15’i Lazkiye’de, 14’ü Haseke’de, 13’ü Kuneytra’da, 12’si Halep’te, 8’i Şam kırsalında, 8’i Rakka’da, 8’i Deyrizor’da, 6’sı İdlib’de, 4’ü Humus’ta, 3’ü Dera’da, ikisi Şam’da, ikisi Süveyda’da ve ikisi Tartus’ta bulunmaktadır.
2024’ün ilk yarısında Rus mevzilerinin sayısında meydana gelen artışın büyük kısmı, Rus güçlerinin İranlı milislerin Kuneytra’da çekilmiş olduğu bir dizi yeni bölgeye konuşlanmasından kaynaklanmaktadır.
Rusya, savaştaki deneyimlerden yararlanmak ve Suriye’deki savaşı Ukrayna’daki çatışmalar lehine azaltmak için Ukrayna saldırısının ilk yılında Suriye’de bulunan kuvvetlerinin bir kısmını Ukrayna’ya kaydırması sonucunda Suriye’deki askeri varlığını azaltmıştır. Ancak Rusya, Suriye’deki İran güçlerine kıyasla askeri üstünlüğünü hâlâ korumaktadır. Bu durum, kuvvetlerini 2024 yılı boyunca Suriye’deki yeni askeri bölgelere konuşlandırmasıyla ve İran güçlerini stratejik noktalarda konuşlanmaktan uzak tutmaya devam etmesiyle kanıtlanmaktadır.
Rus askeri mevzilerinin, çeşitli silah türlerinin mevcudiyeti, askeri uçak ve keşif kuvvetlerinin üstünlüğü ile öne çıktığı açıktır. Güçlü silahlanmasına ve stratejik varlığına rağmen, kara operasyonlarında rejim güçleri, İranlı milisler veya paralı askerler (Wagner) ile entegrasyon içinde olmayı amaçlamaktadır. Görünen o ki Rusya, saflarındaki insan kayıplarından korkmaya başlamıştır. Bu nedenle özellikle Suriye çölünde DAEŞ hücrelerini uzaklaştırmak için yapılan yer tarama operasyonları gibi bazı askeri faaliyetleri gerçekleştirmek için paralı asker gruplarına daha fazla güvenme eğilimindedir.
Suriye’de Uluslararası Koalisyona ait askeri mevzilerin sayısı
ABD liderliğindeki uluslararası koalisyon, 2023 ortası ile 2024 yılları arasındaki dönemde Suriye’deki mevzilerinin sayısını 30’dan 32’ye çıkararak artırmıştır.
Uluslararası koalisyonun Suriye’deki askeri mevzileri 17 üs ve 15 askeri noktadan oluşmaktadır. 17 mevzi Haseke’de , 9 mevzi Deyrizor’da ve 3 mevzi Rakka’da, birer mevzi ise Humus, Şam kırsalı ve Halep’te bulunmaktadır.
2023 ortası ile 2024 yılları arasındaki dönemde uluslararası koalisyona ait mevzilerdeki artış, şehirde ve kırsalda DAEŞ hücrelerine yönelik güvenlik ve istihbarat operasyonlarının yürütülmesi için gerekli olan askeri altyapının ve güvenlik altyapısının sağlanması çerçevesinde bu güçlerin Rakka şehrinin içinde ve dışında iki yeni askeri nokta kurmasından kaynaklanmaktadır.
Uluslararası koalisyon mevzileri, diğer ülkelerin sembolik varlığı ile birlikte Amerikan, İngiliz ve Fransız güçlerinin kontrolündedir. Danimarka’nın 22 Nisan 2023’te, kuvvetlerinin sayısını veya görevlerini belirtmeksizin Suriye’den çekildiğine dair açıklaması bunu kanıtlamaktadır. Öte yandan bu mevziler elektronik harp sistemleri de dahil olmak üzere her türlü muharebe aracıyla donatılmış durumdadır.
Uluslararası koalisyon güçlerinin Suriye’deki varlığı, merkezi Bağdat’ta bulunan ve görevleri mevcut aşamada tavsiye, yardım ve güçlendirme çerçevesinde odaklanmış oılan Ortak Görev Gücü – Doğal Kararlılık Harekatı’nın bir parçası olarak değerlendirilmektedir.
Suriye’de bu güçlerin mevzileri, askeri uzmanların gözetiminde yerel müttefikleri olan SDG ve Özgür Suriye Ordusu’nun eğitimi ve uzmanlıklarının geliştirilmesi, DAEŞ ve İranlı milislerin oluşturduğu tehditlere karşı koymak için müttefiklere zırhlı araç, gerekli silah, mühimmat ve lojistik ekipmanı sağlamak gibi çeşitli görevler üstlenmektedir.
Uluslararası Koalisyon, diğer yabancı güçlere göre Suriye’deki en az askeri mevzi sayısına sahip olabilir, ancak silahlanma ve varlığına kıyasla en etkili olanıdır. 2023 yılının ilk yarısında, Rusya’nın Suriye’deki çatışmasızlık mekanizmasını ihlallerinde gözle görülür bir artış görülmesi üzerine ABD, Suriye’deki kuvvetlerine HIMARS sistemini sağlamış ve Amerikan operasyon bölgelerinde kasıtlı olarak “düşmanca manevralar” gerçekleştirmiştir.
Kaynak: jusoor.co