Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK), Türkiye genelinde doğal afetlere karşı müdahale kapasitesini artırmak amacıyla 18 Afet Destek Üssü kurmaya hazırlanıyor. AFAD ile koordinasyon içinde yürütülecek çalışma kapsamında, deprem başta olmak üzere sel ve orman yangınlarına karşı hızlı ve etkin müdahale hedefleniyor.
Planlanan afet destek üsleri; 9 bin kişilik çadırkentler, sahra hastaneleri, ambulans uçaklar ve hastane hizmeti verebilen askeri gemiler gibi kritik unsurları barındıracak. Bu unsurların, afetin ilk anından itibaren devreye alınarak arama-kurtarma ve sağlık faaliyetlerine destek sağlaması öngörülüyor.
Yetkililer, söz konusu üslerin Türkiye’nin farklı bölgelerine stratejik olarak konuşlandırılacağını ve böylece afetlere müdahale süresinin en aza indirileceğini belirtiyor. TSK’nın sahip olduğu lojistik, personel ve sağlık altyapısının AFAD’ın sivil kapasitesiyle entegre edilmesiyle, hayat kurtarma odaklı bir hızlı reaksiyon mekanizması oluşturulması amaçlanıyor.
Mehmetçik, yalnızca deprem değil; sel, yangın ve diğer büyük ölçekli doğal afetlerde de görev almaya hazır şekilde alarm durumunda tutulacak. Yeni üslerin, Türkiye’nin afet yönetimi ve kriz müdahale kapasitesine önemli katkı sağlaması bekleniyor.
Ordular, Afetlere Karşı Kalıcı Destek Üsleri Kuruyor
Birçok ülke ordusu, deprem, sel ve orman yangınları gibi büyük ölçekli doğal afetlere hızlı müdahale edebilmek amacıyla kalıcı askeri afet destek yapıları oluşturuyor. Bu yapılar, savaş görevlerinden bağımsız olarak, arama-kurtarma, lojistik ve acil sağlık desteği sağlamak üzere planlanıyor.
Uluslararası uygulamalarda bu merkezler genellikle “Afet Destek Üssü” adıyla anılmasa da, aynı işlevi gören hazır askeri birlikler, lojistik merkezler ve eğitim üsleri birçok ülkede aktif olarak kullanılıyor.
Askerî kapasite, sivil otoriteye destek için devrede
Yetkililer, orduların afet müdahalesindeki rolünün; hızlı konuşlanma, ağır lojistik kabiliyeti ve disiplinli personel yapısı sayesinde kritik önem taşıdığına dikkat çekiyor. Bu kapsamda askeri unsurlar, afetin ilk saatlerinde sivil kurumlara destek sağlayarak zaman kaybını en aza indirmeyi hedefliyor.
Bu merkezlerde genellikle:
- Önceden konumlandırılmış arama-kurtarma ekipleri,
- Sahra hastaneleri ve mobil sağlık unsurları,
- Çadır kent ve barınma altyapıları,
- Hava, kara ve deniz yoluyla lojistik sevk kabiliyeti
hazır tutuluyor.
Farklı ülkelerde benzer modeller
İsrail (Bahad 16), Avusturya (AFDRU-Austrian Forces Disaster Relief Unit) ve Kanada DART (Disaster Assistance Response Team) gibi ülkeler, orduları bünyesinde doğal afetlere özel görevli askeri birimler bulunduruyor. Bu birlikler için eğitim, ekipman ve konuşlanma altyapısı kalıcı merkezler üzerinden sağlanıyor.
ABD’de ise doğrudan “afet üssü” kavramı kullanılmıyor. Bunun yerine, mevcut askeri üsler ve görev kuvvetleri, afet durumlarında komuta-kontrol ve lojistik merkezleri olarak otomatik şekilde devreye giriyor. Askeri yapı, sivil afet yönetim kurumlarıyla eşgüdüm içinde çalışıyor.
Türkiye modeli dikkat çekiyor
Türkiye’de planlanan Afet Destek Üsleri yaklaşımı ise, uluslararası örneklerden ayrışıyor. Model, ülke geneline yayılmış sabit ve kalıcı askeri afet üsleri ağı oluşturulmasını öngörüyor.
Bu üslerin; binlerce kişiyi barındırabilecek çadır kentler, sahra hastaneleri, ambulans uçaklar ve hastane gemileri gibi unsurları aynı çatı altında barındırması planlanıyor. Yapının, sivil afet kurumlarıyla tam entegre şekilde çalışması hedefleniyor.
Uzmanlar, bu yaklaşımın hayata geçirilmesi halinde, Türkiye’nin afetlere müdahale süresini önemli ölçüde kısaltabileceğini ve askeri kapasitenin insani krizlerde daha sistematik kullanılmasını sağlayabileceğini değerlendiriyor.



