61. Münih Güvenlik Konferansı Bugün Başlıyor

0
70

14 Şubat’ta Almanya Cumhurbaşkanı Frank-Walter Steinmeier’in açılış konuşmasıyla başlayacak olan konferans, üç gün sürecek ve Ukrayna ile Orta Doğu’daki gelişmeler öncelikli gündem maddeleri arasında yer alırken, konferansın 2025 Raporunda Uluslararası sistem, tek kutupluluk, iki kutupluluk ve çok kutupluluk olacağı öne çıkıyor.

Bu yılki konferansta, Rusya-Ukrayna savaşı, ABD Başkanı Donald Trump’ın Ukrayna barış planı, Batı ile Çin arasındaki ilişkiler, Sudan ve Kongo Demokratik Cumhuriyeti’ndeki çatışmalar, Orta Doğu’daki durum, savunma harcamaları, iklim krizleri, enerji ve gıda güvenliği ile başta yapay zeka olmak üzere teknoloji konusunda düzenlemeler, siber güvenlik ve ekonominin masaya yatırılması bekleniyor.

Konfernasın 2025 Raporunda : “tek kutupluluk, iki kutupluluk ve çok kutupluluk” Öne Çıkıyor

Küresel güç dengeleri, giderek daha çok kutuplu bir yapıya evrilmektedir. Bazı uzmanlar dünyanın tam anlamıyla çok kutuplu olup olmadığını tartışsa da, güç dengesinin çeşitli aktörlere yayıldığı bir gerçektir. Bu değişim, hem devletler arasında hem de devletlerin iç yapılarında kutuplaşmayı artırarak küresel krizlere ortak çözümler bulunmasını zorlaştırmaktadır.

Uluslararası sistem, tek kutupluluk, iki kutupluluk ve çok kutupluluk unsurlarını bir arada barındırmaktadır. Ancak, güç merkezleri arasındaki rekabetin artışı, çok kutuplu yapının öne çıkmasına neden olmaktadır. Soğuk Savaş döneminin sona ermesiyle siyasi ve ekonomik liberalizmin baskın konumu zayıflamıştır. Birçok liberal demokraside milliyetçi popülizmin yükselmesi, bu değişim sürecini hızlandırmaktadır.

Küresel Güç Dengesinde Farklı Bakış Açıları

Mühnich Güvenlik Endeksi 2025 verileri, G7 ülkeleri ile BRICS (Rusya hariç) arasındaki çok kutuplu dünya algısı farklılıklarını gözler önüe sermektedir. Batı dışındaki ülkeler çok kutupluluğu daha olumlu görürken, Batı’daki görüşler daha temkinlidir.

ABD’de Donald Trump’ın yeniden başkan seçilmesi ihtimali, ülkenin liberal enternasyonalizm politikalarından uzaklaşmasını ve Avrupa’nın güvenliğini kendi çabalarıyla sağlaması gerekliliğini gündeme getirebilir. Washington’un Pekin ile büyük gücün rekabeti, ABD’nin dış politikasını şekillendiren en büyük unsur olmaya devam edecektir.

Çin’in Rolü ve Batı ile Rekabeti

Çin, kendisini çok kutuplu düzenin lideri olarak konumlandırmaktadır. Ancak Batı’daki çevreler, Pekin’in bu tutumunu ABD ile jeopolitik rekabetin bir aracı olarak görmektedir. Pekin, mevcut küresel düzende memnuniyetsiz ülkeleri yanına çekmekte başarılı olsa da, ekonomik ve askeri alanlarda içsel zorluklarla karşı karşıyadır. ABD’nin Pekin’e yönelik baskılarını artırması beklenirken, Çin, Washington’un ittifaklarında yaşayabileceği kopuşlardan faydalanabilir.

Avrupa Birliğini Bekleyen Zorluklar

AB, liberal uluslararası düzeni savunan temel aktörlerden biri olmasına rağmen, Rusya’nın Ukrayna savaşı ve Avrupa’da milliyetçi popülizmin yükselişi nedeniyle çetin bir süreçten geçmektedir. Trump’ın yeniden başkan seçilmesi halinde, AB’nin uluslararası sahnede daha bağımsız bir kutup olma tartışması yeniden gündeme gelebilir.

Rusya’nın Medeniyet Devleti Anlayışı ve Stratejik Hamleleri

Rusya, kendisini “medeniyet devletlerinden” oluşan çok kutuplu bir dünyanın parçası olarak görmekte ve Ukrayna da dahil olmak üzere daha küçük ülkeleri etki alanına almak istemektedir. Ancak Moskova, ekonomik sorunlar ve askeri yayılmacılığın getirdiği maliyetlerle karşı karşıya kalmaktadır.

Hindistan, Japonya ve Brezilya: Çok Kutupluluğa Yaklaşımlar

Hindistan, çok kutupluluğu benimsese de, Çin ile olan rekabeti ve içsel ekonomik zorluklar nedeniyle kendi rolünü netleştirme konusunda sıkıntılar yaşamaktadır. Japonya ise çok kutuplu dünyanın belirsizliklerinden en çok endişe duyan ülkeler arasındadır. Brezilya ise, özellikle küresel yönetişim reformları ve yoksulluğun azaltılması konularında çok kutupluluğu bir fırsat olarak görmektedir.

Sonuç: Kutuplaşan Bir Dünya ve Belirsiz Gelecek

Mühnich Güvenlik Konferansı 2025 Raporu, çok kutupluluk konusunda farklı görüşlerin öne çıktığını gözler önüe seriyor. Kimi görüşlere göre, bu dönem küresel önceliklerin daha kapsayıcı bir yaklaşımla ele alınmasını sağlayabilirken, diğerlerine göre ise yeni jeopolitik gerginliklerin artmasına neden olabilir. 2025, dünyanın daha da bölünüp bölünmeyeceğini gösterecek kritik bir yıl olacak.

Konferansın geçmişi

Münih’te ilk defa 1963’te “Uluslararası Askeri Bilimler Buluşması” adıyla düzenlenen konferans, o dönemde daha çok Almanya, ABD ve NATO üyelerinden katılım olduğu için “Transatlantik Aile Buluşması” olarak adlandırılıyordu.

1994’ten sonra “Güvenlik Politikaları İçin Münih Konferansı” adıyla yapılan buluşma, 2008’de “Münih Güvenlik Konferansı” ismini aldı. İlk yıllarda 60 katılımcı ile sınırlı tutulan konferans, 1999’dan sonra Avrupa’nın doğusundaki ülkelerden Hindistan, Japonya ve Çin’den katılımcılara da açıldı.

Konferans, 1991’de Körfez Savaşı ve 1997’de konferansın başkanlığındaki değişim hariç her yıl düzenli olarak gerçekleştirildi.

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here