Avrupalı analistler, kıtanın Ukrayna’nın güvenliğini sağlamak için ABD’ye milyarlarca dolarlık silah almayı değerlendirmesi gerektiğini vurguluyor. Kısa vadede özellikle ABD silahlarına bağımlılık göze çarparken, Avrupa’nın savunma sanayisini geliştirmeye çalışmasına rağmen ödeme dışında seçenek olmadığı belirtiliyor.
Estonya Başbakanı, barış sağlandığında Ukrayna’ya bir tabur asker göndermeye hazır olduklarını açıkladı. NATO Genel Sekreteri Mark Rutte, NATO müttefikleriyle Ukrayna arasında güçlü güvenlik garantileri kurulması gerektiğini vurguladı. Fransa, İngiltere ve Almanya liderleri ise Ukrayna’da çok uluslu bir barış gücüne dahil olma niyetinde.
Bloomberg’in aktardığına göre, ABD’deki zirvede yaklaşık 10 ülke, çatışmalar sona erdiğinde cephe hattı dışında eğitim ve güvenlik garantisi sağlamak üzere Ukrayna’ya asker göndermeye hazır olduklarını belirtti. İlk aşamada bu ülkelerin çoğunluğu eğitim, istihbarat paylaşımı, sınır gözetimi ve hava savunma desteğine odaklanacak.
Alman Silahlı Kuvvetler Derneği Başkanı Albay Andre Wuestner, Avrupa’nın Ukrayna’da uzun vadeli askeri varlık için “onbinlerce asker” hazırlaması gerektiğini belirtti. Trump’ın Amerikan asker gönderme ihtimalini dışlaması nedeniyle sorumluluğun Avrupa üzerine kayabileceğini vurguladı.
İngiltere ve Fransa liderliğinde kurulan “Coalition of the Willing” (“Gönüllüler Koalisyonu”), 31 ülkeden oluşan bir grup. Bu koalisyon, ateşkes veya barış anlaşması sonrası Ukrayna’da konuşlanmaya hazır bir güç olma rolünü üstleniyor. Üye ülkelerin askeri, ekonomik ve siyasi destek verecek unsurları bir araya getirme hedefi var.
Fransa Cumhurbaşkanı Macron, Avrupa’nın hava, deniz ve kara alanlarında “güvence güçleri” konuşlandırmaya hazır olduğunu belirtti. Bu güçler, büyük ölçekli muharip birliklerden ziyade sınırlı sayıda kontenjanlarla Ukrayna’da kalıcı destek sağlayacak yöntemler üzerine odaklanıyor.
Macron’un “güvence güçleri” açıklamasına paralel olarak bazı kaynaklarda Türkiye dahil birkaç NATO ülkesinin de Ukrayna’ya gitmeye hazır olduğu mesajı öne çıkıyor, ancak bu konuda net bir resmi açıklama olmaması da dikkat çekiyor.
Rusya Güvenlik Konseyi Başkan Yardımcısı Medvedev, Macron’un bu önerisine alaycı bir dille yanıt vererek, onu “akılsız Gallic horozu” olarak tanımladı. Medvedev, Rusya’nın NATO barış güçlerinin Ukrayna’ya konuşlandırılmasını kabul etmediğini yineledi.
Fransız IESD analisti Yohann Michel, Patriot füzeleri gibi kritik silahların yalnızca ABD’den geldiğini ve Avrupa’nın bunları üretmediği sürece ödeme yapmak zorunda olduğunu belirtiyor. Michel, Ukrayna’nın düşmesinin Avrupa güvenliği için varoluşsal bir tehdit olduğunu vurgulayarak, 80 yıllık geçmişte benzer stratejilerin uygulandığını hatırlattı.
AB, üye ülkelere savunma harcamaları için 150 milyar avro kredi sağlayan SAFE programıyla yerli savunma sanayisine yatırım yapılmasını teşvik ediyor. Ancak ABD’den büyük silah alımları, bu çabaları gölgeleme riski taşıyor.
Avrupa, Ukrayna’nın güvenliğini sağlamak için artık stratejik ve mali açıdan daha derin adımlar atmak durumunda. ABD silahlarına bağımlılık sürerken, savunmasını güçlendirmek ve çok uluslu bir barış gücü oluşturmak için hazırlıklar hızlanmış durumda. Fransa ve İngiltere, lider rolü üstlenirken Estonya ve diğer ülkeler de katkı sunmaya hazır. NATO ve AB boyutunda gerçekleşebilecek bu hamleler, güvenlik mimarisini yeniden şekillendirebilir.