Amerika Birleşik Devletleri (ABD) savunma sanayii, ileri teknolojiye dayalı sistemlerin üretiminde kritik minerallere büyük ölçüde bağımlıdır. Özellikle nadir toprak elementleri (NTE) ve diğer stratejik mineraller, modern silah sistemlerinden uzay teknolojilerine kadar birçok alanda hayati öneme sahiptir. Ancak bu minerallerin büyük bir kısmının tedarikinde Çin’in baskın bir konumda olması, ABD için hem ekonomik hem de stratejik bir tehdit oluşturmaktadır.
Çin, küresel nadir toprak elementleri üretiminin yaklaşık %70-80’ini elinde bulundurmaktadır. Aynı zamanda işlenmiş nadir toprak oksitleri ve bileşiklerinin tedarikinde de neredeyse %90’lık bir paya sahiptir. Bu hâkimiyet, ABD’nin savunma sanayii açısından ciddi bir bağımlılık içinde olduğunu göstermektedir.
Öne Çıkan Kritik Mineraller
- Neodimyum ve Disprosyum: Füze sistemleri, lazer silahları ve hassas güdüm sistemlerinde kullanılır.
- Samaryum ve Praseodimyum: Uçak motorları, manyetik alaşımlar ve nükleer reaktörlerde kritik role sahiptir.
- Tantal ve Tungsten: Zırh delici mühimmat, havacılık ve radar sistemlerinde kullanılır.
ABD Savunma Sanayii İçin Örnek Bağımlılıklar
ABD’nin savunma teknolojisinde Çin’den ithal edilen madenlere bağımlılığını gösteren bazı önemli örnekler şunlardır:
1. F-35 Savaş Uçakları
Beşinci nesil savaş uçağı olan F-35 Lightning II, hassas manyetik bileşenler ve radar sistemleri için neodimyum ve samaryum gibi nadir toprak elementlerine ihtiyaç duyar. Bu elementler olmadan uçakların görev sistemleri ve elektronik aksamı çalışamaz.
2. Tomahawk Seyir Füzeleri
ABD donanmasının kullandığı Tomahawk füzeleri, elektronik bileşenlerinde disprosyum ve terbiyum içeren mıknatıslar kullanmaktadır. Çin, bu elementlerin rafine edilmesinde lider konumda olduğu için ABD’nin üretim süreci doğrudan bu tedarik zincirine bağımlıdır.
3. Nükleer Denizaltılar ve Hipersonik Silahlar
Nükleer denizaltılarda ve hipersonik silah sistemlerinde kullanılan tantal, tungsten ve hafniyum gibi elementler, ısıya dayanıklı alaşımlar üretmek için gereklidir. Çin, bu elementlerin çıkarılmasında ve işlenmesinde kritik bir role sahiptir.
ABD’nin Bağımlılığı Azaltma Çabaları
ABD hükümeti ve özel sektör, Çin’e olan bağımlılığı azaltmak için çeşitli stratejiler geliştirmektedir:
1. Yerli Madencilik Yatırımları
ABD, nadir toprak elementleri üretimini artırmak amacıyla Mountain Pass gibi yerel madenlere yatırım yapmaktadır. California’daki bu tesis, ABD’nin en büyük nadir toprak madeni olup, üretimi artırarak Çin’e bağımlılığı azaltmayı hedeflemektedir.
2. Dost Ülkelerden Tedarik
ABD, Kanada ve Avustralya gibi müttefik ülkelerle nadir toprak elementleri konusunda iş birliğini güçlendirmektedir. Avustralya merkezli Lynas Corporation, Çin dışındaki en büyük nadir toprak üreticisi olarak ABD ile stratejik ortaklıklar geliştirmektedir.
3. Geri Dönüşüm Programları
Savunma sanayii için gerekli nadir toprak elementlerinin geri dönüşümü, ABD’nin bağımlılığını azaltabilecek alternatiflerden biridir. Özellikle eski elektronik cihazlardan ve askeri ekipmanlardan nadir toprakların geri kazanılması, bu alandaki en önemli girişimlerden biri olarak görülmektedir.
4. Alternatif Malzeme Geliştirme
Pentagon ve ABD Savunma İleri Araştırma Projeleri Ajansı (DARPA), Çin kaynaklı nadir toprak elementlerine alternatif olabilecek sentetik ve nanoteknoloji bazlı malzemeler üzerinde çalışmaktadır.
Ukrayna’nın Mineral Kaynakları ve Stratejik Önemi
Ukrayna, Avrupa’nın en zengin mineral kaynaklarına sahip ülkelerden biridir. Nadir toprak elementleri, lityum, titanyum, grafit gibi savunma endüstrisi için kritik malzemeleri içermektedir. 2025 itibarıyla, Ukrayna’nın mineral kaynaklarının değeri yaklaşık 15 trilyon dolar olarak tahmin edilmektedir.
Ukrayna’nın Kritik Mineralleri
- Lityum: Batarya teknolojileri ve savunma sistemlerinde kullanılmaktadır.
- Titanyum: Uçak gövdeleri, zırh sistemleri ve hipersonik mühimmat için önemlidir.
- Grafit: Termal dayanıklılığı yüksek olup, füze sistemlerinde ve elektronik devrelerde kritik bir malzemedir.
Ancak, Ukrayna’nın bu kaynaklarının büyük bir bölümü, özellikle Donetsk ve Luhansk gibi bölgeler, Rusya’nın işgali altındadır. Rusya, Ukrayna’nın nadir toprak rezervlerinin %50’sinden fazlasını ve kömür madenlerinin %63’ünü kontrol etmektedir. Bu durum, kaynakların güvenli bir şekilde çıkarılmasını ve ihracatını zorlaştırmaktadır.
Trump’ın Ukrayna Madenlerine Yönelik Politikası
Donald Trump, ABD’nin Çin’e bağımlılığını azaltma amacıyla Ukrayna’daki stratejik mineral kaynaklarına ilgi göstermiştir. 2025 yılında, Ukrayna ile bir anlaşma yaparak bu ülkenin mineral kaynaklarına erişim sağlamayı planladığını açıklamıştır. Trump, “Nadir toprakların güvenliğini istiyorum. Yüz milyarlarca dolar harcıyoruz ve onlar buna razı” diyerek, Ukrayna’dan elde edilecek kaynakların ABD’nin savunma sanayii için kritik olduğunu vurgulamıştır.
Bu anlaşma kapsamında, Ukrayna’nın devlet kaynaklarından elde edilen gelirin bir kısmının ABD ile ortak bir yatırım fonuna aktarılması hedeflenmektedir. Ancak bu plan, Ukrayna’nın savaş süreci ve Rusya’nın bölgedeki kontrolü nedeniyle çeşitli belirsizlikler taşımaktadır.
ABD savunma sanayii, Çin’in kritik mineraller üzerindeki kontrolü nedeniyle stratejik bir riskle karşı karşıyadır. Özellikle F-35 savaş uçakları, Tomahawk füzeleri ve hipersonik silah sistemleri gibi yüksek teknoloji gerektiren alanlarda Çin’e olan bağımlılık, ABD’nin savunma kabiliyetlerini etkileyebilir. Bu nedenle, yerli üretimi artırma, alternatif tedarik kaynakları oluşturma, geri dönüşüm programları geliştirme ve yeni malzemeler üretme gibi stratejiler hayati önem taşımaktadır. Çin’in maden ihracatını jeopolitik bir baskı unsuru olarak kullanabileceği göz önüne alındığında, ABD’nin bağımsız bir tedarik zinciri oluşturması ulusal güvenlik açısından kritik bir gereklilik olarak öne çıkmaktadır.