ASELSAN, hızla değişen tehdit ortamında entegre ve katmanlı hava savunma mimarilerinin artık yalnızca sistem entegrasyonu değil; doktrin, tehdit algısı ve kaynak önceliklendirmesiyle birlikte ele alınması gereken stratejik bir zorunluluk haline geldiğini vurguladı. Kurumun değerlendirmesinde, özellikle uzay tabanlı erken uyarı ve önleme sistemlerinin yeni nesil hava ve füze savunmasının temel unsurlarından biri olacağına dikkat çekildi.
Güncel savaş sahasında saldırıların; balistik ve hipersonik füzelerden, seyir füzelerine, savaş uçaklarından sürü İHA’lara kadar farklı tehdit türlerinin eş zamanlı kullanımıyla gerçekleştiği görülüyor. ASELSAN’a göre bu tablo, tek tip bir hava savunma sistemiyle etkili koruma sağlamayı imkânsız kılıyor.
Konvansiyonel tehditler arasında savaş uçakları, seyir ve balistik füzeler, mühimmatlar ve elektronik harp unsurları yer alırken; FPV dronlar, mini ve mikro İHA’lar ile roket-havan sistemleri asimetrik tehdit grubunu oluşturuyor. Özellikle düşük tespit edilebilirlik, yüksek manevra ve hız kabiliyetine sahip yeni nesil sistemler, hava savunma mimarilerinde köklü bir dönüşümü zorunlu kılıyor.
Hipersonik ve Balistik Tehditler Uzayı Ön Plana Çıkarıyor
ASELSAN’ın analizine göre, balistik ve hipersonik füzelerin yüksek hızları, uzun menzilleri ve geniş etki alanları, bu tehditlerin mümkün olan en erken safhada tespit edilmesini ve engellenmesini kritik hale getiriyor. Bu noktada uzay tabanlı sensörler, geniş kapsama alanı, yüksek irtifa avantajı ve sürekli gözlem kabiliyetiyle hava savunma zincirinin ilk ve en önemli halkasını oluşturuyor.
Uzay tabanlı erken uyarı sistemleri, yalnızca alarm üretmekle kalmayarak; stratejik durum farkındalığı, balistik ve hipersonik tehdit tespiti ile en erken önleme imkânını da sağlıyor. ASELSAN, bu katmanın gelecek yıllarda daha da güçleneceğini belirtiyor.
“Any Sensor – Any Effector” Yaklaşımı Öne Çıkıyor
Yeni nesil katmanlı hava savunma mimarilerinde, “Any Sensor – Any Effector” prensibi temel yaklaşım olarak öne çıkıyor. Bu yapı; radarlar, elektro-optik sistemler, uzay tabanlı sensörler ve farklı platformlardan elde edilen verilerin gerçek zamanlı veri füzyonu ile tek bir komuta-kontrol ağında birleştirilmesini esas alıyor.
ASELSAN’a göre, kara, hava, deniz ve uzay unsurlarını kapsayan bu bütünleşik yapı sayesinde; doğru hedefin, doğru silahla, doğru zamanda engellenmesi mümkün hale geliyor.
Yapay Zekâ Destekli Karar Mekanizmaları
Hipersonik ve manevra kabiliyeti yüksek tehditler karşısında, insan tepkisine dayalı sistemlerin yetersiz kalabileceğine dikkat çeken ASELSAN, yapay zekâ destekli tehdit sınıflandırma, rota kestirimi ve angajman yönetimi yazılımlarının kritik önem taşıdığını vurguluyor.
Bu sistemler, hedef tespitinden atış kararına kadar olan süreci saniyeler mertebesinde yöneterek, hava savunma unsurlarının reaksiyon süresini önemli ölçüde azaltıyor.
Uzay Tabanlı Lazer ve Kinetik Önleme Sistemleri Gündemde
ASELSAN’ın değerlendirmesinde dikkat çeken en önemli başlıklardan biri de uzay tabanlı önleme sistemleri oldu. Yerde konuşlu hava ve füze savunma sistemlerinin görüş açısı ve reaksiyon süresi sınırlamalarına karşılık, gelecekte uzay tabanlı lazer ve kinetik önleme sistemlerinin devreye alınmasının beklendiği ifade ediliyor.
Bu sistemlerin, balistik ve hipersonik füze tehdidini atmosfer dışında etkisiz hale getirme kabiliyeti sunacağı ve klasik füze savunma konseptlerini köklü biçimde dönüştüreceği değerlendiriliyor.
ÇELİKKUBBE ile Sistemler Sistemi Yaklaşımı
ASELSAN, tüm bu unsurların etkin şekilde çalışabilmesi için sensör, silah, haberleşme ve komuta-kontrol sistemlerini tek çatı altında birleştiren ÇELİKKUBBE konseptine dikkat çekiyor. ÇELİKKUBBE; mevcut sistemler ile gelecekte devreye alınması planlanan uzay tabanlı unsurların tam entegre ve düşük gecikmeli çalışmasını hedefliyor.
Ayrıca sivil erken uyarı ve ikaz sistemleriyle entegrasyonun, modern hava savunma mimarisinin ayrılmaz bir parçası haline geldiği vurgulanıyor.



