Sudan Silahlı Kuvvetleri (SAF), Hartum’un merkezinde Hızlı Destek Güçleri’ne (RSF) karşı yürüttüğü operasyonlarda önemli ilerlemeler kaydederek başkanlık sarayı ve merkez bankası da dâhil olmak üzere birçok kilit binayı geri aldı. Ordunun açıklamasına göre, 16 Mart’tan bu yana yürütülen operasyonlar kapsamında yüzlerce milis etkisiz hale getirildi.
SAF Zırhlı Birlikleri, Genel Komutanlık Karargâhı’ndaki diğer birliklerle birleşerek RSF kontrolündeki başkanlık sarayını kuşattı. Ordunun hedefi, Hartum’un batısı, kuzeyi ve güneyindeki birliklerini birleştirerek RSF’yi şehrin güneybatısındaki Jebel Awliya Barajı yönünde geri püskürtmek.
Ordu sözcüsü Nabil Abdallah, AFP’ye yaptığı açıklamada, “Kuvvetlerimiz Hartum’un merkezindeki RSF ceplerinden kaçmaya çalışan yüzlerce milis üyesini etkisiz hale getirdi” dedi. RSF ise Nil Nehri’nin karşısındaki Omdurman’da ve başkentteki bazı bakanlık binalarında keskin nişancılar konuşlandırdı.
Hartum’un Stratejik Önemi
Hartum’un geri alınması, ordunun başkent üzerindeki kontrolünü pekiştirirken, RSF’ye karşı devam eden savaşta psikolojik ve askeri üstünlük sağladı. Başkent, Port Sudan’daki SAF komuta merkezine kıyasla daha merkezi bir konuma sahip olup, havalimanları ve askeri altyapıya ev sahipliği yapıyor.
Ayrıca Sudan’ın en büyük petrol rafinerisi olan ve RSF saldırılarında hasar gören al-Jili rafinerisinin yeniden inşasıyla SAF’ın yakıt tedarik gücü de artıyor. SAF lideri Abdel Fattah al-Burhan, başkentin ele geçirilmesinin ardından yeni bir hükümetin kurulması yönünde planlarını açıkladı. Mısır medyasına göre, Burhan liderliğindeki Geçiş Konseyi yeni hükümet için üç başbakan adayı üzerinde duruyor.
Burhan, 2023’ten bu yana uluslararası meşruiyeti artırmak amacıyla Türkiye, Katar, Mısır ve Güney Sudan gibi ülkelerin liderleriyle görüşmeler gerçekleştirdi.
Savaş Güney Sudan’a Taşınıyor
Sudan’daki iç savaş, RSF ve SAF’ın komşu Güney Sudan’da farklı tarafları desteklemesi nedeniyle bu ülkeyi de istikrarsızlaştırma riski taşıyor. RSF, 15-16 Mart’ta Güney Sudan-Sudan sınırına yakın bölgede, Güney Sudan’daki isyancı grup SPLM-IO’ya saldırdı. RSF’ye bağlı birliklerin çatışma sonrası Güney Sudan’a sığındığı bildirildi.
Bu gelişmeler, 2013-2018 yılları arasında iç savaş yaşamış Güney Sudan’da yeniden gerilimi artırdı. Devlet Başkanı Salva Kiir ile Yardımcısı Riek Machar arasındaki kırılgan barış ortamı tehdit altında. 4 Mart 2025’te, Machar’a bağlı Nuer Beyaz Ordusu, Etiyopya sınırındaki Nasir kasabasında bir ordu üssünü ele geçirdi. SSPDF ise buna karşılık olarak hava saldırısı düzenleyerek en az 19 sivilin ölümüne neden oldu.
SAF’ın, RSF’nin Güney Sudan’daki varlığını sınırlamak amacıyla bu ülkenin kuzeyindeki isyancı gruplarla bağlarını yeniden canlandırdığı tahmin ediliyor. RSF ise Kiir’e bağlı bazı milislerle siyasi ittifaklar kurarak güneydoğu Sudan’daki RSF unsurlarına ikmal koridoru oluşturmayı hedefliyor. Bu durum, Güney Sudan’ın gelecekte yeni bir iç savaşa sürüklenme ihtimalini artırıyor.
Bölgesel Gerginlik Uluslararası Endişe Yaratıyor
Güney Sudan’daki artan çatışmalar, yarım milyondan fazla Sudanlı mültecinin bulunduğu ülkeyi yeni bir insani krizle karşı karşıya bırakıyor. Şubat 2025’ten bu yana yalnızca Nasir’de 50 binden fazla sivil yerinden edildi. Malakal gibi stratejik şehirlerde yaşanacak olası çatışmalar, mültecilerin Sudan sınırına doğru göç etmesine neden olabilir.
Birleşmiş Milletler, ABD, AB ve bölgesel örgütler, Kiir ve Machar’ı doğrudan diyaloğa davet ederek çatışmayı yatıştırmaları çağrısında bulundu. Ancak ülkedeki siyasi kutuplaşma ve dış güçlerin etkisi, barış çabalarının önündeki en büyük engel olmaya devam ediyor.
ARKA PLAN BİLGİ
GERGİNLİK NASIL BAŞLADI?
Sudan Silahlı Kuvvetleri (SAF) ile Hızlı Destek Güçleri (RSF) arasındaki gerilim, Nisan 2023’te tam ölçekli bir iç savaşa dönüştü. Bu çatışmanın temelinde, uzun süredir Sudan’ı yöneten askeri yönetimin sivillere geçiş sürecine direnmesi ve RSF’nin bağımsız güç olarak kalmak istemesi yer aldı. General Abdel Fattah al-Burhan liderliğindeki SAF, RSF’yi merkezi ordu yapısına entegre etmeye çalışırken, RSF komutanı Mohamed Hamdan Dagalo (Hemedti) bu duruma karşı çıktı. Taraflar arasındaki güç mücadelesi, başkent Hartum başta olmak üzere ülke genelinde şiddetli çatışmalara yol açtı ve Sudan’ı insani bir felaketin eşiğine sürükledi.
Sudan Halk Kurtuluş Hareketi – Muhalefet (SPLM-IO)
Güney Sudan’daki en büyük silahlı muhalif gruplardan biridir. 2013 yılında Güney Sudan Devlet Başkanı Salva Kiir ile dönemin yardımcısı Riek Machar arasındaki siyasi anlaşmazlıkların silahlı çatışmaya dönüşmesiyle kurulan SPLM-IO, Machar liderliğinde faaliyet göstermektedir.
Grup, ülke içinde özellikle Nuer etnik topluluğu tarafından desteklenmekte ve geçmişte Dinka topluluğunun desteklediği hükümet güçleriyle uzun süren iç savaşlarda karşı karşıya gelmiştir. 2018’de imzalanan barış anlaşmasıyla Machar tekrar hükümete katılsa da, SPLM-IO zaman zaman hükümetle olan ilişkilerinde kopmalar yaşamış ve bazı bölgelerde silahlı varlığını sürdürmeye devam etmiştir. SPLM-IO, hem siyasi reform hem de etnik temsiliyet talepleriyle öne çıkan, Güney Sudan’daki kırılgan barış sürecinin merkezindeki aktörlerden biridir.
Güney Sudan Halk Savunma Kuvvetleri (SSPDF, South Sudan People’s Defense Forces
Bu yapı, Güney Sudan’ın resmi ve ulusal ordusudur. SSPDF, 2011 yılında Güney Sudan’ın bağımsızlığını kazanmasının ardından kurulan silahlı kuvvetlerin temelini oluşturur. Daha önce Sudan Halk Kurtuluş Ordusu (SPLA) olarak bilinen bu yapı, 2018’de yapılan reformlarla yeniden yapılandırılmış ve bugünkü adını almıştır.
SSPDF’nin resmi asker sayısı tahminen 110.000 ila 130.000 arasında değişmektedir. Ancak bu rakamın büyük bir kısmı, 2018 Barış Anlaşması sonrası yapılan “entegrasyon” programı kapsamında farklı milis gruplarının orduya katılmasıyla oluşmuştur. Bu nedenle orduda disiplin, eğitim seviyesi ve sadakat açısından büyük farklılıklar bulunmaktadır.
Güney Sudan Halk Savunma Kuvvetleri (SSPDF), büyük ölçüde Sovyet menşeli eski silah ve araçlardan oluşan sınırlı bir askeri envantere sahip. Ordu birlikleri yaygın olarak AK-47, PKM ve RPG-7 gibi klasik piyade silahlarını kullanırken, DShK ağır makineli tüfekler genellikle sivil arazi araçlarına monte edilerek “teknik” olarak sahada yer alıyor. Zırhlı birliklerde az sayıda T-55 tankı ve BRDM-2 zırhlı araç bulunmakla birlikte, bunların çoğu bakım eksikliği nedeniyle sınırlı şekilde kullanılabiliyor. Topçu envanteri ise D-30 obüsler ve 82-120 mm havan sistemlerinden oluşuyor. Hava gücü neredeyse yok denecek düzeyde; envanterdeki Mi-17 helikopterleri ve Antonov nakliye uçaklarının çoğu arızalı ya da yedek parça yokluğu nedeniyle faal değil. SSPDF’nin teknik eksiklikleri, ülkenin güvenliğini sağlama kapasitesini ciddi şekilde sınırlandırıyor.