Şam-Suveyda karayolunda gerginliğin tırmanması sonucu Arap kabileleri ile yerel Dürzi milisleri arasında şiddetli çatışmalar yaşandı. Makus mahallesi ile Tayyire ve Labin gibi batı kırsal köylerde yoğunlaşan çatışmalarda en az 15 kişi hayatını kaybetti, 50’den fazla kişi yaralandı.

Olaylar, Şam-Suveyda yolunda bir tüccarın kısa süreli alıkonulmasıyla başlayan bir soygun sonrasında patlak verdi. Misilleme amacıyla yapılan adam kaçırmalar, kısa sürede orta kalibreli silahların ve havan toplarının kullanıldığı silahlı çatışmalara dönüştü.

Suriye İçişleri Bakanlığı, çatışmalarda 30’dan fazla kişinin öldüğünü, yaklaşık 100 kişinin de yaralandığını bildirdi. İngiltere merkezli Suriye İnsan Hakları Gözlemevi ise en az 99 kişinin öldüğünü ve ölenler arasında iki çocuk, iki kadın ve 14 güvenlik görevlisinin bulunduğunu duyurdu.

Dürzi Birliği’nin ruhani lideri Şeyh Hamoud el-Hanavi, yaptığı açıklamada silahlı isyana karşı çıkarak, “Onur, silahla değil akılla korunur.” ifadelerini kullandı. Cumhurbaşkanı Ahmed el-Şaraa ve kabile liderlerine seslenen Hanavi, çatışmaların önlenmesi ve diyaloğun güçlendirilmesi çağrısında bulundu.

“Bu bizim savaşımız değil, biz düşman değiliz. Kanımız ve geçimimiz birbirimize kutsaldır.” ifadelerini kullanan Hanavi, yaşananları “iğrenç bir komplo” olarak niteledi ve Şam-Suveyda karayolunun güvenliğinin sağlanması için hükümete çağrıda bulundu.

Suveyda Valisi Mustafa el-Bekur da yaptığı açıklamada, halkı “fitne tohumları ekmeye çalışan girişimlere karşı dikkatli olmaya” çağırdı ve aklıselimle hareket edilmesi gerektiğini vurguladı. Devletin sivil barışı koruma ve vatandaşlarını güvence altına alma sorumluluğuna dikkat çekti.

Yerel yetkililer ve sivil toplum temsilcileri, güvenlikteki bozulmanın nedenleri arasında Suveyda’daki engelleyici grupları, Hikmet el-Hicri’nin siyasi hareketine yakın çevreleri, eski rejim kalıntılarını ve ayrılıkçı provokasyonlara destek veren unsurları gösterdi.

Bu gruplar, merkezi yönetimle bütünleşmeye direnmek ve istikrarsızlık ortamını sürdürmekle suçlanıyor.

Suveyda İç Güvenlik Komutan Yardımcısı Tuğgeneral Nizar el-Hariri, güvenlikteki çöküşün yağma dalgası ve misilleme amacıyla gerçekleştirilen adam kaçırmalarla başladığını belirtti. Hariri, çatışmaların sürdüğünü ve tansiyonun düşürülmesi için “resmi ve halktan gelen çağrıların” önemini vurguladı.

Kentteki polis kontrol noktaları ve yerleşim bölgeleri saldırıya uğradı, Maqous’ta bir ev ateşe verildi ve Soura el-Kubra bombalandı. Silahlı grupların, ayrılıkçı ya da yabancı çıkarları destekleyen bölgelerden saldırılar düzenlediği bildirildi. Sosyal medyada “İsrail etkisi” ve sınır ötesi istikrarsızlaştırma çabalarına dair spekülasyonlar dolaşıma girdi.

Komşu Dera’da, isyanın yayılmasını önlemek amacıyla İç Güvenlik Güçleri, idari sınıra yakın bölgelere konuşlandırıldı. Tuğgeneral Şahir Cabir Omran, Suriye ordusuyla koordineli operasyonların “yasadışı unsurların” durdurulması için yürütüldüğünü açıkladı.

Dürzi şeyhleri ve kabile liderleri arasında arabuluculuk çalışmaları devam ederken, kaçırılan kişilerin serbest bırakılması ve sükûnetin yeniden sağlanması hedefleniyor. Suveyda’daki kan bankaları, artan çatışmalar nedeniyle acil kan bağışı çağrısında bulundu.

Suriye Dışişleri Bakanı’ndan İsrail’e Dolaylı Mesaj

İsrail Savunma Kuvvetleri’nin (IDF) Suriye tanklarına düzenlediği saldırının ardından, Suriye Dışişleri Bakanı Esad el-Şibani, “Hiç kimsenin iç işlerimize müdahale etme hakkı yok.” diyerek dolaylı bir tepki gösterdi.

Şibani, Suudi Arabistan merkezli El-Hadath ajansına yaptığı açıklamada, silahlandırma sorumluluğunun sadece devlete ait olduğunu ve bu yetkinin başkalarına devredilemeyeceğini vurguladı. Söz konusu açıklama, Suveyda’da Dürzi milislerle Bedevî kabileleri arasında son günlerde yaşanan kanlı çatışmalara ilişkin değerlendirmeler sırasında yapıldı.

“Suriye, Arap ve uluslararası arenadaki doğal konumuna geri dönmeye başlıyor.” diyen Şibani, şu anda Avrupa Birliği ile görüşmeler için Brüksel’de bulunuyor. Aynı şehirde bulunan İsrail Dışişleri Bakanı Gideon Sa’ar’ın sözcüsü ise, Suriyeli mevkidaşıyla herhangi bir görüşme planlanmadığını açıkladı.

İsrail ordusu, Pazartesi günü Suriye’nin güneyindeki Süveyda (Sweida) bölgesinde yer alan Sami köyü yakınlarında birkaç Suriye tankına hava saldırısı düzenledi. Bölgede son günlerde Suriye hükümet güçleri ile Bedevi kabilelerinin, Dürzi milislerle çatıştığı bildirilmişti.

İsrail Savunma Kuvvetleri (IDF), saldırının görüntülerini yayınlayarak, tankların Süveyda yönünde ilerlediğinin tespit edilmesinin ardından harekete geçildiğini açıkladı. Yapılan açıklamada, saldırının “Dürzi nüfusu korumak ve İsrail’e yönelik herhangi bir tehdidi önlemek” amacıyla gerçekleştirildiği belirtildi.

Görüntülerde, İsrail Hava Kuvvetleri’ne ait bir insansız hava aracından (İHA) küçük çaplı bir mühimmatın fırlatıldığı ve tankların bölgeye ulaşmasının engellendiği görülüyor. Olayda herhangi bir yaralanma yaşanmadığı bildirildi.

İsrail Savunma Bakanı Israel Katz, İsrail ordusunun Suriye’deki saldırısının, rejime açık bir uyarı olduğunu belirterek, “Dürzilere zarar verilmesine izin vermeyeceğiz” dedi. İsrail’de Dürziler genellikle silahlı kuvvetlerde görev alan sadık bir azınlık olarak görülüyor.

Ancak Suriye’deki birçok Dürzi, İsrail’in kendi adlarına müdahalede bulunmasını istemediklerini ifade ediyor. Dürzi azınlığın bazı grupları, Beşar Esad’ın Aralık ayında ülkeden kaçmasının ardından yeni yönetime karşı şüpheyle yaklaşıyor ve zaman zaman güvenlik güçleriyle çatışmalar yaşıyor.

ABD ve İsrail: “Soğanı Soymak Gibi”

Trump yönetimi, Suriye’deki yeni hükümetin İsrail ile normalleşme sürecine girmesini istiyor. Suriyeli yetkililer, gerilimi azaltmak adına İsrail ile dolaylı görüşmeler yürütüldüğünü kabul etse de doğrudan temas iddialarına yanıt vermedi.

ABD’nin Suriye Özel Temsilcisi Tom Barrack, Associated Press’e verdiği demeçte, iki ülke arasındaki normalleşmenin “soğanı yavaşça soymaya” benzediğini söyledi.

Bölgede 1 milyon Dürzi bulunuyor

Dünyada yaklaşık 1 milyon Dürzi bulunuyor; bunun yarıdan fazlası Suriye’de, geri kalanı ise Lübnan, İsrail ve İsrail’in 1967’de ele geçirdiği Golan Tepeleri’nde yaşıyor. Dürziler, 10. yüzyılda Şii İslam’ın bir kolu olan İsmaililikten ayrılarak bağımsız bir mezhep haline gelmiştir. Suriye’de genellikle Sweida eyaleti ve Şam banliyölerinde yaşamaktadırlar.

İç savaş boyunca kendi milis yapılarını kuran Dürziler, İslam Devleti ve diğer radikal grupların saldırılarına maruz kalmıştır. İsrail ise Esad sonrası Suriye’de sınırlarına yakın radikal grupların varlığını istemediğini açıkça belirtmiş, Golan Tepeleri çevresinde birçok hava saldırısı gerçekleştirmiştir.

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here