Uluslararası Stratejik Araştırmalar Enstitüsü (IISS) tarafından hazırlanan değerlendirmeye göre Rusya’nın Ukrayna’ya karşı yürüttüğü savaş, Avrupa’nın güvenlik varsayımlarını kökten değiştirdi. Bu dönüşümde, INF Antlaşması’nın sona ermesiyle (raporun çerçevesinde) uzun menzilli kara konuşlu sistemler üzerindeki kısıtların kalkması da kritik bir eşik olarak öne çıkıyor.

Bu yeni dönemde Avrupa, yalnızca mevcut mühimmatın menzilini uzatmıyor; caydırıcılık ve savaş doktrinini yeniden tanımlayan bir yön değişimine gidiyor. Rapor, bu eğilimi “Derin Hassas Vuruş (Deep Precision Strike – DPS)” kavramı üzerinden okuyor: 500 km ve ötesindeki menzillerde, düşmanın komuta-kontrolü, hava savunması ve kritik altyapısını risk altında tutabilen vuruş kabiliyetleri.

2.000+ km eşiği: “Daha uzun menzil” değil, yeni bir lig

Raporun altını çizdiği en çarpıcı eğilim, Avrupa’da hedef menzillerin 1.000–2.000 km bandına ve bazı başlıklarda 2.000 km üzeri seviyelere taşınması. Bu, yalnızca teknik bir modernizasyon değil; stratejik denklemi değiştiren bir adım.

  • Avrupa, tarihsel olarak hava gücüne dayanan “derin vuruş” yaklaşımını; karadan ve denizden fırlatılan sistemlerle çeşitlendirmeye yöneliyor.
  • İngiltere–Almanya hattında raporda yer verilen 2.000 km+ menzilli ortak geliştirme hedefi, bu sıçramanın somut örneklerinden biri olarak gösteriliyor.

Neden önemli?
2.000 km sınıfı kabiliyetler; potansiyel bir rakibin geri bölgelerindeki (lojistik, karargâh, hava savunma düğümleri, kritik altyapı) hedefleri Avrupa içinden risk altına alarak caydırıcılığın çerçevesini genişletiyor.

Ukrayna savaşı dersi: “kütle” yeniden değer kazandı

IISS’in değerlendirmesine göre Ukrayna’daki yoğun füze/İHA saldırıları, Avrupa’ya şu mesajı verdi:
Az sayıda, çok pahalı ve çok sofistike mühimmat tek başına yeterli olmayabilir.

Bu nedenle bazı ülkeler, “seçkin” (yüksek teknoloji) sistemlerini; daha düşük maliyetli ve daha çok sayıda üretilebilen mühimmatla tamamlamaya yöneliyor. Raporda bu yaklaşım, özellikle Birleşik Krallık örneğinde “tek yönlü efektörler (one-way effectors)” kavramıyla anlatılıyor.

  • Project Brakestop: Daha uygun maliyetli bir derin vuruş çözümü; raporda 600 km+ sınıfı hedefler, anlamlı faydalı yük ve belirli hassasiyet hedefleriyle anılıyor.
  • Project Nightfall: Benzer menzil sınıfında, daha yüksek hassasiyet hedefleyen “seçkin” bir çözüm olarak çerçeveleniyor.

Ana sonuç: Avrupa’nın yeni eğilimi, “tek bir mühimmat tipi” yerine katmanlı bir karışım:

  • pahalı–yüksek kabiliyet +
  • ucuz–çok adet (doyurma/yoğunluk) bileşenleri.

Büyük ikilem: Hız için ABD’den hazır alım mı, egemenlik için Avrupa çözümü mü?

Rapor, Avrupa ülkelerinin aynı anda iki baskıyla karşı karşıya olduğunu vurguluyor:

  1. Acil tehdit algısı (hızlı yetenek kazanımı)
  2. Stratejik özerklik (Avrupa sanayi tabanı ve tedarik bağımsızlığı)

Bu gerilim en görünür biçimde Almanya örneğinde anlatılıyor:

  • Almanya bir yandan ELSA gibi Avrupa merkezli çabalarda yer alırken,
  • diğer yandan raporda Tomahawk fırlatma kabiliyetli ABD menşeli Typhon gibi “hazır alım” seçeneklerini gündeminde tutuyor.

Raporun çizdiği çerçevede bu, “kısa vadede hız” ile “uzun vadede egemenlik” arasında çift kulvarlı bir tercih seti anlamına geliyor.

Fransa’nın doktrini: “emrivaki”yi önlemek için proaktif duruş

IISS, Fransa’yı DPS konusunda kamuya açık en net doktrinsel çerçeveye sahip ülkelerden biri olarak konumlandırıyor.

Raporun öne çıkardığı yaklaşım şu hatlara dayanıyor:

  • DPS sadece “cezalandırma” için değil, savaşma aracı olarak da görülüyor.
  • Görev seti: SEAD (düşman hava savunmasının bastırılması) ve yüksek değerli/sabit-hareketli hedeflerin vurulması.

Bu yaklaşım, Fransa’nın kriz ve çatışmanın erken evrelerinde daha proaktif davranmaya açık bir çizgiye sahip olduğu şeklinde yorumlanıyor.

“Aşil topuğu”: ISR olmadan uzun menzil tek başına yetmez

Raporun en kritik uyarılarından biri şu:
“Göremediğini vuramazsın.”

Uzun menzilli vuruş kabiliyeti; hedef tespiti, takip, hedefleme ve hasar tespiti için ISR (İstihbarat–Gözetleme–Keşif) altyapısıyla “kill chain”e tam entegre edilmek zorunda.

IISS’e göre burada belirgin bir Avrupa kabiliyet açığı bulunuyor; özellikle uzay tabanlı ISR başlığında Avrupa’nın dışa bağımlılığı, stratejik özerklik hedefinin önündeki temel engellerden biri.

ELSA ve DPS: Kavramlar, çerçeve ve ülkelerin stratejileri

DPS nedir?

DPS (Derin Hassas Vuruş); NATO terminolojisinde, düşmanın kuvvetlerini/komuta merkezlerini/kritik altyapısını uzun menzilde risk altında tutan ve yalnızca hava gücüne bağımlılığı azaltan vuruş kabiliyetlerini ifade eder. Rapor, bu alanı çoğunlukla 500 km+ sınıfıyla ilişkilendiriyor.

ELSA nedir?

ELSA (European Long-Range Strike Approach / Avrupa Uzun Menzilli Vuruş Yaklaşımı); seçili Avrupalı müttefiklerin DPS kabiliyetlerini ortak geliştirme hedefiyle yürüttüğü çerçeve olarak ele alınıyor. IISS’in çerçevesinde ELSA’nın ana hedefleri:

  • Avrupa’nın uzun menzilli vuruş kapasitesini güçlendirmek
  • Avrupa savunma sanayiini beslemek
  • Kritik alanlarda dışa bağımlılığı azaltmak

Dört ülke: Mevcut durum ve yönelimler (rapor çerçevesi)

Fransa: Egemen kabiliyet ve nükleer miras

  • Mevcut vurucu güç: SCALP EG (hava) ve MdCN (deniz) gibi sistemlerle tanımlanıyor.
  • Gelecek vizyonu: balistik/hipersonik ve yeni nesil seyir füzesi aileleri (raporda farklı program başlıklarıyla anılıyor).
  • Doktrin: DPS’yi hem caydırıcılık hem savaşma amacıyla çift rollü konumluyor.

Birleşik Krallık: Transatlantik bağlar + “kütle” arayışı

  • Mevcut sistemler: Storm Shadow ve denizaltılardan Tomahawk sınıfı kabiliyetler.
  • Yeni eğilim: Kara konuşlu derin vuruş ve daha düşük maliyetli çözümlerle envanter derinliği oluşturma.

Almanya: Çift kulvar (ABD hazır alım + Avrupa ortak geliştirme)

  • Mevcut: Taurus KEPD 350 sınıfı kabiliyetler.
  • Yaklaşım: Kısa vadede “hız” baskısı; uzun vadede 2.000 km+ sınıfına uzanan Avrupa işbirliği hedefi.
  • Doktrin: Rapor, Almanya’nın DPS’yi Rusya’ya karşı “cezalandırma yoluyla caydırıcılık” aracı olarak ele aldığını vurguluyor.

Polonya: Cephe hattı mantığı, nicelik–nitelik karması

  • Mevcut: JASSM-ER, HIMARS/ATACMS ve Kore menşeli roket topçu çözümleri gibi kalemler.
  • Gelecek: Daha uzun menzile uzanan planlar ve düşük maliyetli tek yönlü sistemlerle “kütle” oluşturma arayışı.

IISS raporunun çerçevesinde dört ülkede ortaklaşan başlıklar ortaya çıkıyor.

  1. Hava gücünden kara/deniz tabanlı uzun menzile geçiş (ya da en azından güçlü çeşitlendirme)
  2. Hız–egemenlik ikilemi (ABD’den hızlı alım vs. Avrupa sanayii)
  3. Kütle–maliyet dengesi (yüksek teknoloji + düşük maliyetli doyurma bileşenleri)
  4. ISR ve komuta-kontrol (C2) boşlukları (entegrasyon çözülmeden “uzun menzil” tek başına sınırlı)

Avrupa yeniden silahlanırken, yeniden düşünüyor

IISS değerlendirmesinin ana mesajı şu: Avrupa’da yaşanan değişim, yalnızca yeni füze tedariki değil; doktrin, endüstri, komuta-kontrol ve ISR ekosistemi ile birlikte ilerleyen bir dönüşüm.

Kritik soru raporda şu eksende beliriyor:
Avrupa, uzun menzilli vuruş kabiliyetlerini büyütürken, ortak vizyonu, bağımsız ISR altyapısını ve net komuta-kontrol mimarisini aynı hızda inşa edebilecek mi?

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here