Eski Esad rejimi üyeleri, 11 Mart’tan bu yana Suriye’nin batısında geçici hükümet güçlerine saldırılarını sürdürüyor. Geçici Suriye hükümeti güçleri 12 Mart’ta Tartus’un Barmaia bölgesine konuşlanarak güvenliği sağladı. Ancak, rejim yanlısı unsurlar aynı gün bölgede dokuz Suriye askerini öldürdü. Ayrıca Lazkiye ve Baniyas arasındaki geçici hükümete ait bir yakıt kamyonu konvoyuna saldırı düzenlendi.
Türkiye destekli Suriye Milli Ordusu (SMO), SDG (PYD/YPG) ile yapılan ateşkese rağmen, ABD destekli Suriye Demokratik Güçleri’ne (SDG) yönelik saldırılarını sürdürüyor. SDG, 11 ve 12 Mart tarihlerinde Halep ve Haseke vilayetlerindeki M4 otoyolu boyunca mevzilerine yapılan saldırılara karşılık verdi. Şam’daki geçici hükümet ile SDG, 10 Mart’ta yerel saatle 20.00’de ateşkes anlaşması imzalamış olmasına rağmen, Türkiye 10-12 Mart tarihleri arasında SDG mevzilerini vurmaya devam etti.
SMO’nun SDG’ye yönelik saldırıları, geçici Suriye hükümetinin SMO üzerindeki kontrolünün sınırlı olduğunu gösteriyor. Aralık 2024’te SMO, Geçici Savunma Bakanlığı’na entegre olmaya başlamıştı. Ancak, entegrasyon sürecinin tamamlanmamış olması, bazı SMO gruplarının ateşkese uymamasına neden oluyor. SMO’nun askeri bloklar halinde entegre edilmesi, orijinal komuta yapısını koruyarak, siyasi liderlere sadık kalmalarına ve emir-komuta zincirine tam olarak bağlanmamalarına yol açıyor. Bu durum, geçici hükümetin SMO üzerindeki kontrolünü zorlaştırıyor.
Geçici Hükümetten Yargısız İnfazlara Karşı Hamle
Suriye Geçici Hükümeti, 6-10 Mart tarihleri arasında yaşanan isyanlar sırasında işlenilen suçlarla ilgili hukuki süreci başlatma adımı attı. Bu kapsamda, 11 Mart’ta yargısız infaz yaptıkları gerekçesiyle beş kişi tutuklandı. Suriye Geçici Devlet Başkanı Ahmed el Şara, 9 Mart’ta yaptığı açıklamada, geçici hükümet güçlerinin yargısız infaz gerçekleştirdiğini kabul etti ve bu suçlara karışılmayacağını belirterek “devlet yetkilerini aşanlardan hesap sorulacağını” vurguladı.
Mezhepçi Saldırılar ve Geçici Hükümetin Tutumu
Aralık 2024’ten itibaren Esad rejimi üyelerini hedef alan geçici hükümet operasyonları, Alevi toplumuna yönelik intikam temelli saldırı ve taciz haberlerini beraberinde getirdi. Geçici hükümetin azınlık grupları koruyabilme kapasitesini göstermek adına, mezhep temelli şiddet olaylarına karışılanların adil bir yargı süreciyle hesap vermesi kritik önem taşıyor.
Bu adımlar, Suriyeliler özellikle de Alevi topluluğu için geçici hükümete duyulan güveni artırabilir ve isyancıların yeni destekçi kazanma çabalarını baltalayabilir.
Temizlik operasyonlarının tamamlanmasına rağmen, Esad yanlısı isyancılar Batı Suriye’de aktif varlığını sürdürüyor. Sahil Kalkanı Tugayı Komutanı Mikdad Fatiha, Tartus’taki Safita Barajı yakınlarında seyahat ettiğine dair bir video yayınladı. Bu durum, isyancıların kırsal bölgelerde rahatlıkla hareket ettiğini ve hükümet devriyelerinden veya kontrol noktalarından çekince duymadığını gösteriyor.
Ana yollar üzerinde kontrol noktaları kurulsa da yerel isyancılar, devriyelerden kaçınmak için alternatif güzergâhlar kullanıyor. Sabit kontrol noktaları, isyancı tehdidini ortadan kaldırmadığı gibi, sivil nüfusu koruma konusunda da yetersiz kalıyor.
Esad yanlısı isyancılar, Kardaha ve çevresindeki mahallelerde destek bulabilir. Geçici hükümet, 11 Mart’ta Lazkiye’nin Salata köyünde yoğun çatışmalardan sonra sivilleri tahliye etti. Salata, Esad’ın memleketi Kardaha’ya yakın bir konumda bulunuyor.
Eski rejim üyeleri Ocak 2025’ten itibaren geçici hükümet gücülerine periyodik saldırılar düzenliyor. Kardaha’da faaliyet gösteren geçici hükümet birliklerine karşı halk, şiddet olaylarından önce protestolar gerçekleştirdi ve bu birliklerin bölgeden çekilmesini talep etti. 7 Mart’ta isyancılar, geçici hükümet gücülerinin operasyonları başlatmasının ardından yakındaki tepelere çekildi.
İran’ın Suriye Politikası ve Türkiye ile Artan Gerilim
İran, Suriye’deki mezhepsel gerilimleri tırmandırarak Suriye Geçici Hükümeti’ni istikrarsızlaştırmaya çalışıyor. İran medyası, geçici hükümeti mezhepsel şiddet eylemleriyle suçlarken, özellikle İslami Devrim Muhafızları Ordusu’na (IRGC) bağlı kaynaklar, hükümetin “masum Alevi sivilleri hedef aldığı” iddiasını öne sürüyor. Ayrıca, İslami Propaganda Örgütü’ne bağlı medya organları, Kürt, Dürzi ve Hristiyan grupların “Alevi ayaklanmasının” başarısı için koordinasyon sağlaması gerektiğini savunuyor. Bu tür açıklamalar, azınlık gruplarını geçici hükümete karşı birleştirmeyi amaçlıyor olabilir.
Bu haberler, geçici hükümeti Alevilere karşı suç işlemekle itham ederken, Suriye’deki mezhepsel şiddetin sadece bir taraflı olmadığını göz ardı ediyor. 6 Mart’ta eski Esad rejimi üyeleri, Lazkiye’de geçici hükümet güçlerine saldırarak şiddetin fitilini ateşledi.
İran-Türkiye Rekabeti ve Bölgesel Gerilimler
İran, Türkiye’nin Suriye’de artan nüfuzundan ve bölgesel politikalarından rahatsızlık duyuyor. İran medyası, Türkiye’yi Suriye’nin iç işlerine karışmakla suçlarken, bazı yayın organları Türkiye’nin Alevilere yönelik saldırılara göz yumduğunu iddia etti. İslami Propaganda Örgütü’ne bağlı bir medya kuruluşu, geçici hükümetin Türkiye’nin vekili olduğunu öne sürdü.
İran, Türkiye’nin Suriye’deki etkisini stratejik bölgesel hedeflerine yönelik bir tehdit olarak değerlendiriyor. İki ülkenin Suriye’de ve bölgenin diğer noktalarındaki çıkar çatışmaları, İran-Türkiye ilişkilerindeki gerginliği artırabilir.
Suriye Geçici Hükümeti’nin Yeni Askeri Yapılanması
Suriye Geçici Hükümeti, 11 Mart’ta Dera Vilayeti’ndeki milis güçlerini Geçici Savunma Bakanlığı’na entegre etmeye başladı. Savunma Bakanlığı’na bağlı bir komite, Dera’nın batısındaki kasabalarda askeri kayıt sürecini yürüttü ve yeni askerlere kimlik numaraları verdi. Bu askerler, başlangıçta “Güney Tümeni” olarak adlandırılan 40. Tümene katılacak. Tümene Albay Banyan el-Hariri komuta edecek. Hariri, 2011’de Suriye Arap Ordusu’ndan ayrılarak Ahrar el-Şam’ın kurulmasına katkıda bulunmuş, 2018’de ise rejimle uzlaşmak yerine kuzeye göç etmişti. 2024’te albaylığa terfi eden Hariri, Dera Vilayeti’nde bir görev gücünün başına getirildi.
Tümenin yapılanması, Suriye Ordusu’nun geleneksel tümen merkezli bir yapı yerine bağımsız tugay muharebe timleri kullanabileceğini gösteriyor. Bir güvenlik yetkilisine göre, yeni tümen İzraa, Nawa ve Dera şehirleri ile Süveyda Vilayeti’ndeki Süveyda şehrinde konuşlanacak dört tugaydan oluşacak. Bu tugaylar, piyade, zırh, idari, tıbbi, keşif ve teknik birimlerden oluşan bağımsız bir yapıya sahip olacak. Bu yapı, IŞİD, eski rejim destekçileri ve kaçakçılara karşı kontrgerilla operasyonları için daha uygun bir model sunuyor.
İsrail, Suriye’deki Dürzi Toplumuna Destek Sözü Verdi
İsrail Savunma Bakanı Israel Katz, 11 Mart’ta BM Ayrılma Gözlemci Gücü (UNDOF) bölgesinde konuşlanan İsrail birliklerini ziyaret etti. Katz, İsrail’in Suriyeli Dürzi toplumunu koruma niyetini yineledi ve Hermon Dağı’nın Suriye tarafındaki bir İsrail Savunma Kuvvetleri (IDF) mevzisini ziyaret etti. Katz, Hermon Dağı’nın, İsrail tarafından belirlenen üç güvenlik bölgesinden biri olduğunu belirtti.
Stratejik konumu nedeniyle önem taşıyan Hermon Dağı, güney Suriye ovası ve Lübnan’daki Bekaa Vadisi’ni gözlemleme imkânı sunuyor. IDF, 8 Aralık’ta Hermon Dağı’nın Suriye tarafını ele geçirmiş ve o tarihten bu yana Suriye’nin güneyindeki askeri bölgeleri hedef alarak operasyonlar yürütüyor. 11 Mart’ta Kuneytra Vilayeti’ndeki Jabata al Khashab’da bir evde IDF tarafından arama yapıldığı bildirildi.
