Suriye’nin Heyet Tahrir el-Şam (HTŞ) yönetimi tarafından önemli bir dönüm noktası olarak lanse edilen ulusal diyalog zirvesinde konuşan geçici Cumhurbaşkanı Ahmed el-Şaraa, Suriye’nin kendisini yeniden inşa etmek için “tarihi bir fırsata” sahip olduğunu belirtti.
Şam’daki başkanlık sarayında düzenlenen ve yüzlerce Suriyelinin katıldığı bir günlük etkinlik, destekçileri tarafından eşi benzeri görülmemiş bir adım olarak değerlendirilirken, eleştirmenler sürecin yeni yönetim tarafından büyük ölçüde yönlendirildiğini savunuyor.
Geçiş Süreci ve Belirsizlikler
Ülkenin siyasi yol haritası büyük ölçüde belirsizliğini koruyor. 1 Mart’ta göreve başlayacak olan yeni geçiş hükümetinin üyeleri henüz açıklanmadı. Batı ve Arap ülkelerinin kapsayıcı bir süreç çağrılarına yanıt veren Şaraa, seçimlerin beş yıla kadar sürebileceğini dile getirdi.
Salı günü zirveye katılanlar, geçtiğimiz yıl Heyet Tahrir el-Şam (HTŞ) öncülüğündeki isyancıların saldırısıyla devrilene kadar eski Devlet Başkanı Beşar Esad’ı ziyaret eden az sayıdaki yabancı devlet adamına ayrılan kırmızı halıdan geçerek salona giriş yaptı.
Geçici Cumhurbaşkanı Şaraa, geçtiğimiz ay askeri isyancı komutanlar tarafından seçilmiş ve ülkenin geleceğini tartışmak üzere ulusal bir diyalog başlatma sözü vermişti. Açılış konuşmasında, “Suriye kendi kendini özgürleştirdi ve kendini inşa etmesi de ona yakışır” ifadelerini kullandı.
Çalışma Grupları ve Tartışma Konuları
Zirve katılımcıları, geçiş dönemi adalet sistemi, anayasa, devlet kurumlarının inşası, kişisel özgürlükler, Suriye’nin ekonomik modeli ve sivil toplumun rolü gibi başlıklarda altı çalışma grubuna ayrıldı. Tartışmaların gizli tutulduğu zirvede, moderatörler katılımcılara iki dakikalık konuşma süresi tanıdı ve toplantı salonundan herhangi bir belgenin çıkarılmasına kısıtlama getirildi.
Zirveye katılan aktivistlerden Hanin Ahmed, “Gözlerimiz iki noktada: Bu tartışmaların devam eden bir süreç olması ve nasıl değerlendirileceğinin netleşmesi gerektiği” dedi. Kişisel özgürlükler oturumuna katılan Ahmed, Suriyelilerin sivil, siyasi ve bireysel haklarının korunmasına dair geniş bir mutabakat olduğunu vurguladı.
Ekonomi oturumuna katılan Suriyeli iş insanı Adnan Tarabishy ise, organizatörlerin zirvenin yalnızca bir başlangıç olduğunu ifade ettiklerini belirterek, “Başkanlık sarayındayız ve 54 yıldır burada bulunanlar artık dışarıda. Bu inanılmaz bir duygu. Suriye’yi sıfırdan yeniden inşa ettiğimizi hissediyoruz” dedi.
Kapsayıcılık Konusundaki Endişeler
Organizatörler, günün sonunda üzerinde mutabık kalınan tavsiyelerin, yeni yönetimin temel ilkelerini belirlemeye yardımcı olacak anayasal bir bildirgeye dönüştürüleceğini açıkladı. Süreci destekleyenler, siyasi muhalefetin genellikle sert baskılarla karşı karşıya kaldığı Esad yönetiminden farklı olarak, bunun kayda değer bir değişim olduğunu savunuyor.
Ancak zirve, Batı ve Arap ülkeleri tarafından yakından takip ediliyor. Üç diplomatın verdiği bilgiye göre, Suriye’nin yeni yönetimiyle ilişkileri geliştirme süreci, siyasi kapsayıcılığın sağlanmasına bağlı olacak. Yabancı diplomatlar zirveye davet edilmezken, Birleşmiş Milletler’in sürece yardımcı olma teklifi de reddedildi.
ABD ve Avrupa Birliği, Suriye’ye yönelik geniş çaplı yaptırımlar uygularken, son haftalarda bazı sektörlerde bu yaptırımları geçici olarak gevşetti. Suriye Dışişleri Bakanı Esad el-Şibani, zirvede yaptığı konuşmada uluslararası yaptırımları eleştirerek, “Bunlar Suriye halkının iradesine baskı yapmak için kullanılan bir araçtır” dedi.
Şibani’nin konuşmasının ardından, bir katılımcı “Allah’a şükür, Halk Sarayı halka geri döndü!” diyerek salonda yankılanan bir slogan attı.
Zirveyi organize eden yedi üyeli hazırlık komitesi, illere göre düzenlenen dinleme oturumlarına ev sahipliği yaptı. Suriye’nin 14 bölgesini kapsayan oturumlar bazen bir hafta boyunca günde birkaç saatlik periyotlarla gerçekleşti. Ancak komite üyelerinin beşinin HTŞ içinden veya gruba yakın isimlerden oluşması, Dürzi ve Alevi azınlıkların temsil edilmemesi eleştirilere neden oldu.
Yetkililer, Suriye’nin kuzeydoğusundaki Kürt liderliğindeki özerk yönetim ya da ABD destekli Suriye Demokratik Güçleri’nin hiçbir üyesi zirveye davet edilmedi.