İsrail merkezli The Jerusalem Post gazetesinde yayımlanan bir analizde, Türkiye ile İsrail arasındaki ilişkilerin son dönemde yeniden tehlikeli bir gerilim hattına girdiği değerlendirmesi yapıldı. Gazeteye göre, iki ülke arasındaki kriz, özellikle Suriye sahasındaki çıkar çatışmaları ve Ankara’nın Hamas’a verdiği açık destek nedeniyle derinleşiyor.
Geçtiğimiz hafta İsrail savaş uçakları, Suriye’deki T4 hava üssü ile Hama havaalanına yönelik saldırılar düzenledi. İbrani medyasına dayandırılan iddialara göre, bu saldırılar Türkiye’nin bölgede kurmaya çalıştığı radar ve hava savunma sistemlerini engellemeyi amaçlıyordu. Analizde, söz konusu operasyonların Ankara ile Kudüs hattında büyüyen ve potansiyel olarak doğrudan çatışmaya evrilebilecek bir gerginliğin işareti olduğu belirtildi.
Suriye, Gazze ve Doğu Akdeniz: Çok Katmanlı Gerilim
Haberde, Suriye’nin iki ülke arasındaki krizin en aktif cephesi olduğu vurgulanırken; Gazze, Yahudiye ve Samiriye ile Doğu Akdeniz’in de gerilimin diğer odak noktaları olduğu ifade edildi. Analiz, bu alanlardaki gelişmelerin Türkiye-İsrail ilişkilerinde neden bu kadar hızlı bozulduğunu sorguluyor.
Erdoğan Döneminde Dış Politikada Dönüşüm
Gazete, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın 2002’den bu yana izlediği politikaların Türkiye’nin hem iç hem dış dinamiklerini yeniden şekillendirdiğini savunuyor. İçeride yargı, medya ve ordu üzerindeki kontrolün artırıldığı, dış politikada ise Osmanlı sonrası bölgelerde etkinlik kurma stratejisi izlendiği belirtiliyor.
Türkiye’nin Katar, Somali, Kuzey Kıbrıs, Libya, Irak ve Suriye gibi ülkelerde askeri varlık oluşturduğu; 2016, 2018 ve 2019 yıllarında düzenlenen sınır ötesi harekâtlarla bu etkinliğin pekiştirildiği kaydediliyor. Doğu Akdeniz’de ise 2019’da Libya ile imzalanan MEB anlaşmasının Türkiye’nin enerji çıkarlarını öne çıkardığı ancak Yunanistan, Kıbrıs ve İsrail tarafından tanınmadığına dikkat çekiliyor.
Filistin ve Libya’daki Politikalar: İslamcı İttifaklar
Jerusalem Post’a göre Türkiye, Libya’da Ulusal Mutabakat Hükümeti’ni desteklemek amacıyla hem kendi askerlerini hem de vekil güçleri sahaya sürerken; bu yaklaşımın çoğu zaman İslamcı yapılarla ittifaka dayandığı ifade ediliyor. Aynı modelin Filistin, Irak ve Suriye’de de benimsendiği iddia ediliyor.
Hamas’la İlişkiler ve Bölgesel Sonuçlar
Haberde, Türkiye’nin Hamas ile olan yakın ilişkisinin iki ülke arasındaki krizin merkezinde yer aldığı belirtiliyor. Mayıs 2024’te Ankara’nın İsrail’le tüm ticari ilişkilerini askıya almasının ardından, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “Allah Siyonist İsrail’i yok etsin” ifadeleri ve Netanyahu’yu Hitler’e benzetmesi hatırlatılıyor.
İstanbul’daki Hamas ofisinin faaliyetleri ve bazı üyelerine Türk vatandaşlığı verildiği iddiası da, İsrail cephesinde Ankara’ya duyulan güvenin azalmasına neden oluyor.
İran’ın Geri Çekilişi, Türkiye’nin Yükselişi
Haberde ayrıca, 7 Ekim 2023’ten itibaren İsrail’in bölgedeki askeri hamleleri sonucunda İran destekli vekil güçlerin geri çekilmek zorunda kaldığı; bu durumun Türkiye’nin desteklediği Sünni İslamcı gruplara alan açtığı değerlendiriliyor. Türkiye’nin Suriye’deki etkisini artırmasının, İsrail’in güvenlik algısında büyük bir tehdit oluşturduğu savunuluyor.
Suriye’de Artan Rekabet
İsrail’in, Türkiye’nin Suriye’de etkinliğini artırmasından ve muhalif gruplar üzerindeki etkisinden ciddi rahatsızlık duyduğu vurgulanıyor. Bu bağlamda, Kuneytra’da tampon bölge kurulması, Rus üslerinin korunması ve Dürzi grupların desteklenmesi gibi politikaların İsrail tarafından devreye alındığına dikkat çekiliyor.
Son olarak, T4 ve Hama baskınlarının ardından Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’ın “İsrail ile doğrudan çatışma niyetimiz yok” açıklamasına rağmen, taraflar arasındaki çıkar farklılıklarının krizi daha da derinleştirme potansiyeline sahip olduğu ifade ediliyor.