İsrail, İran’ın nükleer tesislerine yönelik olası bir saldırı için 20 yılı aşkın süredir sistemli bir hazırlık yürütüyor. Bu süreçte milyarlarca dolar harcanarak, uzun menzilli füzelerden sığınak delici bombalara kadar geniş bir yelpazede gelişmiş silah sistemleri geliştirildi. İsrail’in bu özel mühimmatlarından bazıları, yalnızca yabancı hava kuvvetlerine satıldıktan sonra kamuoyunun bilgisine sunuldu.
Geçtiğimiz ay İsrail, Yemen’e düzenlediği bir saldırıda 1.800 kilometre uzaklıktaki bir hava üssünden F-15 savaş uçaklarını görevlendirdi. Aslen hava muharebesi için tasarlanan bu jetler, İsrail tarafından kara hedeflerine saldırı yapabilecek şekilde özel olarak modifiye edildi. İsrail Hava Kuvvetleri, bu uçakları hem Amerikan hem de İsrailli üreticilere ait modern mühimmatları taşıyabilecek şekilde donatarak operasyonel kapasitesini artırdı.
Ancak İran’a yönelik bir saldırı, benzer menzilde olmasına rağmen çok daha karmaşık bir askeri planlama gerektiriyor. İran’ın gelişmiş hava savunma sistemleri, coğrafi konumu ve nükleer tesislerin yer altındaki yapısı, böyle bir operasyonun riskini ve teknik zorluklarını önemli ölçüde artırıyor.
İran’ın Gelişmiş Savunma Sistemleri
İran’ın nükleer tesisleri ve balistik füze üsleri, yerin derinliklerine gömülmüş durumda ve bu da hedef alınmalarını zorlaştırıyor. Ayrıca İran, büyük ölçüde yerli üretim olan gelişmiş hava savunma sistemlerine sahip. Rusya’dan alınan S-300 sistemine benzer yeteneklere sahip olduğu iddia edilen bu sistemler, İsrail’in atacağı füzeleri durdurmak için tasarlandı. Ancak, geçtiğimiz Nisan ayında İsrail tarafından gerçekleştirildiği iddia edilen İsfahan saldırısı, bu savunma sistemleri tarafından engellenemedi.
En son gerçekleşen “Rising Lion” harekâtında, İran’a ait birçok hava savunma sistemi etkisiz hale getirildi. İsrail Hava Kuvvetleri, bu stratejik saldırı sırasında İran hava sahasında kontrolü büyük ölçüde ele geçirdi.
Operasyon kapsamında elektronik harp sistemleri ve nokta atışı mühimmatlarla İran’ın radar ve füze savunma altyapısına ağır darbe vuruldu. Hedef alınan sistemler arasında Bavar-373, Khordad-15 ve çeşitli radar ağlarının yer aldığı bildirildi.
İsrail’in hava üstünlüğü sağlaması, hem keşif uçuşları hem de derinlikli saldırılar için avantaj oluştururken, Tahran yönetimi henüz kapsamlı bir karşılık veremedi.
İsrail’in 20 Yıllık Hazırlığı
İsrail, İran’a olası bir saldırıya hazırlanmak için 20 yıl boyunca milyarlarca dolar yatırım yaptı. Bu süreçte geliştirilen mühimmatlar arasında ABD’nin bile İsrail’e satmayı reddettiği özel mühimmatlar yer alıyor. Geliştirilen bu silahlar arasında, hem süpersonik hızlara ulaşan füzeler hem de yeraltı tesislerini hedef alabilecek sığınak delici bombalar bulunuyor.
Uzun Menzilli Saldırı Füzeleri
2000’li yıllarda İsrail, savaş uçaklarından fırlatılabilen uzun menzilli iki füze geliştirdi. Bu füzeler, yüzlerce kilometre menzile sahip olup İran savunmasının ötesinden saldırı düzenlemeye olanak sağlıyor. Süpersonik hızları sayesinde hedefe ulaşma süresi kısalırken, önleme çabalarını zorlaştırıyor.

Rampage Füzesi
srael Aerospace Industries ve Elbit Systems tarafından geliştirilen Rampage, havadan atılan balistik füze sınıfında yer alan etkili bir mühimmattır. Uzun menzili, yüksek sürati ve güçlü tahrip kapasitesiyle öne çıkan bu füze, İsrail Hava Kuvvetleri’nin savaş uçaklarından fırlatılabilen en kritik silahlardan biridir.
Rampage, 306 mm çapı, 4.7 metre uzunluğu ve yaklaşık 570 kg toplam ağırlığıyla dikkat çeker. Üzerinde bulunan 140–150 kg ağırlığındaki harp başlığı, yüksek tahrip gücü sunarak zırhlı ve korunaklı hedeflerde etkili sonuçlar sağlar.
Füze, INS/GPS güdüm sistemleri sayesinde yüksek hassasiyetle hedefini vurabilir. Fırlatma irtifası ve platformun hızına bağlı olarak 200 kilometrenin üzerindeki menzillere ulaşabilir. Rampage, yüksek etkinliğine rağmen uygun maliyetiyle de öne çıkar ve bu özelliğiyle İsrail’in savunma bütçesine önemli katkı sağlar.

ROCKS Füzesi: Derin Hedefler İçin Sessiz Tehdit
İsrailli savunma şirketi Rafael Advanced Defense Systems tarafından geliştirilen ROCKS füzesi, modern hava kuvvetlerinin derin ve korunaklı hedefleri yüksek hassasiyetle vurabilmesi için tasarlanmış gelişmiş bir hava-yer mühimmatıdır. F-16, F-15 ve F-35 gibi platformlardan atılabilen füze, özellikle yer altı yapıları ve sertleştirilmiş askeri tesisler gibi stratejik hedeflere karşı etkili çözümler sunmaktadır.
ROCKS, INS/GPS güdümüne ek olarak elektro-optik hedefleme yeteneğiyle donatılmıştır. Bu sayede hem sabit hem de önceden belirlenen hedefler üzerinde yüksek isabet oranı sağlamaktadır. Rafael’in geliştirdiği görüntü tanıma algoritmaları, mühimmatın hedef görüntüsüyle eşleştirme yaparak terminal safhada hassas yönlendirme gerçekleştirmesine olanak tanır.
Füzenin menzili resmi olarak açıklanmamış olsa da, yapılan değerlendirmelere göre 300 kilometreye kadar erişebildiği tahmin edilmektedir. Bu menzil, savaş uçaklarının düşman hava savunma sistemlerine yakalanmadan taarruz gerçekleştirmesine imkân sağlar. Yaklaşık 500 kg toplam ağırlığa sahip ROCKS, bu kütlesi içinde etkili bir beton delici harp başlığı barındırarak, İran gibi ülkelerdeki nükleer tesisler gibi derinlemesine korunan hedefleri imha edebilecek kapasitededir.
Rafael’in “yüksek hızlı, yüksek hassasiyetli, stand-off mühimmat” kategorisinde konumlandırdığı ROCKS, İsrail Hava Kuvvetleri’nin düşman derinliklerindeki stratejik hedefleri düşük riskle etkisiz hale getirebilmesi açısından önemli bir kabiliyet sunmaktadır.

GBU-39 SDB: Hedefi Nokta Atışıyla Vuran Akıllı Bomba
ABD menşeli GBU-39 Small Diameter Bomb (SDB), modern savaş uçaklarının mühimmat kapasitesini artırmak üzere geliştirilen, yüksek hassasiyetli bir güdümlü bombadır. INS/GPS güdüm sistemine sahip olan GBU-39, hedefini metre altı hassasiyetle vurma kabiliyetiyle ön plana çıkıyor. Yaklaşık 130 kilogram ağırlığa sahip olan mühimmat, sertleştirilmiş hedeflere karşı etkin beton delici özelliği ile kritik altyapıların etkisiz hale getirilmesinde kullanılmaktadır.
F-15, F-16 ve F-35 gibi platformlarda BRU-61/A taşıma braketi ile entegre edilen SDB, her bir silah istasyonunda dört adet mühimmatın aynı anda taşınmasına olanak tanır. Bu özellik, savaş uçaklarının tek sortide daha fazla hedefe angaje olmasını sağlar.
Aerodinamik yapısı sayesinde, yüksek irtifadan bırakıldığında 100 kilometrenin üzerindeki menzillere ulaşabilen GBU-39, düşük radar izi ve yüksek manevra kabiliyeti ile düşman hava savunma sistemlerinden sakınma konusunda da avantaj sağlar. Yaklaşık <5 metrelik CEP (Circular Error Probable) değeriyle hedefini nokta atışıyla vurabilen bu mühimmat, modern hava harekâtlarının vazgeçilmez unsurlarından biri olarak kabul ediliyor.

SPICE 250: Hedefi Uçuş Esnasında Güncelleyen Akıllı Mühimmat
İsrailli savunma şirketi Rafael Advanced Defense Systems tarafından geliştirilen SPICE 250, modern hava harekâtlarında yüksek hassasiyet ve esneklik sağlayan akıllı mühimmat çözümleri arasında yer alıyor. Yaklaşık 125 kg ağırlığa sahip olan SPICE 250, kanat kitleri sayesinde 100 kilometrenin üzerindeki menzillere ulaşabiliyor. Bu özelliği, savaş uçaklarının düşman hava savunma sistemlerine girmeden hedefleri vurmasına olanak tanıyor.
Mühimmat, orta menzilli uçuş sürecinde INS/GPS güdüm sistemi, terminal safhada ise elektro-optik arayıcı başlığı ile yönlendiriliyor. Rafael tarafından geliştirilen gelişmiş görüntü tanıma algoritmaları (ATR) sayesinde hedef görüntüsü ile karşılaştırma yaparak nokta atışı hassasiyet sağlıyor. Bu teknoloji pazarlamada genellikle “yapay zeka destekli güdüm” olarak anılıyor.
En dikkat çekici özelliklerinden biri ise “Man-in-the-Loop” yeteneği. Bu sayede mühimmat atıldıktan sonra uçuş sırasında operatör tarafından hedef güncellemesi yapılabiliyor. SPICE 250, sabit hedeflerin yanı sıra hareketli hedefleri de etkili şekilde vurabiliyor, bu yönüyle dinamik savaş ortamlarında görev başarısını artırıyor.
Düşük ağırlığı sayesinde uçakların daha fazla mühimmat taşımasına imkân tanıyan SPICE 250, yüksek teknoloji ve maliyet etkinliğiyle birçok ülkenin hava kuvvetleri için cazip bir çözüm sunuyor.

POPEYE Füzesi: Derin Hedeflere Yüksek Hassasiyetli Taarruz
İsrail’in önde gelen savunma şirketlerinden Rafael Advanced Defense Systems tarafından geliştirilen POPEYE füzesi, yüksek tahrip gücü ve hassas güdüm sistemiyle derinlikteki stratejik hedefleri vurmak üzere tasarlandı. Man-in-the-Loop özellikli bu mühimmat, uçuş esnasında operatör tarafından yönlendirilebilmesi sayesinde, hedef üzerinde maksimum kontrol ve isabet oranı sağlar. POPEYE füzesi, AN/ASW-55 veri bağı podu ile birlikte çalışarak, canlı görüntü aktarımı ve hedef güncellemesi yapılmasına olanak tanır.
Yaklaşık 1.360 kilogram toplam ağırlığa sahip olan füze, içerisinde barındırdığı 360 kilogramdan fazla harp başlığıyla, özellikle yer altı sığınakları, komuta merkezleri ve korunaklı askeri tesisler gibi sertleştirilmiş hedeflere karşı etkili sonuçlar verir. 100 kilometre menzile kadar ulaşabilen POPEYE, elektro-optik güdüm ve veri bağlantısı sayesinde hedefe nokta atışı hassasiyetle yönlendirilir.
İsrail Hava Kuvvetleri tarafından yoğun şekilde kullanılan POPEYE, aynı zamanda ABD tarafından da envantere alınmış ve F-15E gibi platformlarda etkin şekilde entegre edilmiştir. Bu kabiliyetleriyle POPEYE, özellikle İran gibi derin hedeflere yönelik harekâtlarda tercih edilen stratejik mühimmatlar arasında yer almaktadır.

SPIKE LR Füzesi: İsrail’in Uzun Menzilli Akıllı Tanksavar Silahı
İsrail’in savunma firması Rafael Advanced Defense Systems tarafından geliştirilen SPIKE LR tanksavar füzesi, yüksek hassasiyetli güdüm sistemi ve esnek kullanım modlarıyla öne çıkan modern bir anti-zırh silah sistemidir. Temel amacı zırhlı araçlar, tanklar, personel taşıyıcıları ve korunmuş yapılar gibi sert hedeflerin imhası olan füze, hem klasik hem de hibrit savaş ortamlarında etkin şekilde kullanılmaktadır.
SPIKE LR, “At-Unut” (Fire-and-Forget) ve “At-Gözlemle-Güncelle” (Fire-and-Observe/Update) modlarında çalışabilen gelişmiş elektro-optik güdüm sistemine sahiptir. Bu sayede operatör, füzeyi fırlattıktan sonra hedef üzerinde kontrolü sürdürebilir, hedefi değiştirebilir veya atışı iptal edebilir. Özellikle SPIKE LR2 versiyonu ile birlikte füzenin menzili 5.5 kilometreye kadar çıkmakta; bu da onu, hem sabit mevzilerde hem de mobil unsurlara karşı etkili kılmaktadır.
Taşınabilir yapısı ve çok yönlü kullanım kabiliyeti sayesinde, SPIKE LR’nin özel kuvvetler ve istihbarat servisleri tarafından kullanıldığı iddiaları da mevcuttur. Bazı açık kaynaklar, füzenin İran’daki gizli operasyonlarda Mossad ajanları tarafından kullanılmış olabileceğini öne sürmektedir. Resmi olarak doğrulanmasa da, bu iddialar mühimmatın asimetrik çatışmalarda sağladığı avantajlara işaret etmektedir.
Hassasiyet, menzil ve taktik esneklik gibi alanlarda sunduğu üstün performansla SPIKE LR, günümüzün hibrit savaş ortamlarında yüksek değerli bir füze sistemi olarak değerlendirilmektedir.
Jericho Füzeleri ve MPR 500: İsrail’in Derin Vurucu Gücü
İsrail’in stratejik caydırıcılık unsurlarından biri olan Jericho füze ailesi, uzun menzilli karadan karaya balistik füze sistemleriyle dikkat çekiyor. Jericho I, ilk olarak Fransız Dassault şirketiyle geliştirilen bir prototip üzerine inşa edilirken, daha gelişmiş versiyonları olan Jericho II ve özellikle Jericho III, Israel Aerospace Industries (IAI) tarafından modernize edildi. Batılı istihbarat raporlarına göre Jericho III, hem konvansiyonel hem de nükleer başlık taşıyabilecek kapasitede tasarlanmış olup, İsrail’in ikinci vuruş kabiliyetinin temelini oluşturmaktadır. Her ne kadar İsrail bu kapasitesini resmen doğrulamasa da, nükleer belirsizlik politikası çerçevesinde stratejik caydırıcılık amacıyla bu füzelere sahip olduğu geniş çevrelerce kabul görmektedir.
Palmachim Hava Üssü’nden yapılan testlerde, bu sistemler kamuoyuna genellikle “motor denemeleri” olarak sunulmakta, böylece İsrail’in uzun menzilli füze yeteneklerine dair stratejik belirsizlik politikası korunmaktadır. 1988 yılında tanıtılan Shavit uydu fırlatma aracı, Jericho II altyapısına dayanmakta olup, askeri amaçlarla kolayca adapte edilebilecek çift kullanımlı bir sistem olarak İsrail’in balistik füze geliştirme kapasitesini dolaylı biçimde kanıtlamıştır.
Öte yandan, İsrail’in yüksek korumalı hedeflere yönelik konvansiyonel silah portföyü de gelişimini sürdürüyor. Elbit Systems tarafından geliştirilen MPR 500 isimli sığınak delici mühimmat, 4 metre kalınlığındaki betonu delme kabiliyetiyle dikkat çekiyor. F-15I savaş uçaklarında test edilen bu mühimmat, klasik bomba formundadır ve bırakılma yüksekliğine bağlı olarak onlarca kilometreye ulaşan menzile sahiptir. Daha düşük stratejik profil gerektiren operasyonlar için etkili bir seçenek sunan MPR 500, Jericho gibi yüksek etkili balistik sistemlerin yerine daha sınırlı hedeflerde kullanılabilecek taktik bir çözüm olarak öne çıkmaktadır.
İsrail’in bu çok katmanlı füze ve mühimmat yapısı, hem nükleer caydırıcılık hem de nokta atışı konvansiyonel saldırı kabiliyeti açısından bölgedeki stratejik dengeyi etkileyen en kritik unsurlar arasında yer alıyor.
POPEYE Turbo: İsrail’in Denizaltıdan Fırlatılan Stratejik Cevab
İsrail’in Rafael Advanced Defense Systems şirketi tarafından geliştirilen POPEYE Turbo, denizaltılardan fırlatılmak üzere tasarlanmış uzun menzilli bir seyir füzesidir. Özellikle Dolphin sınıfı denizaltılara entegre edilen bu füze, soğuk fırlatma yöntemiyle torpido tüplerinden ateşlenebilecek şekilde yapılandırılmıştır. POPEYE Turbo, İsrail’in düşman topraklarına karşı denizden stratejik vuruş kabiliyetini temsil eden önemli bir silah olarak öne çıkmaktadır.
Füzenin resmi menzili açıklanmamakla birlikte, Batılı askeri kaynaklara göre bu menzil 1.500 ila 1.800 kilometre arasında tahmin edilmektedir. Bu menzil, İsrail denizaltılarının Kızıldeniz veya Umman Denizi üzerinden İran kıyılarına yaklaşmadan, İran topraklarındaki stratejik hedefleri vurabilmesini mümkün kılmaktadır.
POPEYE Turbo’nun en dikkat çekici özelliklerinden biri ise başlık taşıma kapasitesidir. Füzenin hem konvansiyonel hem de nükleer başlık taşıyabilecek şekilde geliştirildiği, ABD Kongre Araştırma Servisi (CRS) ve Jane’s Defence Weekly gibi saygın kaynaklarda sıklıkla dile getirilmektedir. İsrail’in resmi olarak bu kapasiteyi doğrulamaması, ülkenin nükleer belirsizlik stratejisiyle uyum içindedir.
Bu özellikleriyle POPEYE Turbo, İsrail’in ikinci vuruş (second-strike) yeteneğini destekleyen başlıca silah sistemlerinden biri olarak değerlendiriliyor. Füze, sadece askeri caydırıcılığı artırmakla kalmıyor; aynı zamanda İsrail’in bölgedeki stratejik dengeyi şekillendirme kapasitesinin temel taşlarından biri olarak kabul ediliyor.