Milli Savunma Bakanlığı (MSB) kaynakları, ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Matthew Miller’ın, Türkiye ile Suriye Demokratik Güçleri (SDG) arasında ateşkes sağlandığına dair açıklamasına ilişkin net bir dille yanıt verdi. MSB, “Türkiye olarak herhangi bir terör örgütü ile görüşmemiz söz konusu değildir. Yapılan açıklamayla ilgili bir dil sürçmesi olduğunu düşünüyoruz” ifadelerini kullandı.

MSB’den Haftalık Bilgilendirme Toplantısı

MSB Basın ve Halkla İlişkiler Müşaviri Tuğamiral Zeki Aktürk, Bakanlık Şehit Gazeteci Hasan Tahsin Salonu’nda düzenlediği haftalık bilgilendirme toplantısında gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu. Toplantının ardından Bakanlık kaynakları, ABD Sözcüsü Miller’ın açıklamalarına ilişkin düzeltme yaptı.

Bakanlık kaynakları, “Türkiye’nin herhangi bir terör örgütü ile iletişim kurması kesinlikle söz konusu değildir. ABD açıklamasını bir dil sürçmesi olarak değerlendiriyoruz” diyerek görüşlerini yineledi.

ABD’den Münbiç Ateşkesi Açıklaması

ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Matthew Miller, Türkiye destekli Suriye Milli Ordusu (SMO) ile SDG arasında Münbiç’te varılan ateşkesin bu haftanın sonuna kadar uzatıldığını açıklamıştı. Miller, günlük basın toplantısında yaptığı açıklamada, “SDG ve Türkiye ile ileriye dönük bir yol için temas halinde olmaya devam ediyoruz” ifadelerini kullanmıştı.

Miller, ABD’nin arabuluculuğu ile geçen hafta Münbiç çevresinde sağlanan ateşkese tarafların uyduğunu belirterek, “Ateşkes süresi dolmuştu, ancak bu haftanın sonuna kadar uzatıldı. Washington, bu ateşkesin mümkün olduğunca uzun süre devam etmesini arzu ediyor” demişti.

Menbiç Kırsalında Çatışmalar Yeniden Alevlendi: Ateşkes Sahada Uygulanmıyor

Suriye’nin kuzeydoğusunda, ABD destekli Suriye Demokratik Güçleri (SDG-YPG/PKK) ile Türkiye destekli Suriye Milli Ordusu (SMO) arasında varılan ateşkesin başarısız olduğu gözlemleniyor. Ateşkesin 17 Aralık’ta ilan edilmesine rağmen, her iki tarafın savaşçıları Menbiç kırsalında yeniden çatışmaya başladı. SDG ve SMO, 17 Aralık’ta geçici ateşkesi hafta sonuna kadar uzatma konusunda anlaşmıştı, ancak bu anlaşma sahada uygulanamadı.

SDG’nin bir bileşeni olan Halk Savunma Birlikleri (YPG), SMO’yu ateşkesi ihlal etmek ve hiçe saymakla suçladı. YPG, Türk keşif uçaklarının SMO’nun Tişreen Barajı’ndaki SDG güçlerine yönelik saldırılarını desteklediğini bildirdi. Ayrıca, YPG, Türk insansız hava araçlarının Tişreen Barajı’nın yaklaşık 28 kilometre kuzeyindeki Qere Qozak Köprüsü ve Bir Hisso bölgelerinde hava saldırıları düzenlediğini açıkladı.

Tişreen Barajı ve Çatışmalar

SDG, SMO’nun Tişreen Barajı’na yönelik iki ayrı saldırısını püskürttüğünü ve bu çatışmalarda 37 SM0 savaşçısını öldürüp “onlarcasını” yaraladığını duyurdu. Bölgedeki gerginlik, SDG ve SMO arasındaki ateşkesin sürdürülebilir olmadığını gösteriyor. SDG’nin Tişreen Barajı üzerindeki kontrolü, her iki taraf için stratejik bir önem taşıyor.

SMO savaşçılarının Menbiç kırsalında belirtilmeyen bir bölgede SDG savaşçılarını alıkoyduğunu gösteren görüntüler yayınladı. Bu gelişmeler, ateşkesin sahada tamamen çöktüğüne işaret ediyor. SDG ile SMO arasındaki çatışmaların yoğunlaşması, bölgedeki insani kriz riskini artırıyor.

Suriye’nin Kuzeydoğusunda Ateşkes : Türkiye’nin Askeri Hazırlıkları

ABD destekli Suriye Demokratik Güçleri (SDG-PKK-YPG) ile Suriye Milli Ordusu (SMO), Suriye’nin kuzeydoğusundaki geçici ateşkesi “hafta sonuna kadar” uzatma konusunda anlaşmaya vardı. Ateşkesin 12-16 Aralık tarihleri arasında sürmesi planlanmıştı. Ancak 17 Aralık’ta ateşkesin sona ermesinden önce SMO ve Türkiye, Kobani çevresindeki cephe hatlarına topçu birlikleri ve muhalifler konuşlandırdı.

ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Matthew Miller günlük basın toplantısında yaptığı açıklamada, “SDG ve Türkiye ile ileriye dönük bir yol için temas halinde olmaya devam ediyoruz” ifadelerini kullandı.

Matthew Miller, ateşkesin bu hafta sonuna kadar uzatıldığını belirtti ve “Suriye’deki çatışmaların artması, hiçbir tarafın çıkarına değil” dedi.

“Hiçbir tarafın, mevcut istikrarsız durumu kendi dar çıkarları doğrultusunda kullanmasını istemiyoruz” diye ekledi.

SDG-PKK/YPG, 16 Aralık’ta yaptığı açıklamada, ABD destekli Menbiç ve Kobani bölgelerinde kalıcı ateşkes sağlama çabalarının başarısız olduğunu belirtmişti.

SDG, ABD gözetiminde Kobani’de “askerden arındırılmış bir bölge” oluşturmayı amaçlayan kalıcı bir ateşkes için müzakereler yürütmek istiyor. SDG’nin bu süreçte geniş çaplı ayrılmalarla karşı karşıya olduğu bildiriliyor.

Wall Street Journal’a göre, Türkiye’nin Kobani yakınlarındaki askeri yığınağı, özel harekât güçlerini de içeriyor ve daha önce Suriye’nin kuzeyine yapılan saldırılar öncesindeki hazırlıklara benziyor. Yerel kaynaklar, 16 Aralık’ta Türkiye’nin Kobani yakınlarındaki sınır duvarını söktüğünü ve Türk güçlerinin bölgede saldırı operasyonlarına hazırlandığını belirtti. Bu hazırlıklar, Türk Dışişleri Bakanı’nın 13 Aralık’ta yaptığı “Türkiye’nin stratejik hedefi SDG’yi ortadan kaldırmaktır” açıklamasının hemen ardından gerçekleşti.

HTŞ Liderinden Suriye Savunma Bakanlığı’na Entegrasyon Çağrısı

Heyet Tahrir el Şam (HTŞ) lideri Ahmed el Şara (Ebu Muhammed el Jolani olarak da bilinir), HTŞ liderliğindeki geçici hükümetin tüm eski muhalif güçleri feshederek yeni Suriye Savunma Bakanlığı’na entegre edeceğini duyurdu.

Şara, bu açıklamayı Suriyeli Dürzi toplumu üyeleriyle gerçekleştirdiği bir toplantı sırasında yaptı. Bu adım, Suriye’nin güvenlik sektörünü yeniden inşa etme çabasının bir parçası olarak değerlendiriliyor.

Suriye Geçici Başbakanı Muhammed el Beşir de eski muhalif grupların Suriye Savunma Bakanlığı altında birleştirilmesine yönelik planlarını açıkladı. Şara, bu planları 16 Aralık’ta Hamza Tümeni, Süleyman Şah Tugayı ve Ceyş el Ahrar da dahil olmak üzere Suriye Milli Ordusu’na (SMO) bağlı çeşitli muhalif grupların liderleriyle yaptığı toplantılarda gündeme getirdi.

Şara ayrıca HTŞ liderliğindeki Fetih el Mubin koalisyonu altında faaliyet gösteren Ceyş el İzze’nin liderleriyle de bir araya geldi. Ancak, farklı ideolojilere ve bağlılıklara sahip çok sayıda muhalif grubun birleşik bir ulusal güç haline getirilmesinin zorlukları sürüyor. Bu girişimin başarısı, hem askeri hem de siyasi faktörlere bağlı olacak.

HTŞ ve Geçici Hükümet: Suriye Ordusu Eski Üyeleriyle Uzlaşmaya Çalışıyor

HTŞ kontrolündeki geçici hükümet, Suriye Arap Ordusu’nun eski üyeleriyle uzlaşma çalışmalarını sürdürüyor. Lazkiye’deki Rus destekli Suriye Arap Ordusu’nun (SAA) 5. Kolordusu’nun, geçici hükümetle yeni Suriye ordusuna katılma görüşmeleri yaptığı bildirildi. Bu tür entegrasyonların, geçiş dönemindeki güvensizlik ve istikrarsızlığı azaltabileceği değerlendiriliyor.

Suriye medyasına göre, geçici hükümet, muhalefet saldırıları sırasında Irak’a kaçan 2.000’den fazla eski SAA askerini geri almak için Irak federal hükümetiyle müzakere yürütüyor. Yaklaşık 2.150 SAA askeri ve yüksek rütbeli subay, şu anda Irak’ın Suriye sınırına yakın Anbar Vilayeti‘ndeki bir kampta bulunuyor. Rutba İlçesi Belediye Başkanı, kamptaki askerlerin çoğunun Suriye’ye dönmek istediğini belirterek, HTŞ’nin Esad rejimi tarafından zorunlu hizmet kapsamında askere alınan SAA askerleri için genel af ilan ettiğini ifade etti.

HTŞ lideri Ahmed el Şaraa (Ebu Muhammed el Jolani), 15 Aralık’ta yaptığı açıklamada, zorunlu askerlik uygulamasına son verileceğini duyurdu. Ancak geçici hükümetin gönüllü bir orduyu desteklemek için gerekli finansmanı nasıl sağlayacağı belirsizliğini koruyor.

Geçici Hükümet Güvenlik Kurumlarını Yeniliyor

HTŞ kontrolündeki geçici hükümet, Suriye güvenlik kurumlarında reform yapma sinyalleri vermeye devam ediyor.

Geçici hükümetin İçişleri Bakanı Muhammed Abdul Rahman, 16 Aralık’ta Al Araby’ye verdiği röportajda, güvenlik kurumlarında reform için “hazır bir planları” olduğunu açıkladı. Rahman, güvenlik kurumlarının prosedürler, iç çalışma yönetmelikleri ve yasalar dahil olmak üzere “büyük reformlara” ihtiyaç duyduğunu vurguladı. Ayrıca, daha önce Suriye halkı için “terör kaynağı” olan güvenlik kurumlarının lağvedileceğini belirtti.

Geçici hükümetin İçişleri Bakanlığı, son günlerde “güvenli bir topluma erişimi sağlamak” amacıyla hazırlanan kapsamlı plan kapsamında, Şam, Hama ve Humus’ta polis memuru alımlarına başladı. Suriye medyası, daha önce geçici hükümetin bir değerlendirme yaparak Suriye Arap Ordusu’nu (SAA) yeniden düzenleyeceğini bildirmişti.

Deyr ez Zor ve Şeddadi’de Ayrılmalar: SDG’nin Kontrolü Zayıflıyor

Arap unsurların Suriye Demokratik Güçleri’nden (SDG) ayrılma süreci devam ediyor. SDG kontrolündeki Deyr ez Zor Vilayeti‘nde, El Buseyrah ve Dhiban bölgesinin iç güvenlik sorumlusu, kendisiyle birlikte “yüzlerce” savaşçının HTŞ liderliğindeki Askeri Operasyonlar Dairesi’ne katılacağını açıkladı. Bu kişi, Esad rejiminin düşüşünden bu yana Deyr ez Zor’da SDG’den ayrılan en az dördüncü güvenlik sorumlusu oldu.

Yerel medya, Haseke Vilayeti’ne bağlı Şeddadi’deki SDG askeri akademisinden 150’den fazla Arap unsurun ayrıldığını bildirdi. ABD’nin hem Şeddadi hem de Dhiban yakınlarında kuvvetleri bulunmakta olup, bu ayrılmaların sürmesi ABD kuvvetlerinin geri çekilmesi riskini doğurabilir. Bu durum, uluslararası koalisyonun IŞİD’e karşı operasyon kabiliyetini tehlikeye atma potansiyeline sahip.

İsrail’in Suriye Operasyonları Devam Ediyor

İsrail Savunma Kuvvetleri (IDF), Ürdün sınırına yakın güney Suriye kasabalarında operasyonlarına devam etti.

Coğrafi konumlandırılan görüntüler, İsrail güçlerinin Yarmuk Havzası’ndaki Abidin ve Maariyah köylerinde faaliyet gösterdiğini ortaya koydu. Her iki köy de Dera Vilayeti’nde, 1974 Ayrılma Hattı’nın hemen dışında bulunuyor. İsrail güçlerinin 15 Aralık’ta da bu bölgede operasyonlar gerçekleştirdiği biliniyor. İsrailli askeri yetkililer, Suriye’nin iç kesimlerine yönelik daha geniş operasyon planlarını onaylasa da, Abidin ve Maariyah’taki varlıkları geniş kapsamlı bir harekâtın başlangıcı olarak görünmüyor.

IDF’nin Ürdün sınırındaki bu operasyonları, Suriye’deki durum ve İran’ın Batı Şeria’daki Filistinli milislere silah kaçakçılığı tehdidinin ele alındığı 13 Aralık’taki görüşmelerin ardından geldi. Tarihsel olarak, IŞİD de Yarmuk Havzası’nda varlık göstermişti.

İsrail ordusu Suriye’deki eski SAA (Suriye Arap Ordusu) mevzilerini hedef almaya devam etti. Coğrafi konumlandırılmış görüntüler, 15 Aralık’ta Tartus Vilayeti, Bamlaka köyü yakınlarında bir silah deposunda büyük bir patlama yaşandığını gösterdi. Yerel kaynaklara göre, İsrail hava saldırıları Deyr ez Zor Vilayeti’nde, HTŞ kontrolündeki bölgelerde eski SAA mevzilerini de hedef aldı.

Netanyahu’nun Golan Tepeleri Planı Onaylandı

İsrail kabinesi, 15 Aralık’ta Başbakan Benjamin Netanyahu’nun, Golan Tepeleri’ndeki nüfusu iki katına çıkarma planını onayladı.

Netanyahu’nun planı kapsamında, Golan Tepeleri’ndeki yerleşimlerde eğitim ve yenilenebilir enerji kaynaklarının geliştirilmesi için 40 milyon NIS (yaklaşık 11 milyon ABD Doları) bütçe ayrıldı. Ayrıca bir öğrenci köyü kurulması ve yeni sakinlerin bölgeye yerleştirilmesi hedefleniyor. İsrail medyasına göre, Golan Tepeleri’nde hâlihazırda 50.000 Yahudi ve Dürzi İsrail vatandaşı yaşıyor. Netanyahu, “Golan Tepelerini güçlendirmenin, İsrail Devletini güçlendirmek” olduğunu ifade etti.

Ancak, aralarında Türkiye, Suudi Arabistan, Katar, Birleşik Arap Emirlikleri ve Almanya‘nın da bulunduğu bazı hükümetler, Netanyahu’nun planını eleştirerek, bunu İsrail ile Suriye arasındaki 1974 Ayrılma Anlaşması’nın ihlali olarak nitelendirdi.

İsrail, Hermon Dağı’ndaki Varlığını Sürdürecek

İsrail Başbakanı Benjamin Netanyahu, İsrail Savunma Kuvvetleri’nin (IDF), İsrail’in güvenliğini sağlamak için “başka bir düzenlemeye” ulaşılana kadar Hermon Dağı’nın Suriye tarafında kalacağını açıkladı. Netanyahu ve İsrail Savunma Bakanı Israel Katz, 17 Aralık’ta Hermon Dağı’ndaki IDF unsurlarını ziyaret etti.

Netanyahu ve Katz, ziyaret sırasında IDF Genelkurmay Başkanı Korgeneral Herzi Halevi, Shin Bet şefi Ronen Bar ve Kuzey Komutanlığı Komutanı Uri Gordin ile birlikte bölgedeki durumu değerlendirdi. Katz, Hermon Dağı’nın stratejik önemine vurgu yaparak, dağın hem güney Suriye’yi hem de Lübnan’daki Bekaa Vadisi’ni gözlemleme imkânı sunduğunu belirtti. Katz, IDF’nin dağdaki mevzilerinde “gerektiği sürece” kalacağını ifade etti.

Hermon Dağı’nın Ele Geçirilmesi

IDF, 8 Aralık’ta Hermon Dağı’nın Suriye tarafını kontrol altına aldı. Bölge, İsrail’in güvenliği açısından kritik bir konumda bulunuyor ve IDF’nin burada varlık göstermesi, hem Suriye hem de Lübnan’daki gelişmeleri yakından izlemeyi hedefliyor.

Güney Operasyonlar Odası’ndan Batı Dera’da Silah Toplama Operasyonları

Güney Operasyonlar Odası, Dera Vilayeti’nin batısındaki kasabalarda silah toplama operasyonları yürütüyor.

Yerel basında yer alan haberlere göre, şu anda Suriye’nin güneybatısının büyük bölümünü kontrol eden ve Heyet Tahrir el Şam (HTŞ) liderliğindeki geçici hükümetle koordinasyon içinde hareket eden muhalif koalisyon, Tafas sakinlerine askeri araç, silah ve diğer devlet mallarını teslim etme çağrısında bulundu.

Güney Operasyonlar Odası, halkın bu malları teslim etmesi için bir hafta süre tanıdı ve sürenin sonunda teslim etmeyenlerin cezalandırılacağı uyarısında bulundu. Bu çağrı, bölgede daha fazla kontrol sağlama ve düzeni yeniden tesis etme çabalarının bir parçası olarak değerlendiriliyor.

Batı Dera kırsalındaki bu silah toplama girişimleri, İsrail’in ayrılma hattı boyunca yürüttüğü operasyonlardan farklı bir perspektif sunuyor. Bölgedeki bu iki operasyon, birbirinden bağımsız amaçlar ve yöntemler taşıyor.

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here