ÖZET
Son Gelişmeler
- Katar, İsrail ve Hamas arasındaki arabuluculuk çabalarının, çatışmanın tarafları “acımasız savaşı sona erdirmek için istek ve ciddiyet” gösterene kadar askıya alındığını açıkladı.
- İsrail güçleri, Gazze’nin kuzeyindeki Jabalia mülteci kampına şafak vakti düzenledikleri saldırıda 13’ü çocuk 33 kişiyi öldürdü.
- Yemen’deki Meşruiyeti Destekleme Koalisyonu Sözcüsü, Cumartesi günü yaptığı açıklamada, Yemen’in Sayun kentindeki bir askeri kampa düzenlenen saldırıda bir Suudi subayının ve astsubayının öldüğünü, bir diğerinin ise yaralandığını duyurdu.
Yemen’de Suudi Askerlerine Düzenlenen Saldırıda 2 Asker Hayatını Kaybetti
Yemen’deki Meşruiyeti Destekleme Koalisyonu Sözcüsü, Yemen’in Sayun kentindeki bir askeri kampa düzenlenen saldırıda bir Suudi subayının ve astsubayının öldüğünü, bir askerin yaralandığını duyurdu.
Neler Oldu: Yemen’in Sayun kentindeki bir askeri kampa düzenlenen saldırıda bir Suudi subayı ve astsubayı hayatını kaybetti, bir asker yaralandı. Saldırı, Cuma akşamı spor eğitimi sırasında gerçekleşti.
Neden Önemli: Saldırının hedefi olan kamp, koalisyon güçlerinin desteklenmesi, personel eğitimi, terörle mücadele ve Yemen’de insani yardımları içeren stratejik roller üstleniyor.
Detaylar:
- Kim Düzenledi? SPA’ya göre, saldırıyı Yemen Savunma Bakanlığı’na bağlı bir kişi gerçekleştirdi; ancak fail bağımsız hareket etti.
- Koalisyon Sözcüsü: Tuğgeneral Turki Al-Maliki, Yemen Savunma Bakanlığı’nın çoğunlukla koalisyon çabalarını desteklediğini belirtti.
- Sonraki Adımlar: Koalisyon, Yemen Savunma Bakanlığı ile iş birliği yaparak saldırının nedenini araştıracak ve failin adalete teslim edilmesini sağlayacak.
- Meşruiyeti Destekleme Koalisyonu, Yemen’de 2015 yılından beri Suudi Arabistan liderliğinde faaliyet gösteren, Yemen hükümetini desteklemek amacıyla kurulan askeri bir koalisyondur. Koalisyonun amacı, Yemen’deki meşru hükümeti korumak, Husi isyancılara karşı mücadele etmek ve ülkenin istikrarını sağlamak olarak belirtilmiştir. Koalisyon, Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri başta olmak üzere birkaç Arap ülkesi tarafından desteklenmektedir.
Ne Söylediler: Al-Maliki, saldırıda hayatını kaybeden askerlerin ailelerine başsağlığı diledi, yaralı askere acil şifa temennisinde bulundu.
Katar, İsrail ve Hamas Arasındaki Arabuluculuğu Askıya Aldı
Neler Oldu: Katar, Hamas ve İsrail arasındaki arabuluculuk faaliyetlerini durdurdu. Katar’ın bu kararı, Gazze’deki savaş konusunda ilerleme sağlanamamasından kaynaklanan hayal kırıklığının ardından geldi.
Neden Önemli: Katar, Gazze’de süregelen çatışmada kilit bir arabulucu konumundaydı. Bu durum, bölgedeki müzakerelerin geleceği açısından belirsizliğe neden olabilir.
Detaylar:
- Bilgilendirilen Taraflar: Kararın ardından İsrail, Hamas ve ABD’ye bilgi verildi.
- Hamas Tepkisi: Hamas yetkilileri, Katar’ın çabalarını askıya alma kararından haberdar olduklarını ancak kendilerine Katar’dan ayrılmaları yönünde bir talep gelmediğini belirtti.
- Mısır’ın Rolü: Mısırlı bir yetkili, anlaşma sağlanması için tarafların istekli olması durumunda Katar’ın çabalara geri dönebileceğini söyledi.
Ne Söylediler: ABD’li bir yetkili, rehinelerin serbest bırakılması teklifini reddeden Hamas liderlerinin artık hiçbir Amerikan başkentinde hoş karşılanmayacağını belirtti.
İsrail Yardım Kamyonlarının Gazze’ye Ulaşması
Neler Oldu: İsrail’in askeri koordinasyon birimi COGAT, gıda, su ve tıbbi malzeme içeren 11 yardım kamyonunun Perşembe günü Gazze’nin kuzeyine ulaştığını bildirdi. Bu, geçen ay başlatılan askeri harekâttan bu yana bölgeye ulaşan ilk yardım konvoyu oldu.
Detaylar:
- WFP’nin Tepkisi: BM Dünya Gıda Programı (WFP), bazı yardımların belirlenen teslim noktalarına ulaşmadığını açıkladı. Cebaliye’deki kampta İsrail askerleri konvoylardan birini durdurdu ve malzemelerin boşaltılmasını emretti.
- İsrail’in Odak Noktası: İsrail’in saldırısı, Hamas’ın yeniden toplandığını belirttiği Cebaliye ve çevresine yoğunlaştı.
ABD’den Uyarı: ABD, İsrail’in Gazze’ye yardım sevkiyatını artırmasını talep ediyor. ABD, İsrail’in günde en az 350 kamyon yardıma izin vermesini şart koşuyor, aksi takdirde İsrail’in ABD silah fonuna erişimi risk altında.
Gıda Krizi: Entegre Gıda Güvenliği Aşama Sınıflandırması (IPC) raporuna göre, kuzey Gazze’de kıtlık riski yüksek. Ancak, COGAT bu bulguları taraflı ve yetersiz verilerle hazırlandığı gerekçesiyle reddetti.
7 KASIM
Netanyahu’nun Güvendiği İsmi Israel Katz, Savunma Bakanı Olarak Atandı
Sert üslubuyla tanınan İsrail’in yeni Savunma Bakanı Israel Katz, Başbakan Benjamin Netanyahu’nun uzun süredir müttefiki ve güvenilir bir isim olarak biliniyor. Salı günü geç saatlerde dramatik bir açıklamayla Netanyahu, Gazze savaşında Hamas’a karşı güvenin sarsıldığı gerekçesiyle Savunma Bakanı Yoav Gallant’ı görevden aldı.
Netanyahu, “Son aylarda bu güven erozyona uğradı. Bu sebeple savunma bakanının görevine son verme kararı aldım” dedi. Açıklamada, Gallant’ın yerine Dışişleri Bakanı Israel Katz’ın atandığı da belirtildi.
İsrail medyasının, sert ve doğrudan üslubu nedeniyle “buldozer” lakabını taktığı 69 yaşındaki Katz, Netanyahu’ya sadakatiyle biliniyor. Atamasının ardından Katz, İsrail’in düşmanlarını alt etme ve savaş hedeflerine ulaşma sözü verdi. Katz açıklamasında, “Savunma kurumunu düşmanlarımıza karşı zafere taşımak için birlikte çalışacağız. En önemli hedefimiz tüm rehinelerin iadesi, Gazze’de Hamas’ın yok edilmesi, Lübnan’da Hizbullah’ın yenilmesi, İran’ın saldırganlığının engellenmesi ve kuzey ile güney sakinlerinin güvenle evlerine dönmesidir” dedi.
Netanyahu’nun iktidardaki Likud partisinin bir üyesi olan Katz, 2003’ten bu yana kabinede birçok farklı pozisyonda görev aldı. Dışişleri Bakanı olarak, özellikle Gazze’deki askeri eylemler nedeniyle uluslararası eleştirilere sivri yanıtlarıyla dikkat çekti. Katz, Birleşmiş Milletler’in Filistinli mültecilere yardım kuruluşu UNRWA’ya karşı diplomatik bir mücadele başlatarak, İsrail parlamentosunun bu kuruluşun faaliyetlerini yasaklamasına öncülük etti.
Geçtiğimiz ay, UNRWA ile yapılan anlaşmaların iptal edildiğini Birleşmiş Milletler’e resmi olarak bildirmesi için bakanlığa talimat verdi. Ayrıca, BM Başkanı Antonio Guterres’i “İsrail’de istenmeyen kişi” ilan ederek ülkeye girişini yasaklama tehdidinde bulunmuştu.
Dışişleri Bakanlığı öncesinde, 2009-2019 yılları arasında Ulaştırma Bakanı olarak görev yapan Katz, enerji ve maliye portföylerinde de yer aldı. Siyasi yorumcu ve Netanyahu’nun eski özel kalem müdürü Aviv Bushinsky, Katz’ın selefi Gallant’a kıyasla Netanyahu’yla daha uyumlu çalışacağını belirtti. Bushinsky, “Israel Katz’ın Netanyahu’ya herhangi bir konuda karşı çıktığını hiç hatırlamıyorum,” diyerek ekledi: “Askeri deneyimi olmayabilir ancak ulaştırma bakanlığı görevini başarılı bir şekilde yürüttü ve uzun yıllar kabinede bulundu.”
Aşkelon’da doğan Katz, 1998’den bu yana Knesset üyesi olarak İsrail siyasetinin önde gelen isimlerinden biri. Evli ve iki çocuk babası olan Katz, İsrail’in güneyindeki Moshav Kfar Ahim’de ikamet etmektedir.
Netanyahu, Trump’ın Başkanlık Zaferini “Büyük Geri Dönüş” Olarak Yorumladı
İsrail Başbakanı Netanyahu, ABD başkanlık seçimlerinde Trump’ı “büyük zaferi” için kutladı ve övgü dolu sözlerle “tarihin en büyük geri dönüşü” olarak değerlendirdi.
X platformunda yaptığı açıklamada, “Beyaz Saray’a tarihi dönüşünüz, Amerika için yeni bir başlangıç ve İsrail ile Amerika arasındaki güçlü ittifaka yeni bir bağlılık sunuyor,” ifadelerini kullandı.
Netanyahu, ne Trump’ı ne de rakibi Harris’i açıkça desteklememişti. Ancak, Trump’ın zaferine olumlu yaklaştığı genel bir kanaattir.
Temmuz ayında gerçekleşen bir tartışma sırasında Trump, ABD Başkanı Joe Biden’ın İsrail’in Gazze’de “işi bitirmesine” izin vermesi gerektiğini söylemiş ve Netanyahu ile neredeyse her gün görüştüğünü iddia etmişti.
Türkiye’nin BM’deki İsrail’e Silah Ambargosu Girişimine Mısır Desteği
Mısır, Türkiye’nin öncülüğünde Birleşmiş Milletler’e (BM) sunulan ve İsrail’e silah sevkiyatının durdurulmasını talep eden çağrıya katıldı.
Dışişleri Bakanlığı’ndan Salı günü yapılan açıklamada, Mısır’ın bu girişime, İsrail’in uluslararası hukuk ve insancıl hukuku ihlal eden eylemlerini durdurmaya yönelik uluslararası çabaların bir parçası olarak destek verdiği belirtildi. Açıklamada ayrıca, Filistinlilere yönelik ihlallerin sona erdirilmesi ve sivillerin korunmasının da amaçlandığı vurgulandı.
İsrail’in BM Büyükelçisi Danny Danon, Türkiye’nin 52 ülke tarafından imzalanan ve İsrail’e silah sevkiyatının durdurulmasını talep eden bir mektup sunmasının ardından, Ankara’yı “kötü niyetli” olmakla suçladı.
Türkiye’nin öncülüğünde başlatılan bu girişim, İsrail’in Gazze ve işgal altındaki Filistin topraklarındaki eylemlerine karşı uluslararası farkındalık yaratmayı ve silah sevkiyatının durdurulmasını hedefliyor. Mısır’ın da desteğiyle, bu çağrıya katılan ülke sayısı artmış durumda.
İsrail, İran’a Yönelik Hava Saldırısı Gerçekleştirdi
İsrail’in birkaç saat süren hava saldırılarının ardından İran’da gün ağardı. İsrail ordusu, sona eren saldırıların, İran’ın bu ayın başlarında ve Nisan ayında İsrail’e yönelik gerçekleştirdiği balistik füze saldırılarına bir misilleme olduğunu belirtti.
İsrail ordusu, iki güçlü ordu arasında uzun süredir devam eden çatışmanın daha geniş bir bölgesel savaşa dönüşebileceği ve potansiyel olarak ABD’yi de içine çekebileceği endişelerinin arttığına dikkat çekerek, İran’ı “vatandaşlarını savunma hakkını saklı tuttuğunu” belirterek daha fazla tırmanmaya karşı uyardı.
İsrail, İran’ın geçtiğimiz yıl İsrail’e fırlattığı füzelerin üretiminde kullanılan üretim tesislerini hedef aldığını açıkladı. Bir yıldan uzun bir süre önce Gazze’yi işgal etmesinden bu yana bölgede gerilim artarken, bu üretim tesislerinin İran’ın vekilleri olan Hizbullah, Hamas ve Yemen’deki Husi isyancılar tarafından kullanılan füzelerin de üretimini yapıp yapmadığı belirsizliğini koruyor.
İsrail ayrıca, uçaklarının diğer hedeflere saldırmasını kolaylaştırmak amacıyla Cumartesi günü erken saatlerde İran hava savunma mevzilerini vurduğunu belirtti.
“İsrail Savunma Kuvvetleri, İran’da çeşitli bölgedeki askeri hedeflere yönelik hassas ve hedefli saldırıları başarıyla tamamladı. Uçaklarımız güvenle üslerine döndüler.” ifadesine yer verildi.
İran’ın resmi haber ajansı İslam Cumhuriyeti Haber Ajansı (IRNA), Tahran, İlam ve Huzistan’daki askeri alanların vurulduğunu, ancak hava savunmasının başarılı olduğunu ve hasarın “sınırlı” olduğunu bildirdi. IRNA, “Bu olayın boyutları soruşturma altında.” şeklinde açıklama yaptı. Daha önce Tahran sakinleri tarafından sosyal medyada paylaşılan videolarda gökyüzünde patlamalar ve şafak yaklaşırken şehirden yükselen izli ateş görüntüleri yer aldı.
İran devlet medyasının yayınladığı görüntülerde, Tahran sokaklarının sakin olduğu, trafiğin normal seyrettiği ve insanların günlük işlerine devam ettiği görülüyor.
İsrailli yetkililer, Cumartesi sabahı erken saatlerde gerçekleşen saldırının, güvenlik kabinesinde böyle bir saldırının kapsamı ve niteliği hakkında haftalarca süren müzakerelerin ardından gerçekleştirildiğini belirtti.
ABD, daha geniş çaplı bir çatışmanın fitilini ateşleme korkusuyla İsrail’e, İran’ın enerji altyapısına saldırmaması yönünde baskı yaptı. İlk raporlara göre İsrail bu talebe uyum göstermiş görünüyor. ABD yönetiminden üst düzey bir yetkili, saldırıların ardından yaptığı açıklamada, “Bu, İsrail ile İran arasındaki doğrudan ateş teatisinin sonu olmalı.” dedi.
İran İsrail’in Saldırısını “Başarıyla Engellediğini” İddia Etti
İran devlet haber ajansı IRNA’ya göre, İran, İsrail’in Cumartesi günü erken saatlerde gerçekleştirdiği saldırıların “sınırlı hasara” yol açtığını ve saldırının “başarıyla engellendiğini” iddia etti.
Askeri Hedefler Doğrulandı
IRNA’ya göre İran, İsrail’in Cumartesi sabahı ülke genelindeki askeri tesisleri hedef aldığını belirtti. IRNA, İsrail’in “Tahran, Huzistan ve İlam vilayetlerindeki askeri merkezlerin bazı bölümlerine saldırdığını” bildirdi. İsrail ordusunun üst düzey bir sözcüsü ise saldırıların füze üretim tesislerine yönelik olduğunu açıkladı.
İran, hangi tesislerin hedef alındığını ve hasarın boyutunu tam olarak açıklamadı.
Saldırı ‘Engellendi’
İran, saldırının “entegre hava savunma sistemi” tarafından “başarıyla engellendiğini ve karşı konulduğunu” belirtti. IRNA’ya göre İranlı yetkililer, “Tahran ve ülkenin çeşitli bölgelerine” hava savunma sistemlerinin konuşlandırıldığını daha önce açıklamıştı.
Patlamalar Duyuldu
IRNA’nın haberine göre, Tahran’ın batısında yerel saatle 02:15’te (Cuma günü TSİ 07:00) birkaç patlama sesi duyuldu. İranlı yetkililer, ülke genelinde duyulan patlamaların hava savunma sistemlerinin devreye girmesiyle ilgili olduğunu ifade etti.
Hava Sahası Kapatıldı
Güvenlik kaygıları nedeniyle İran ve komşusu Irak hava sahalarını geçici olarak kapattı.
İsrail, İran’a hangi hedeflere saldıracaklarını Önceden Bildirdi
Axios’a bilgi veren üç kaynağa göre, İsrail, Cuma günü düzenlediği misilleme hava saldırılarından önce İran’a, karşılık vermemesi için bir uyarı mesajı gönderdi. Kaynaklar, bu mesajın İsrail ve İran arasında devam eden saldırıları sınırlandırma ve daha geniş çaplı bir gerilimi önleme amacı taşıdığını belirtti.
ABD ve İsrailli yetkililer, Cumartesi sabahı yerel saatle üç dalga halinde hava saldırısı düzenlendiğini duyurdu. İlk dalga İran’ın hava savunma sistemlerini hedef alırken, ikinci ve üçüncü dalgalar füze ve insansız hava aracı üsleri ile silah üretim tesislerine odaklandı. İran ise bu saldırılara karşı koyduğunu ve ülke genelindeki askeri hedeflere yalnızca “sınırlı hasar” verildiğini açıkladı.
İsrailli yetkililer, bu saldırının, İran’ın 1 Ekim’deki büyük balistik füze saldırısına bir misilleme olduğunu ifade etti. Kaynaklara göre İsrail, mesajını İran’a çeşitli üçüncü taraflar aracılığıyla iletti. Axios’a konuşan bir kaynak, “İsrailliler, İranlılara hangi hedeflere saldıracaklarını ve hangilerine saldırmayacaklarını önceden net şekilde belirttiler” dedi. Diğer iki kaynak ise İsrail’in İran’ı karşılık vermemesi konusunda uyardığını ve olası misillemenin, özellikle İsrailli sivillere zarar vermesi durumunda, daha büyük bir saldırıyı tetikleyeceğini vurguladı.
İsrail Başbakanlık Ofisi, konuya ilişkin yorum yapmadı. İran, İsrail ile tam anlamıyla bir savaş istemediğini, ancak saldırıya uğraması durumunda misilleme yapacağını bildirdi.
Cumartesi günü bir basın toplantısında konuşan IDF sözcüsü Tuğamiral Daniel Hagari, İran’ın gerilimi tırmandırması halinde İsrail’in misilleme yapmak zorunda kalacağını belirtti. ABD’li bir yetkili, ABD’nin İsrail operasyonuna katılmadığını ancak İran’ın misilleme yapması durumunda İsrail’i savunmaya hazır olduklarını ifade etti. Yetkili, “Bu, İsrail ile İran arasındaki doğrudan askeri çatışmanın sonu olmalı,” diyerek ekledi, “Eğer İran tekrar saldırırsa bunun sonuçları olacaktır; bu mesajı İran’a doğrudan ve dolaylı olarak ilettik.”
Bir kaynak, İsrail saldırısından önce İran’a mesaj ileten kanallardan birinin Hollanda Dışişleri Bakanı Caspar Veldcamp olduğunu belirtti. Veldcamp, İran Dışişleri Bakanı ile bölgede artan gerilim hakkında görüştüğünü ve tarafları itidale çağırdığını, İsrail saldırısından birkaç saat önce X’te duyurdu.
ABD’li yetkililer, İran’ın önümüzdeki günlerde İsrail’e sınırlı bir yanıt verebileceğini, bunun da İsrail’in kısasa kısas döngüsünü durdurmasını sağlayabileceğini öngörüyor. “Amacımız diplomasiyi hızlandırmak ve Orta Doğu’da gerilimi düşürmektir. Bu çatışma döngüsünü tırmandırmadan sona erdirmek adına İran’ı, İsrail’e yönelik saldırılarını durdurmaya çağırıyoruz” ifadelerini kullandı.
İsrail’in İran’a Saldırısının Detayları: 100’den Fazla Uçak ve 2,000 km’lik Bir Yolculuk
İsrail Savunma Kuvvetleri (IDF), operasyonun yalnızca askeri hedeflere odaklandığını ve çatışmanın büyümesini engellemek için nükleer ve petrol tesislerinden uzak durulduğunu bildirdi. Cumartesi günü İran’a yapılan saldırıda, F-35’ler gibi son teknolojiye sahip 100’den fazla uçak yer aldı.
İlk olarak Suriye’deki radar hedeflerine yönelik bir saldırı ile başlayan operasyon, İran’ın Tahran ve Karaj kentlerini kapsayan stratejik bölgelerine yöneldi. IDF, operasyon boyunca sadece askeri hedeflere odaklanıldığını ve böylece olası bir çatışmanın önüne geçilmeye çalışıldığını vurguladı. İsrail, yalnızca İran’dan değil, diğer ülkelerden de gelebilecek misillemelere karşı alarm durumunu sürdürüyor.
Bu geniş kapsamlı saldırıya 100’den fazla uçak katılarak yaklaşık 2.000 kilometrelik bir mesafe kat edildi. Yabancı raporlara göre saldırılar ağırlıklı olarak Tahran ve Karaj bölgelerini hedef aldı. IDF, her bir dalganın yalnızca askeri bölgeleri hedef aldığını ve böylece çatışma riskinin en aza indirildiğini belirtti.
Operasyonel Strateji: Radar ve Hava Savunma Sistemlerine Saldırı
Operasyon, radar ve hava savunma sistemlerine yönelik ilk dalgalarla başlayarak askeri üslere karşı müteakip saldırılara zemin hazırladı. Daha önce Suriye’de gerçekleştirilen koordineli saldırılarla benzer tehditlerin etkisiz hale getirildiği biliniyor. Ağır mühimmat kullanılan bu uzun menzilli saldırılarda yüksek yakıt ikmali kapasitesi ve IDF’nin 669 Kurtarma Birimi’nin tam alarma geçti.
İsrail Savunma Kuvvetleri’ne (IDF) bağlı 669 Kurtarma Birliği (Yahalom) özel bir arama-kurtarma ve sağlık birimidir. 1974 yılında kurulan bu birim, özellikle düşman hattının arkasında kalan veya tehlikeli bölgelerde yaralanan askerleri kurtarmak, acil tıbbi yardım sağlamak ve tahliye etmek amacıyla görev yapar. Aynı zamanda doğal afetlerde ve diğer acil durumlarda sivil kurtarma operasyonlarında da aktif olarak rol alabilir. Bu birim Şubat depreminde Türkiye’ye gelerek kurtarma çalışmalarına katılmıştı.
IDF, İran, Irak, Yemen, Suriye ve Lübnan’dan gelebilecek olası tepkileri yakından takip ediyor ve olası misillemelere karşı hazırlık yapıyor.
Karar Süreci ve Beyaz Saray Desteği
Operasyona Savunma Bakanı Yoav Gallant ve Genelkurmay Başkanı Korgeneral Herzi Halevi’nin Tel Aviv’deki Kirya üssünde liderlik ettiği belirtildi. Üst düzey bir İsrailli yetkili, Güvenlik Kabinesi’nin bir telefon konferansında saldırıya onay verdiğini açıkladı.
IDF Sözcüsü Yarbay Daniel Hagari, “IDF, saldırı ve savunma manevraları için tamamen hazır durumda ve İran ile vekillerini yakından izliyor” dedi. Hagari, İç Cephe Komutanlığı yönergelerinde herhangi bir değişiklik olmadığını vurgularken, gerekli güncellemelerin yapılacağını belirtti.
Beyaz Saray, İsrail’in eylemlerini destekleyerek, “İsrail’in, İran askeri hedeflerine yönelik hassas saldırıları, meşru müdafaa hakkı çerçevesindedir ve İran’ın 1 Ekim’deki füze saldırısına yanıt niteliğindedir,” açıklamasını yaptı. ABD yetkilileri, İsrail’in operasyondan önce ABD’ye bilgi verdiğini ve Başkan Biden’ın gelişmeleri yakından takip ettiğini doğruladı.
İsrail’in İran’a Olası Yanıtına Hazırlık: ABD Orta Doğu’ya F-16 Gönderdi
ABD Merkez Komutanlığı’ndan yapılan açıklamaya göre, İsrail’in İran’a yönelik olası bir saldırıya hazırlık kapsamında Amerikan Hava Kuvvetleri’ne ait F-16 savaş uçakları, Almanya’dan Orta Doğu’ya sevk edildi.
F-16’ların bölgeye ulaşması, İran’ın 1 Ekim’de İsrail’e düzenlediği füze saldırısına karşı İsrail’in yapabileceği olası bir misillemeye karşı ABD’nin bölgedeki ateş gücünü artırma stratejisinin bir parçası olarak değerlendiriliyor. Pentagon, Eylül ayında yaptığı duyuruda, İsrail ve İran arasındaki olası gerilim nedeniyle Orta Doğu’daki hava savunmasını güçlendirme ve ek birlikler konuşlandırma planlarını açıklamıştı.
ABD Savunma Bakanlığı’na göre, Orta Doğu’ya sevk edilen hava gücü arasında F-16, F-15E ve F-22 savaş uçaklarının yanı sıra A-10 saldırı uçakları ve ilgili personel de bulunuyor.
İsrail, Lübnan’daki Sur Kentine Hava Saldırıları Düzenledi
Lübnan devletine bağlı Ulusal Haber Ajansı (NNA), İsrail’in Çarşamba günü Lübnan’ın güneyindeki Sur kentine beş hava saldırısı düzenlediğini bildirdi. Bu saldırıların özellikle şehir merkezinde yoğunlaştığı belirtildi.
Çarşamba günü erken saatlerde İsrail ordusu, Hizbullah’a karşı yürütülen “devam eden askeri operasyonlar” nedeniyle Sur sakinlerine tahliye uyarısında bulunmuştu.
Sur, hem önemli bir turizm merkezi hem de UNESCO Dünya Mirası Listesi’nde yer alan, dünyanın sürekli yerleşim gören en eski şehirlerinden biridir.
Blinken’dan İsrail’e Gazze’de Kalıcı Strateji Çağrısı
ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken, İsrail’i Gazze’deki askeri zaferini “kalıcı stratejik başarıya” dönüştürmeye çağırırken, İsrail Başbakanı Benjamin Netanyahu’ya da Gazze halkına insani yardım ulaştırılması için adım atma çağrısında bulundu.
Suudi Arabistan’a hareket etmeden önce Çarşamba günü Tel Aviv’de gazetecilere konuşan Blinken, İsrail’in Hamas’ın askeri kapasitesinin büyük kısmını yok ederek stratejik hedeflerine büyük ölçüde ulaştığını belirtti ve çatışmaya kalıcı bir son vermek için önemli bir fırsat doğduğunu ifade etti.
İki Öncelik: Rehineler ve Savaşın Sonu
Blinken, “Yapılacak iki şey kaldı: Rehineleri evlerine götürmek ve savaşı ne olacağına dair bir planla sona erdirmek,” dedi. Ayrıca, Hamas lideri Yahya Sinwar’ın öldürülmesinin İsrailli rehinelerin geri dönüşü için “gerçek bir fırsat” yarattığını söyledi ve Sinwar’ı rehine anlaşmasının önündeki “ana engel” olarak nitelendirdi.
İnsani Yardım ve Bölgesel Gerginlikler
Gazze’deki insani durumun ciddiyetine değinen Blinken, bazı ilerlemeler kaydedildiğini ancak daha fazlasının yapılması gerektiğini vurguladı. Bu açıklama, ABD’nin geçen hafta İsrail hükümetine durumu iyileştirmelerini talep eden ve aksi takdirde askeri yardımlarda kısıtlamalar olabileceğini belirten mektubunun ardından geldi.
Bölgedeki geniş çaplı çatışmaların önlenmesi gerektiğini vurgulayan Blinken, İsrail’i Lübnan’daki Hizbullah ile gerilimi düşürmeye ve İran’ın Ekim ayında İsrail’e yönelik füze saldırısına karşı misillemede daha büyük bir tırmanıştan kaçınmaya davet etti.
İsrail’in Hedefi Hizbullah’ın Mali Yapıları
İsrail ordusu Pazar günü yaptığı açıklamada, Lübnan merkezli Hizbullah’ın mali kolunu hedef aldığını ve Beyrut’ta ve başka yerlerde “çok sayıda hedefe” saldırı düzenlediğini duyurdu. Yaklaşık bir saat sonra, Beyrut’un güney banliyölerinde patlamalar başladı.
Tahliye uyarıları güney Beyrut, doğu Bekaa Vadisi ve güney Lübnan’ın bazı bölgelerini etkiledi. Bu uyarı, İsrail’in Beyrut’ta Hizbullah’ın istihbarat merkezini vurduğunu açıklamasının saatler sonrasında geldi. Gazze’deki yetkililer, Cumartesi günü düzenlenen ve onlarca kişinin ölümüne neden olan İsrail saldırısının ardından kurtarma ekiplerinin hâlâ enkazdan insanları çıkarmaya çalıştığını bildirdi.
İsrail ordusunun X’teki açıklamasında, “Lübnan sakinleri, İsrail ordusu Hizbullah’a bağlı Al-Qard Al-Hassan Derneği’ne ait altyapıya saldırmaya başlayacak. Derhal oradan uzaklaşın.” denildi. Üst düzey bir İsrail istihbarat yetkilisi, saldırıların “Lübnan’ın her yerinde” Al-Qard Al-Hassan’ı hedef alacağını belirtti. Bu finans kuruluşunun, 15’i Beyrut’ta olmak üzere, Lübnan genelinde 30’dan fazla şubesi bulunuyor.
Ordu yönetmeliklerine göre ismi açıklanmayan yetkili, Al-Qard Al-Hassan’ın, İran destekli Hizbullah’ın elemanlarına ödeme yapmak ve silah alımlarını finanse etmek için kullanıldığını söyledi. Kayıtlı kar amacı gütmeyen kuruluş, finansal hizmetler sunuyor ve sıradan Lübnanlılar tarafından da kullanılıyor. İsmi Arapça’da “hayırsever kredi” anlamına geliyor. Hizbullah, bu yapıyı Şii nüfus arasında desteğini sağlamlaştırmak için kullanıyor.
Al-Qard Al-Hassan, yaptığı açıklamada, kendisini hedef alan saldırıların İsrail’in “iflas ettiğinin” bir göstergesi olduğunu belirtti ve müşterilerine fonlarının güvende olduğunu sağlamak için gerekli önlemleri aldığını söyledi. Beyrut’taki şubelerinin çevresindeki alanlar hızla boşaltıldı.
Panik ve Karışıklık
İsrail ordusunun Beyrut’un güneyindeki Choueifat bölgesi için yaptığı tahliye duyurusunda, yanlış hedef etiketlemesi sonucu bir panik ve karışıklık yaşandı. Hedef olarak belirtilen yer, Beyrut’un merkezine 10 kilometre mesafede bulunan Grand Cinema ABC Verdun alışveriş merkeziydi.
İsrail ile Hizbullah arasındaki gerilim, Gazze’deki çatışmalar nedeniyle bir yıldır tırmanmış ve sık sık sınır ötesi ateşlerle gündeme gelmişti. Geçtiğimiz ay bu gerilim, tam kapsamlı bir savaşa dönüştü ve İsrail, bu ayın başlarında Lübnan’a kara birlikleri gönderdi.
İsrail’in açıklaması, ABD Savunma Bakanı Lloyd Austin’in İsrail-Hizbullah savaşında Lübnan’daki sivil kayıpların “çok yüksek” olduğunu belirtmesinden ve özellikle Beyrut’taki bazı saldırıların azaltılması çağrısında bulunmasından bir gün sonra geldi.
Gazze’nin kuzeyindeki yetkililer, Beyt Lahiya’ya düzenlenen İsrail saldırısında 87 kişinin öldüğünü veya kaybolduğunu belirtti. İsrail, saldırıya ilişkin raporları araştırdığını söyledi. İsrail’in Gazze’deki Filistinli militan grup Hamas’a ve Lübnan’daki Hizbullah’a yönelik saldırıları, Hamas lideri Yahya Sinvar’ın öldürülmesi sonrasında çatışmaların sona erdirilmesi için yapılan ateşkes müzakerelerinin umutlarını artırmasının ardından yoğunlaştı.
Beyrut Saldırıları
İsrail hava kuvvetleri, Cumartesi günü Beyrut’ta Hizbullah’ın istihbarat merkezine ve bir yeraltı silah atölyesine saldırı düzenledi. İsrail ordusu, üç Hizbullah komutanının öldürüldüğünü açıkladı. Görgü tanıkları, Beyrut’un güney banliyölerinde dumanların yükseldiğini gördü. Bu bölge, Hizbullah’ın ofislerine ve yeraltı tesislerine ev sahipliği yapan yoğun nüfuslu bir alan.
İsrail Savunma Bakanı Yoav Gallant, sınıra yakın bir ziyarette yaptığı açıklamada, güçlerinin Hizbullah’ın tünellerini, silah depolarını ve altyapısını yok ettiğini belirtti. Gallant, “Amacımız bölgeyi tamamen temizleyip İsrail’in kuzeyindeki toplulukların güvenli bir şekilde evlerine dönmelerini sağlamak,” dedi.
Hizbullah, saldırılar hakkında henüz bir yorum yapmadı, ancak İsrail’in kuzeyine füze fırlattığını duyurdu.
Beyrut’ta Hava Saldırısı: İsrail’den Haret Hreik’e Tahliye Emri
İsrail ordusunun bölge sakinlerine tahliye emri vermesinin üzerinden henüz bir saat geçmeden, Lübnan’ın başkenti Beyrut’un bir banliyösü hava saldırısına uğradı.
Görüntülerde, Hizbullah’ın şehrin güneyinde bulunan kalesi Dahieh’in üzerinde yoğun dumanların yükseldiği görülüyor.
Lübnan devletine bağlı Ulusal Haber Ajansı (NNA), Haret Hreik’teki bir binanın iki kez vurulduğunu bildirdi. İsrail ordusu henüz bir açıklama yapmadı, ancak daha önce bir askeri sözcü, Dahieh ve Haret Hreik sakinleri için tahliye emri yayınlamıştı.
Sözcü, X platformunda (eski adıyla Twitter) yaptığı açıklamada, “IDF (İsrail Savunma Kuvvetleri), yakın gelecekte Hizbullah’a ait tesislerin ve çıkarların yakınında operasyon düzenleyecek” diye yazdı.
Netanyahu’nun Evine Drone Saldırısı: Can Kaybı Yok
İsrail Başbakanı Benjamin Netanyahu’nun İsrail’in kuzeyindeki Caesarea’da bulunan evine doğru bir drone fırlatıldığı bildirildi. Başbakanlık Sözcüsü, Netanyahu’nun o sırada binada olmadığını ve herhangi bir can kaybı yaşanmadığını belirtti.
İsrail ordusu, Cumartesi günü erken saatlerde sahil kasabasına doğru üç insansız hava aracının ateşlendiğini açıklamıştı. Bu dronelardan birinin bir binaya isabet ettiği, diğer ikisinin ise başarılı bir şekilde engellendiği belirtildi.
İsrail’in Hastanelere Yönelik Saldırıları Gazze’deki Krizi Derinleştiriyor
Gazze’deki hastanelerin genel direktörü Dr. Muhammed Zaqout, İsrail ordusunun sağlık kuruluşlarına yönelik “tekrarlanan saldırılarını” kınayarak, ilaç, yiyecek ve yakıt tedarikinin engellendiğini söyledi.
Gazze Sağlık Bakanlığı tarafından Telegram’da paylaşılan açıklamada Zaqout, “İşgal, kuzey Gazze Şeridi’ne yönelik saldırılar sırasında kasıtlı olarak hastaneleri bombalayarak insani durumu daha da kötüleştiriyor,” dedi.
Zaqout, İsrail ordusunun sabah saatlerinde Endonezya Hastanesi’ni vurduğunu, daha önce ise El-Avde Hastanesi ve Kamal Advan Hastanesi’ni hedef aldığını belirtti.
“Kuzey Gazze’deki halka yönelik saldırıların durdurulmasını, hastaneler ve sağlık personelinin korunmasını talep ediyoruz,” diye ekledi.
Ayrıca uluslararası kurumlara çağrıda bulunarak, işgale baskı yapılmasını ve kuzeydeki hastanelere ilaç, yiyecek ve yakıt temin edilmesi için çalışma yapılmasını istedi.
İsrail güçleri, kuşatma altındaki kuzey Gazze’de büyük çaplı bir operasyon yürütüyor, yerleşim yerlerini yok ediyor ve toplu tutuklamalar gerçekleştiriyor, burada aileler mahsur kalmış durumda.
İsrail, Hamas lideri Sinwar’ın öldüğünü açıkladı
İsrail Dışişleri Bakanı Israel Katz, Gazze Savaşı’nı tetikleyen 7 Ekim 2023 saldırısının beyni olan Hamas lideri Yahya Sinvar’ın Perşembe günü öldürüldüğünü açıkladı.
Sinvar’ın Gazze’de faaliyet gösteren İsrail güçleri tarafından öldürülmesi, İsrail için büyük bir zafer ve yıllardır süren çatışmaların önemli bir dönüm noktası olarak değerlendiriliyor.
Katz, yaptığı açıklamada, “7 Ekim katliamı ve vahşetinden sorumlu olan katil Yahya Sinvar, bugün IDF askerleri tarafından öldürüldü” dedi. “Bu, İsrail için büyük bir askeri ve ahlaki başarıdır. Aynı zamanda tüm özgür dünya için de İran’ın başını çektiği radikal İslam’ın şer eksenine karşı kazanılmış bir zaferdir.”
Katz, Sinvar’ın öldürülmesinin rehinelerin derhal serbest bırakılmasına ve Gazze’de Hamas ile İran’ın kontrolünde olmayan yeni bir gerçekliğin oluşmasına kapı aralayacağını belirtti.
İsrail ordusu ve polisinin, cesedin kimliğini DNA testiyle doğruladığı bildirilirken, Hamas tarafından konuya dair herhangi bir açıklama yapılmadı. İsrail’de, Gazze’de Hamas tarafından tutulan rehinelerin aileleri, Sinvar’ın ölümüyle birlikte bir ateşkese varılabileceğini ve sevdiklerinin evlerine dönebileceğini umuyor. Gazze’de ise halk, savaşın devam edeceğini düşünüyor.
Sinvar’ın ölümü, Filistin’deki yıkıcı savaş ikinci yılına girerken, İsrail ordusu ve Başbakan Benjamin Netanyahu için büyük bir moral desteği oldu. Sinvar, daha önce Temmuz ayında Tahran’da öldürülen siyasi lider İsmail Haniye’nin ardından Hamas’ın genel lideri olarak atanmıştı ve Gazze’nin altında inşa edilen tünellerde saklandığına inanılıyordu.
Sinvar’ın ölümü, Orta Doğu’da daha geniş çaplı bir çatışma riskini artırsa da, saldırıyı planlayan kişinin ortadan kaldırılması, çatışmayı sona erdirme çabalarına katkı sağlayabilir. Bir yıldır süren çatışmalarda, İsrail’in 42,000’den fazla Filistinliyi öldürdüğü rapor edilmiştir.
İsrail Ordu Radyosu, Sinvar’ın, Refah kentinde İsrail askerlerinin düzenlediği bir kara operasyonu sırasında öldürüldüğünü ve operasyon sırasında üç militanın da öldürüldüğünü açıkladı.
Bir zamanlar İsrail için muhbirlik yaptığı iddia edilen Filistinlileri cezalandıran acımasız bir infazcı olan Sinvar, adını bir hapishane lideri olarak duyurmuştu. İki İsrail askeri ve dört Filistinlinin kaçırılmasını ve öldürülmesini planladığı gerekçesiyle İsrail’de 22 yıl hapis yatmış ve bu süreçte halk kahramanı olarak anılmaya başlamıştı. Daha sonra hızla Hamas’ın üst düzey kademelerine yükselmiş ve kendini İsrail’i yok etmeye adamıştı.
Hamas lideri Yahya Sinvar’ın Gazze’de öldürülüp öldürülmediğini araştırıyor
İsrail medyasına sızan bilgiler, İsrail ordusunun Gazze Şeridi’nin güneyindeki Refah bölgesinde, Tal as-Sultan’da tespit ettiği üç kişiyle çatışmaya girerek onları öldürdü. Ancak sonrasında bu savaşçılardan birinin Yahya Sinvar olabileceğinden şüphelendiler. Bazı haberlere göre ceset İsrail’e götürüldü ve kimlik doğrulaması için Kudüs’te DNA testi yapılması planlanıyor.
İsrail medyasındaki haberlere göre, cesedin Yahya Sinvar’a ait olduğuna dair güçlü emareler mevcut. Ancak, İsrail tarafından henüz resmi bir doğrulama yapılmadığını ve Hamas’tan da herhangi bir açıklama gelmediğini vurgulamak önemli. Bu suikastın başarıyla gerçekleştirildiğini teyit edebilmemiz için daha fazla bilgiye ihtiyaç var.
İsrail başbakanının askeri sekreterinin, İsrailli esirlerin aileleriyle temasa geçerek, esirlerin çatışma sırasında o bölgede olmadığını ilettiği bildirildi. Bu durum, suikastın doğrulanması halinde Gazze’deki İsrailli esirlerin akıbetini daha da belirsiz hale getirebilir. İsrail, Hamas’ın en üst düzey liderini hedef alırken, esirlerin serbest bırakılması için yapılan görüşmelerin de zora gireceği düşünülüyor.
İsrail’in Gazze Saldırıları: BM Barınağında 28 Filistinli Hayatını Kaybetti
İsrail ordusunun sabahın erken saatlerinden bu yana odaklandığı Gazze’nin kuzey ve orta bölgelerinde saldırılar hız kesmeden devam ediyor. Şeridin kuzeyindeki en büyük saldırılardan biri, BM tarafından işletilen Jabalia’daki bir mülteci kampına düzenlendi. Gazze Hükümeti Medya Ofisi’ne göre, bu saldırıda 28 Filistinli hayatını kaybederken, 160 kişi de yaralandı.
Bu, tahliye merkezlerine yapılan ilk saldırı değil. Gazze Eğitim Bakanlığı ve BM tarafından işletilen barınaklara yönelik çok sayıda saldırı kaydedildi. Ekim 2023’te başlayan savaşın ardından, hedef alınan BM tesislerinin sayısı 190’ı geçti. Bu tesisler, herhangi bir uyarı yapılmadan saldırıya uğradı ya da hasar gördü.
Gazze’nin kuzeyinden orta ve güney bölgelerine kadar süren askeri saldırılar sonucunda, binlerce Filistinli aile evlerinden çıkarıldı ve BM barınaklarına sığınmak zorunda kaldı.
Lübnan’ın Aitou Köyünde İsrail Saldırısı: 21 Kişi Hayatını Kaybetti
Birleşmiş Milletler (BM), İsrail’in Lübnan’ın kuzeyindeki Aitou köyüne düzenlediği ve en az 21 kişinin ölümüne neden olan saldırıyla ilgili soruşturma başlatılması çağrısında bulundu. Pazartesi günü gerçekleşen saldırı, Lübnan Kızılhaçı’na göre, güney Lübnan’daki bombardımandan kaçan sivillerin yaşadığı bir binayı tamamen yok etti.
BM İnsan Hakları Yüksek Komiserliği (OHCHR) tarafından yapılan açıklamada, ölenler arasında 12 kadın ve iki çocuğun da bulunduğu belirtildi. OHCHR sözcüsü Jeremy Laurence, Salı günü yaptığı basın açıklamasında, BM’nin “Uluslararası İnsancıl Hukuk ve savaş kanunları çerçevesinde ayrım, orantı ve ölçülülük ilkelerine yönelik ciddi endişeleri” olduğunu vurguladı. Laurence ayrıca, BM’nin bu olayla ilgili “hızlı, bağımsız ve kapsamlı bir soruşturma” yapılması çağrısında bulunduğunu ekledi.
Aitou köyü, Beyrut’un yaklaşık 100 kilometre kuzeyinde, ağırlıklı olarak Hristiyan nüfusun yaşadığı Zgharta bölgesinde yer almaktadır. Lübnan Ulusal Haber Ajansı’na (NNA) göre, savaşın bir yıl önce başlamasından bu yana köy ilk kez hedef alındı. Saldırı sonrası çekilen görüntülerde, enkaza dönen evler ve hasar gören araçlar dikkat çekti.
İsrail Savunma Kuvvetleri (IDF), Pazartesi günü yaptığı açıklamada, bölgede Hizbullah’a ait olduğunu iddia ettiği bir hedefi vurduğunu belirtti ve “saldırıda Lübnanlı sivillerin öldüğü iddiasının incelendiğini” duyurdu.
AFP: İsrail Saldırıları Nabatiye’de Belediye Başkanı Öldürdü
İsrail’in güney Lübnan’daki Nabatiye kasabasına düzenlediği yaklaşık bir düzine saldırıda, yerel yetkililere göre Nabatiye Belediye Başkanı da hayatını kaybetti. Daha önce yerel kaynaklara dayanarak bu saldırıları bildirmiştik.
Nabatiye Valisi Howaida Turk, AFP haber ajansına yaptığı açıklamada, “Diğerlerinin yanı sıra Nabatiye Belediye Başkanı da şehit edildi. Bu bir katliam,” diyerek olayın dehşetini vurguladı ve belediye binasında bulunduğunu belirtti.
Kurtarma ekipleri, belediye binasına düzenlenen saldırıda, aralarında Nabatiye Belediye Başkanı Ahmad Kahil’in de bulunduğu çok sayıda kişinin öldüğünü doğruladı.
İsrail-Hizbullah Çatışmaları: İHA Saldırısında 4 Asker Öldü
İsrail ordusu, Lübnan’a yönelik bombardımanlarını yoğunlaştırdığı ve sınır ötesi militanlarla mücadele ettiği Pazar günü, Hizbullah’a ait bir insansız hava aracının kuzeydeki üslerinden birinde dört İsrail askerini öldürdüğünü duyurdu.
Hayfa yakınlarındaki Binyamina’da bulunan bir askeri eğitim kampına düzenlenen saldırı, İsrail’in 23 Eylül’den bu yana Lübnan’daki Hizbullah hedeflerine yönelik en ölümcül saldırı olarak kaydedildi. Acil servisler, olayda 60’tan fazla yaralının olduğunu bildirdi.
United Hatzalah, Facebook üzerinden yaptığı açıklamada, “Kritik, ciddi, orta ve hafif olmak üzere farklı yaralanma derecelerine sahip 60’tan fazla yaralıya yardım sağladık” ifadelerini kullandı.
Hizbullah’ın Saldırısı ve İsrail’in Tepkisi
Pazar günü erken saatlerde Hizbullah, İsrail’in hava saldırılarına karşılık olarak Hayfa’nın güneyindeki Binyamina‘da bulunan bir askeri eğitim kampına insansız hava aracı filosu gönderdiğini duyurdu. Bu olay, Lübnan’dan İsrail’e iki insansız hava aracının giriş yapmasından ve Tel Aviv’in kuzeyinde bir binanın hasar görmesinden iki gün sonra yaşandı.
Hizbullah, son bir yıldır sınırdan İsrail’e düzenli olarak roket ve drone fırlatıyor, ancak Eylül sonundan itibaren çatışmalar daha da şiddetlendi. İsrail’in Demir Kubbe savunma sistemi roketlerin çoğunu etkisiz hale getirdi, ancak bazı saldırılar ve enkaz nedeniyle can kayıpları yaşandı.
Sağlık Merkezlerinden Yaralı Durumu
İsrail’in Hillel Yaffe Tıp Merkezi, “İHA olayı” olarak tanımladığı saldırıda 36 yaralıyı tedavi etti. United Hatzalah, çeşitli derecelerde yaralanan 60’tan fazla kişiye yardım sağlandığını, yaralıların ambulanslar ve helikopterlerle tahliye edildiğini belirtti.
Ramat Gan’daki Sheba Tel Hashomer Tıp Merkezi, ikisi kritik durumda olan üç yaralıyı tedavi ederken, Hayfa’daki Rambam Hastanesi de üç yaralıyı tedavi etti. Emek Tıp Merkezi, Beilinson Hastanesi ve Bnei Zion Tıp Merkezi de diğer yaralıları tedavi etti.
İsrail Tankları BM Barış Gücü Mevzilerine Girdi
Lübnan’daki BM barış gücü askerleri, İsrail Savunma Kuvvetleri’nin (IDF) Lübnan’ın güneyindeki bir mevziye girerek uluslararası hukuku ihlal ettiğini açıkladı.
“Sabah saat 04:30 civarında, barış gücü askerleri sığınaklardayken, iki IDF Merkava tankı mevzinin ana kapısını tahrip etti ve zorla mevziye girdi. Lübnan’daki BM Geçici Gücü (UNIFIL), Pazar günü yaptığı açıklamada, üssün ışıklarının defalarca kapatılmasını talep ettiklerini belirtti.“
Tanklar, yaklaşık 45 dakika sonra, UNIFIL’in irtibat mekanizması aracılığıyla IDF’nin varlığının barış gücü askerlerini tehlikeye attığı yönündeki protestosu üzerine geri çekildi.
UNIFIL, IDF’nin bu eylemlerinin “uluslararası hukukun ve BM Güvenlik Konseyi’nin 1701 (2006) sayılı kararının açık bir ihlali” olduğunu belirtti ve İsrail ordusundan bu “şok edici ihlaller” hakkında bir açıklama talep etti.
UNIFIL ayrıca, mevzilerinin ihlal edilmesinin yanı sıra, aynı bölgede meydana gelen başka bir olayda 15 askerinin yaralandığını duyurdu.
“Sabah 06:40 civarında, aynı mevzide bulunan barış gücü askerleri, 100 metre kuzeyden gelen birkaç duman çıkaran mermi atıldığını bildirdi. Koruyucu maskeler takmalarına rağmen, dumanın kampa girmesi sonucunda 15 barış gücü askeri cilt tahrişi ve sindirim sorunları gibi etkiler yaşadı.“
Son olarak UNIFIL, IDF’nin Meiss el Jabal yakınlarında “kritik bir lojistik hareketi” durdurduğunu ve geçişe izin vermediğini belirtti. Açıklamada, “IDF’ye ve tüm taraflara, BM personeli ve malzemelerinin güvenliğini sağlama ve BM tesislerinin dokunulmazlığına her zaman saygı gösterme yükümlülüklerini hatırlatıyoruz” denildi.
12 EKİM
Lübnan Güneyindeki UNIFIL Görevlilerine Saldırılar: İsrail’e Sert Tepki
UNIFIL (Birleşmiş Milletler Geçici Görev Gücü), Cumartesi günü yaptığı açıklamada, Lübnan’ın güneyinde Cuma akşamı bir barış gücü mensubunun yaralandığını bildirdi. Görevlinin, Naqoura’daki UNIFIL karargâhında devam eden askeri faaliyetler sırasında açılan ateş sonucu vurulduğu belirtildi.
UNIFIL yetkilisi, “Kurşunu çıkarmak için Naqoura hastanesinde ameliyat yapıldı ve şu anda durumu stabil. Ateşin nereden açıldığını henüz tespit edemedik” dedi.
Bu olay, son iki gün içinde Lübnan’ın güneyinde yaralanan beşinci BM barış gücü mensubu oldu. Perşembe günü İsrail’e ait bir Merkava tankı, Naqoura’daki bir BM gözlem kulesine ateş açarak kulenin yıkılmasına ve iki görevlinin yaralanmasına neden olmuştu. Cuma günü ise yine aynı bölgede meydana gelen iki patlama sonucunda iki barış gücü mensubu daha yaralanmıştı.
Ayrıca, UNIFIL Cuma günü yaptığı açıklamada, Lübnan’ın Ramyah kentindeki BM mevzisine yakın bir bombardıman sonucunda binanın ağır hasar aldığını bildirdi.
Diğer Ülkelerden İsrail’e Kınama
Barış gücünde görev yapan vatandaşları bulunan birçok ülke, olaylar nedeniyle İsrail’i sert bir dille eleştirdi. İtalya ve Fransa, İsrail büyükelçilerini çağırarak tepkilerini dile getirdi. İrlanda Silahlı Kuvvetleri Komutanı Korgeneral Sean Clancy, Cuma günü UNIFIL mevzisine isabet eden silah seslerinin “kasıtlı” olduğunu iddia etti. Yaralılar arasında vatandaşları bulunan Sri Lanka ve Endonezya da saldırıları kınadı.
İsrail’in Beyrut’a Hava Saldırısı: 22 Ölü, 117 Yaralı
İsrail’in Lübnan’ın başkenti Beyrut’a düzenlediği hava saldırılarında en az 22 kişi yaşamını yitirdi, onlarca kişi yaralandı. Yoğun nüfuslu bir bölgede bulunan iki konut bloğunda yangın çıktı.
Lübnan Halk Sağlığı Bakanlığı, İsrail’in Beyrut merkezine düzenlediği hava saldırıları sonucunda 22 kişinin hayatını kaybettiğini ve en az 117 kişinin yaralandığını açıkladı.
Doğrulanan videolar, Perşembe günü Beyrut’un Ras el-Nabaa ve el-Nuveyri bölgelerine düzenlenen hava saldırılarının ardından yaşanan kaotik sahneleri gözler önüne seriyor. İki yerleşim bloğundan yükselen alevler ve dumanlar, saldırıların yoğun nüfuslu bölgelere isabet ettiğini gösteriyor.
Saldırıların ardından, bölgedeki yüksek binalarda yaşayan çok sayıda kişi evlerini terk ederek güvenli alanlara sığındı. Acil servis ekipleri hızla olay yerine intikal etti ve yangınlara müdahale etti.
Saldırının gerçekleştiği bölge, İsrail güçlerinin düzenli olarak saldırı düzenlediği şehrin güney banliyölerinin dışında yer alıyor.
İsrail’in Tank Ateşiyle İki BM Barış Gücü Askeri Lübnan’da Yaralandı
Birleşmiş Milletler Lübnan Geçici Gücü (UNIFIL), Lübnan’ın güneyindeki Naqoura kentinde bulunan karargâhındaki bir gözlem kulesine, İsrail tankından açılan ateş sonucu Perşembe günü iki barış gücü askerinin yaralandığını duyurdu.
UNIFIL’in açıklamasına göre, “Bu sabah bir İsrail Savunma Kuvvetleri’ne (IDF) ait Merkava tankı, Naqoura’daki karargâhımızda bulunan bir gözlem kulesine ateş açtı. Kuleyi doğrudan vurması sonucu iki barış gücü askeri yaralandı. Yaralılar ciddi durumda değil, ancak hastanede tedavi görmeye devam ediyorlar.” UNIFIL, karargâhlarının ve yakındaki mevzilerin defalarca vurulduğunu da ekledi.
Misyon, İsrail askerlerinin ayrıca Ras Naqoura’daki başka bir BM mevzisine ateş açarak sığınağın girişini vurduğunu, araçlara ve bir iletişim sistemine zarar verdiğini bildirdi.
UNIFIL Nedir?
Birleşmiş Milletler Lübnan Geçici Gücü (UNIFIL), İsrail’in Lübnan’ın güneyini işgal etmesinin ardından 1978 yılında BM Güvenlik Konseyi tarafından kurulan bir barışı koruma misyonudur. Teşkilat, 2000 yılında İsrail güçlerinin tamamen geri çekilmesi amacıyla Güney Lübnan boyunca 120 kilometrelik bir alanı kapsayan Mavi Hat’ı oluşturdu.
UNIFIL Sözcüsü, Çarşamba günü verdiği demeçte, İsrail ordusunun güney Lübnan’daki operasyonlarını genişletmesi nedeniyle Mavi Hat’ın çevresinde İsrail işgallerinin devam ettiğini söyledi.
ABD, İsrail’i Lübnan’da Gazze Benzeri Bir Harekâttan Kaçınmaya Çağırdı
ABD, Başbakan Benjamin Netanyahu’nun Filistin toprakları gibi “yıkımla” karşı karşıya kalabileceğini söylemesinin ardından, müttefiki İsrail’i Lübnan’da Gazze benzeri bir askeri harekâttan kaçınmaya çağırdı. İsrail Genelkurmay Başkanı Herzi Halevi, 23 Eylül’den bu yana 1.200’den fazla kişinin ölümüne neden olan Hizbullah hedeflerine yönelik saldırılara “durmaksızın” devam edeceklerini vurguladı.
Lübnan ve İsrail’deki Son Durum
Lübnan hükümet kaynaklarına göre, Hizbullah 27 Eylül’de Nasrallah’ın öldürülmesinin ardından İsrail’le ateşkes yapmaya hazır olduğunu belirtti. Ancak İsrail’in tepkisi, bu planı sekteye uğrattı. Ayrıca, Lübnan hükümeti, Nasrallah’ın ölümünden bu yana Hizbullah ile hiçbir temas kurmadığını açıkladı.
İsrail ordusu, Çarşamba günü yaptığı açıklamada, Lübnan’da düzenlenen kara operasyonları kapsamında 13 askerin hayatını kaybettiğini duyurdu. Lübnan’ın güneydoğusunda İsrail saldırıları devam ederken, Suriye devlet medyası da İsrail’in Humus ve Hama bölgelerine saldırdığını bildirdi.
Birleşmiş Milletler Filistinli Mülteciler Ajansı Başkanı Philippe Lazzarini’ye göre, İsrail, Gazze’nin kuzeyinde devam eden askeri operasyonları genişletti ve yaklaşık 400.000 kişiyi etkileyen Jabalia bölgesine yönelik saldırılar düzenledi.
Savunma Bakanı Gallant: Saldırımız ölümcül, kesin ve en önemlisi beklenmedik olacak
İsrail Savunma Bakanı, Çarşamba günü ülkesinin İran’ın son füze saldırısına misillemesinin “öldürücü” ve “beklenmedik” olacağı konusunda uyarıda bulunurken, İsrail ordusu Gazze’nin kuzeyinde geniş çaplı bir operasyon başlattı ve Lübnan’da Hizbullah militanlarına karşı bir kara harekâtı başlattı.
“Saldırımız ölümcül, kesin ve en önemlisi beklenmedik olacak. Ne olduğunu ve nasıl olduğunu anlayamayacaklar, ama sonuçları görecekler,” dedi Savunma Bakanı Yoav Gallant askerlere hitaben yaptığı konuşmada. “Bize saldıran herkes zarar görecek ve bir bedel ödeyecek.”
Diplomatik cephede ise İsrail Başbakanı Benjamin Netanyahu ve ABD Başkanı Joe Biden, yedi hafta sonra ilk telefon görüşmelerini gerçekleştirdi. Beyaz Saray Basın Sekreteri, görüşmede İsrail’in İran saldırısına nasıl yanıt vereceği konusunun ele alındığını belirtti.
Beyaz Saray Basın Sekreteri Karine Jean-Pierre, 30 dakika süren telefon görüşmesi için “Doğrudan ve verimli bir görüşme oldu” dedi.
Filistinli yetkililer ve bölge sakinleri, İsrail’in Gazze’nin kuzeyine düzenlediği operasyonda onlarca kişinin hayatını kaybettiğini ve Hamas ile savaşın üzerinden bir yıl geçmesine rağmen üç hastanenin kapanma tehlikesiyle karşı karşıya olduğunu açıkladı.
Hamas’ın 7 Ekim 2023’te İsrail’in güneyine düzenlediği saldırının ardından Gazze’deki yıkım ve can kayıpları devam ederken, İsrail, Lübnan’da Hizbullah’a karşı bir hafta süren kara harekâtını genişletti. .
Çarşamba günü, Hizbullah, İsrail’in kuzeyindeki Kiryat Shmona kasabasında iki kişinin ölümüne neden olan bir roket saldırısını üstlendi. Kasabanın belediye başkan vekili Ofir Yehezkeli, ölen iki kişinin köpeklerini gezdiren bir çift olduğunu söyledi.
9 EKİM
İsrail Ordusu 230 Hedefi Vurdu
İsrail ordusu, son 24 saatte hem Lübnan’da hem de Gazze Şeridi’nde 230 Hizbullah ve Hamas hedefini vurduğunu açıkladı.
İsrail askerlerinin her iki bölgede de yakın mesafeli kara çatışmalarına girdiği, savaş uçakları ve insansız hava araçlarının bu bölgelere yoğun bir şekilde bomba yağdırdığı bildirildi.
İsrail Hava Kuvvetleri, hedefler arasında binalar, roket rampaları ve savaşçıların bulunduğu 185 Hizbullah ve 45 Hamas noktasını vurdu. Ayrıca, Lübnan’a yapılan bir hava saldırısının görüntüleri kamuoyuyla paylaşıldı.
İsrail Enerji Bakanı: Maroun Al-Ras Köyü “İşgal Edildi”
İsrail Enerji Bakanı Eli Cohen, İsrail askerlerinin Lübnan’ın güneyindeki Maroun Al-Ras köyünü “işgal ettiğini” duyurdu.
Köyde İsrail bayrağının göndere çekildiği bir fotoğrafı sosyal medya platformu X’te paylaştı. Cohen paylaşımında, “Kahraman IDF (İsrail Savunma Kuvvetleri) savaşçıları bugün Maroun al-Ras’ı işgal etti ve Hizbullah’ın İsrail vatandaşlarına tanksavar füzeleri fırlattığı evleri yıktı. Bize zarar vermeye çalışan her kişiye ve her yere ulaşacağız.” ifadelerini kullandı.
Salı günü İsrail ordusu, köydeki “bir Hizbullah muharebe yerleşkesinin operasyonel kontrolünü” ele geçirdiğini açıkladı. Daha önce sosyal medyada yayınlanan coğrafi konumu doğrulanan bir videoda, İsrail askerlerinin Marun El-Ras’ın güney eteklerindeki İran Bahçesi Parkı’nın yıkıntıları üzerine İsrail bayrağı çektiği görülmüştü.
Gazze Hastanelerinde Tahliye Krizi: Güvenli Çıkış Yolu Yok
Gazze’deki hastane çalışanları, İsrail’in tahliye emri üzerine hastaların ayrılması için “güvenli bir yol” olmadığını ve “gidecek hiçbir yer” bulunmadığını belirtiyor.
İsrail ordusunun Gazze’nin kuzeyindeki operasyonlarını hızlandırmasıyla, Filistinli sağlık çalışanları hastanelerin boşaltılmasını imkansız olarak görüyor.
Kamal Adwan Hastanesi müdürü Dr. Hüsam Ebu Seyfiye, Salı günü İsrail Savunma Kuvvetleri’nin (IDF) kendilerini arayarak sağlık personeli ve hastaların “24 saat içinde” hastaneyi tahliye etmeleri gerektiğini bildirdiğini açıkladı.
Ebu Seyfiye, gazetecilere gönderdiği sesli mesajda, İsrail ordusunun kendisini “doğrudan” arayıp “tehditkar bir dille” tahliye emri verdiğini ve bu emre uyulmazsa “hayatlarımızı tehlikeye atacağımızı” söylediğini belirtti.
Sınır Tanımayan Doktorlar ve Gazze Sağlık Bakanlığı’na göre, İsrail ordusu Gazze’nin kuzeyindeki üç hastanenin (Kamal Adwan, Al-Awda ve Endonezya Hastanesi) boşaltılmasını emretti.
İran Devrim Muhafızları: İsrail’in Suriye’ye Yönelik Saldırılarında İran Personeli Hayatını Kaybetmedi
İran Devrim Muhafızları, dün gece Suriye’nin başkenti Şam’ı hedef alan İsrail hava saldırılarında herhangi bir İranlı üye ya da komutanın öldüğü yönündeki haberleri yalanladı.
Devlete ait IRNA haber ajansının aktardığına göre, Kudüs Gücü’nden ismi açıklanmayan bir yetkili, “Şu anda durum istikrarlı ve askeri danışmanlarımız direniş ekseninin komuta merkezi ile birlikte çalışıyor” dedi.
İranlı ve diğer “direniş ekseni” komutanlarının öldürüldüğüne dair İsrail tarafından yayılan yanlış bilgi ve yalanların, İran’ın İsrail’e gerçekleştirdiği balistik füze saldırısından bu yana üç kat arttığı belirtildi.
Suriye hükümeti ise, İsrail ordusunun işgal altındaki Golan Tepeleri’nden Şam’ın Mezzeh mahallesine üç füze fırlattığını ve bu saldırıda, aralarında çocuk ve kadınların da bulunduğu yedi sivilin hayatını kaybettiğini açıkladı.
8 EKİM
Hizbullah, UNIFIL Karakolu Yakınında İsrail Askerlerini Geri Püskürttü
Hizbullah, İsrail’in geçen hafta kara harekâtı başlattığını açıklamasının ardından, Lübnan sınırını geçerek Birleşmiş Milletler Barış Gücü (UNIFIL) karakolunun yakınlarına kadar gelen İsrail güçlerini geri çekilmeye zorladığını duyurdu.
Grup, yaptığı açıklamada, Hizbullah savaşçılarının, sınır köylerinden biri olan Labboune’deki uluslararası güçlerin mevzilerinin arkasına sızan İsrail askerlerine ateş açtığını belirtti. Açıklamada, “sızan düşman gücünü sınır hattının gerisine çekilmeye zorladık” ifadelerine yer verildi.
İsrail Ordusu Güneybatı Lübnan’daki Operasyonlarını Genişletti
İsrail ordusu, “sınırlı, yerelleştirilmiş ve hedefli operasyonlarını” güneybatı Lübnan’a doğru genişlettiğini açıkladı. İsrail Savunma Kuvvetleri (IDF), Salı günü yaptığı açıklamada, 146. Tümen’in güneybatı Lübnan’daki Hizbullah hedeflerine ve altyapısına yönelik operasyonel faaliyetleri yürüttüğünü duyurdu.
IDF, “146. Tümen, kuzeyde Hizbullah’a karşı devam eden operasyonların bir parçası olarak güney Lübnan’da faaliyet gösteren ilk yedek tümendir” ifadelerini kullandı. Ayrıca tümenin, savunma amaçlı bir bölgesel tugay olarak görev yaptığını ve kuvvetlerinin kuzey İsrail, Gazze Şeridi ve işgal altındaki Batı Şeria’da konuşlandırıldığını da ekledi.İstihkam birimleri, tümenin önemli bir parçasıdır. Bu birlikler, barikatları kaldırma, mayın temizleme ve çeşitli inşaat görevlerinde kullanılır.
146. Tümen
Operasyon sırasında 146. Tümen, 213. Topçu Tugayı ile birlikte çalışacak. İsrail ordusunun güney Lübnan’da bir hafta önce başlattığı kara harekâtı, sınır bölgesinin doğu kesimine odaklanmıştı.
Tümen, esasen bir yedek tümen olarak bilinir ve özellikle savaş veya kriz dönemlerinde aktif hale getirilir.Tümen, Kuzey İsrail’de konuşlanmış olup, genellikle Hizbullah tehdidine karşı operasyonlar yürütür. Ayrıca gerektiğinde Gazze Şeridi ve işgal altındaki Batı Şeria gibi bölgelerde de görev alır.
Savunma amaçlı bir bölgesel tugay olarak faaliyet gösterir, özellikle kuzeydeki sınır güvenliğini sağlama ve olası sızma girişimlerine karşı operasyonel görevler üstlenir.
İsrail’in 146. Tümeni, bir yedek tümen olarak yapılandırılmıştır ve genellikle tümenin operasyonel görevlerine göre esnek bir yapılanma sergiler. Standart bir IDF tümeni genellikle 3-4 tugaydan oluşur.
Bu tür tümenlerin genel yapısı, piyade, zırhlı birlikler ve topçu tugaylarının yanı sıra keşif ve istihbarat unsurlarıyla desteklenir. Ancak tümenin mevcut yapısının operasyonel gerekliliklere göre değişiklik gösterebileceğini unutmamak gerekir.
Tümen, özellikle topçu, zırhlı birlikler ve piyade tugaylarıyla desteklendiği için farklı silah sistemlerine dayanır. İsrail’in ünlü Merkava serisi ana muharebe tankları, tümenin zırhlı birliklerinde yer alır. Namer Zırhlı Personel Taşıyıcıları (APC) Piyade birliklerinin korunmasını ve taşınmasını sağlayan bu zırhlı araçlar, zorlu operasyonlarda kullanılır. Topçu Tugayı ile birlikte çalışan 146. Tümen, M109 kundağı motorlu obüs sistemleri ile desteklenir. Bu topçu sistemleri, uzun menzilli atış kabiliyeti sağlar ve kara harekâtlarına önemli destek sunar.İsrail’in çeşitli topçu roket sistemleri (MLRS) de gerektiğinde tümenin parçası olabilir, özellikle geniş alanları vurmak için kullanılır.Taşınabilir tanksavar sistemleri olarak kullanılan Spike füzeleri, piyade birliklerinin düşman zırhlılarına karşı etkin savunma ve saldırı yapmasına olanak tanır.
- Kuruluş Yılı: 1970’ler
- Önemli Savaşlar: 1973 Yom Kippur Savaşı, 1982 Lübnan Savaşı, 2006 Lübnan SavaşıGüncel Görevler: Güney Lübnan ve Hizbullah’a karşı operasyonlar, kuzey sınırının savunması
- Ana Görev: İsrail’in kuzey cephesinde güvenlik sağlamak ve gerektiğinde Hizbullah’a karşı savunma ve saldırı operasyonları yürütmek.
İsrail’in 146. Tümeni şu anda Tuğgeneral Yeftah Norkin tarafından komuta edilmektedir. Norkin, uzun bir askeri kariyere sahip olup, daha önce İsrail Savunma Kuvvetleri’nde (IDF) 7. Zırhlı Tugay ve Efraim Tugayı gibi önemli birliklerin komutanlığını yapmıştır. 2024’ün Temmuz ayında 146. Tümen’in komutanı olarak atanmıştır.
Norkin’in önceki görevleri arasında özellikle Operasyon Koruyucu Hat, Dökme Kurşun Operasyonu ve Kuzey Kalkanı Operasyonu gibi önemli IDF harekâtlarında görev almak yer alıyor. Eğitim geçmişi itibariyle, hukuk ve ulusal güvenlik alanlarında eğitim almıştır
Hizbullah: Hamas’ın Saldırıları Orta Doğu’da “Dönüşümün Başlangıcı” Oldu
Hizbullah’ın üst düzey yetkililerinden Naim Kasım, Hamas’ın bir yıl önce İsrail’e düzenlediği saldırıların, İsrail’in Orta Doğu’da giderek zayıflayan pozisyonu ile birden fazla cephede savaşını genişlettiğini ve bu olayların bölge için “bir dönüşümün başlangıcı” olduğunu söyledi.
İran destekli grubun genel sekreter yardımcısı Kasım, Salı günü yaptığı açıklamada, “7 Ekim, Orta Doğu’da direnişin varlığını ve etkisini gösteren bir dönüşümün başlangıcıdır” ifadelerini kullandı. Ayrıca, “İran’ın desteğinden şüphe duyanlara sesleniyorum: İran, desteğini nasıl ve ne zaman vereceğine kendisi karar verir ve uzun süredir bunu yapıyor” diye ekledi. “İsrail’in kuzeyindeki askeri kayıplar önemli, ancak bu bilgiler gizleniyor.”
Bir Yıl Sonra Gerilimler Tırmanıyor
Kasım, konuşmasını Lübnanlı militan grubun İsrail’le karşılıklı saldırılara başlamasının birinci yıl dönümünde, 8 Ekim’de gerçekleştirdi. Gerginlikler, Eylül ortasında İsrail’in Lübnan’daki Hizbullah savaşçılarına yönelik saldırılarıyla tırmandı. Bu saldırılarda ölenlerin çoğu, aralarında çocukların da bulunduğu sivil seyircilerdi. Aynı ay içinde İsrail, Hizbullah lideri Hasan Nasrallah’a yönelik bir suikast düzenledi.
İsrail o zamandan bu yana Lübnan’ın güney ve doğusunda sürekli hava ve kara harekâtları yürütüyor. Buna karşılık, Hizbullah da İsrail’e roket saldırıları düzenledi. Yetkililere göre, Lübnan’da 1.400’den fazla kişi hayatını kaybetti.
Hizbullah, Hamas ve Gazze’deki Dayanışma
Hizbullah, İsrail’in Gazze’deki saldırılarından kurtulmaya çalışan Filistinlilerle dayanışma amacıyla İsrail’e ateş açtığını açıkladı. Gazze’deki Sağlık Bakanlığı’na göre, Ekim 2023’ten bu yana 41.909 kişi öldü. Hizbullah’ın roket saldırıları nedeniyle yaklaşık 60.000 İsrailli sivil, evlerini terk etmek zorunda kaldı.
7 EKİM
UNIFIL Askerlerinin Güvenliği İsrail’in Sınırdaki Hareketliliği Nedeniyle Riskte
Birleşmiş Milletler’in (BM) Lübnan’daki barış gücü UNIFIL’in sözcüsü Andrea Tenenti, İsrail ile Hizbullah arasındaki sınır çatışmaları sırasında BM askerlerinin güvenliğinin risk altında olduğunu açıkladı.
Tenenti, Al Jazeera’ye verdiği demeçte, “Son günlerde operasyon bölgemizde yoğun bombardıman yaşanıyor. İsrail birliklerinin pozisyonlarımıza, özellikle İrlanda birliğine çok yaklaşması endişe verici” dedi.
UNIFIL askerlerinin çapraz ateş altında kaldığını belirten Tenenti, “Mavi Hat boyunca bazı mevzilerden geri çekilmemiz söylendi, bu kesinlikle endişe verici. Ancak biz buradayız çünkü Mavi Hat’a yakın tüm mevzilerde BM bayrağının dalgalanmasını istiyoruz” ifadelerini kullandı.
Tenenti, İsrail ile Lübnan arasında 2000 yılında BM tarafından çizilen “geçici çekilme sınırı” olarak bilinen Mavi Hat’a atıfta bulundu.
Hayfa, Lübnan’dan Fırlatılan Roketlerle Vuruldu: Hava Savunma Sistemi Başarısız Oldu
İsrail ordusu, kuzeydeki Hayfa şehrine beş roket fırlatıldığını ve savunma sistemlerinin bu roketleri durdurmaya çalışmasına rağmen birkaçının isabet ettiğini duyurdu
Ordu, bu akşam Lübnan’dan Hayfa’ya fırlatılan beş roketlik bir saldırının önlenememesi üzerine soruşturma başlattığını açıkladı.
IDF, “Önleme girişiminde bulunuldu, ancak birkaç roketin isabet ettiği tespit edildi,” dedi. Soruşturmanın devam ettiği belirtildi.
Hayfa’dan gelen görüntüler, kuzey kıyısındaki bir trafik çemberinin roket isabeti sonucu hasar aldığını gösterdi.
Hayfa’nın itfaiye ve kurtarma ekipleri, mermilerin ya da şarapnel parçalarının düştüğü birçok bölgeyi incelediklerini ve çevrede roket enkazı bulunduğunu belirtti. İtfaiye yetkilileri, roketlerden birinin Shunit Caddesi’ndeki bir konutun yanına isabet ettiğini bildirdi. İlk müdahale ekipleri, olay yerinde yaralı olup olmadığını tespit etmeye çalışıyor.
İsrail medyası bir restoran, bir ev ve bir ana yolun vurulmasının ardından en az beş kişinin yaralandığını bildirdi.
Ordu ayrıca Kiryat Shmona bölgesine 15 roket daha atıldığını, bunlardan bazılarının hava savunma sistemleri tarafından engellendiğini, bazılarının ise bölgeye isabet ettiğini belirtti.
Saldırılarda herhangi bir yaralanma vakası bildirilmedi.
6 EKİM
İsrail’in Beyrut’a Yoğun Hava Saldırıları: Güney Bölgeler Hedefte
Beyrut’un güneyinde bir dizi patlamayla oluşan yoğun duman bulutlarını görüntüledi. Bu saldırılar, İsrail ordusunun bölgedeki sivillere tahliye çağrısı yapmasından kısa bir süre sonra gerçekleşti.
Lübnan Ulusal Haber Ajansı (NNA)‘nın bildirdiğine göre, İsrail, Cumartesi gecesinden Pazar sabahına kadar Beyrut’un güneyine en az beş hava saldırısı düzenledi. Saldırılardan dördü Dahiyeh mahallesini, beşincisi ise Choueifat Al-Amrousieh bölgesini hedef aldı.
Refik Hariri Uluslararası Havaalanı da saldırılardan etkilendi; havaalanına giden yola ve havaalanının duvarına yönelik saldırılar gerçekleştirildi. Buna rağmen uçuşlar kesintiye uğramadı ve bir uçak saldırıların sürdüğü sırada iniş yaptı.
İsrail’in hava saldırıları, Beyrut’un güney banliyölerinden Dahiyeh’deki birçok mahalleyi vurdu. Bölge halkı, saldırıların artması ve İsrail’in saldırı tarzı nedeniyle Beyrut’un yeni bir Gazze olmasından endişe ediyor. Saldırılar genellikle geceleri yoğunlaşmakla birlikte, gündüz saatlerinde de ara sıra gerçekleşiyor.
5 EKİM
İsrail’in Lübnan’a Bombardımanı: DEAŞ ile Mücadeleden Daha Yoğun
Bir çatışma izleme grubunun verilerine göre, İsrail’in Lübnan’a yönelik bombardımanı, ABD’nin IŞİD’e karşı yürüttüğü mücadeleden daha ağır seyrediyor.
Lübnan Sağlık Bakanlığı’na göre, İsrail üç haftadan kısa bir süre içinde Lübnan’da eşi benzeri görülmemiş bir hava saldırısı gerçekleştirerek 1.400’den fazla kişinin ölümüne, yaklaşık 7.500 kişinin yaralanmasına ve bir milyondan fazla insanın evlerini terk etmesine neden oldu.
İsrail ordusunun açıklamasına göre, sadece 24-25 Eylül tarihlerinde iki gün boyunca 2.000 mühimmat kullanıldı ve 3.000’den fazla hava saldırısı düzenlendi.
Amerika ve İsrail: Hava Saldırıları Karşılaştırması
Karşılaştırıldığında, CNN’in analiz ettiği Airwars verilerine göre, ABD Afganistan’daki 20 yıllık savaşının çoğunda yılda 3.000’den az saldırı düzenledi. İşgalin ilk yılı hariç, toplamda yaklaşık 6.500 saldırı gerçekleştirildi.
Airwars, İsrail’in Hizbullah’ın Lübnan’daki kalelerine yönelik bombardımanını, Gazze dışındaki bölgelerde son 20 yılda dünyanın “en yoğun hava harekâtı” olarak tanımlıyor.
İsrail ve Hizbullah Arasındaki Çatışmalar
Silahlı Çatışma Konumu ve Olay Verileri Projesi (ACLED) verilerine göre, İsrail ile Hizbullah arasındaki karşılıklı saldırıların büyük çoğunluğu, İsrail’in Lübnan’a düzenlediği bombardıman, insansız hava araçları ve füze saldırılarından kaynaklanıyor.
ACLED verilerine göre, 8 Ekim’den itibaren İsrail Lübnan’a yaklaşık 9.000 saldırı düzenlerken, aynı dönemde Hizbullah 1.500 saldırı gerçekleştirdi.
ABD ve İngiltere’den Yemen’deki Husi Hedeflerine Yoğun Hava Saldırıları
Amerikan ve İngiliz savaş uçakları, Cuma günü Yemen’deki Husi hedeflerine yönelik bir dizi hava saldırısı düzenleyerek, milislerin gemilere saldırılarına karşılık olarak yeni bir askeri operasyon dalgası başlattı.
Husiler tarafından yönetilen Al-Masirah TV, “saldırgan” uçakların Sanaa’daki Al-Thawra bölgesine dört, Dhamar’ın güneyine bir ve Hodeidah’daki Al-Katheeb bölgesi ile Hodeida Havalimanı’na yedi saldırı düzenlediğini açıkladı.
Sosyal medyada paylaşılan görüntülerde, Sanaa ve Hodeidah’daki saldırı noktalarından yükselen büyük duman bulutları dikkat çekti. Yerel medya, saldırıların Sanaa’daki Al-Saeyanah üssünü, Hodeidah’daki Al-Katheeb deniz üssünü ve Dhamar’daki askeri üsleri hedef aldığını belirtti.
Aden Al-Ghad haber sitesi, merkez vilayet Al-Bayda’nın Mukayras bölgesine üç saldırı düzenlendiğini bildirirken, güney vilayeti Dhale sakinleri ise Umman Denizi yönünde uçan üç füze gördüklerini ifade etti.
Bu saldırılar, binlerce Husi destekçisinin Filistin ve Lübnan halklarıyla dayanışma göstermek, İsrail’in savaşına karşı çıkmak ve Hizbullah lideri Hasan Nasrallah’a yönelik suikastı kınamak için Sanaa ve diğer bölgelerde toplandığı sırada gerçekleşti.
Husi hükümet sözcüsü Haşim Şeraf El Din, hava saldırılarını kınayarak ABD ve İngiltere’nin Gazze Şeridi’ndeki Filistinlilere destek amacıyla Husilere baskı yapma girişimlerini “umutsuz bir çaba” olarak nitelendirdi.
Ocak ayından bu yana ABD ve İngiltere orduları, Sanaa, Hodeidah, Taiz ve Husilerin kontrolündeki diğer Yemen bölgelerine defalarca hava saldırısı düzenleyerek insansız hava araçları, füze rampaları ve mühimmat depolarını hedef aldı.
Son saldırı, Husilerin geçtiğimiz hafta Kızıldeniz’deki gemilere yönelik saldırılarının ardından gerçekleşti. Ayrıca, Husilerin Cumartesi günü İsrail’e balistik füze fırlatmasının ardından, Pazar günü İsrail savaş uçakları Hudeyde’deki limanları, elektrik santrallerini ve yakıt tanklarını vurdu.
İsrail Hava Saldırıları Beyrut’un Güney Banliyölerini Vurdu
Son 24 saat içinde Beyrut’un güney banliyölerine yönelik yaklaşık 20 hava saldırısı gerçekleşti. Bu saldırılardan on biri, şehir merkezinin yaklaşık 7 kilometre (4,3 mil) güneyinde yer alan banliyölerde yoğunlaştı.
Saldırılar oldukça şiddetliydi ve sığınak delici bombaların kullanıldığına dair raporlar mevcut. Bu bombalar, yerin derinliklerine inerek tünellere ulaşabiliyor ve binaları tamamen yıkabiliyor.
Büyük patlamalar Beyrut’un geniş bir kesimini etkileyerek şehri salladı. Saldırıların çoğu, daha önce de benzer olayların yaşandığı Dahiyeh bölgesinde gerçekleşti.
İsrail medyasında yer alan bilgilere göre, bu saldırılarda Hizbullah’ın üst düzey yöneticilerinden ve örgütün olası yeni lideri olarak görülen Hashem Safieddine hedef alındı. Safieddine’in Hizbullah’ın üst kademelerinde yer aldığı biliniyor.
İsrail medyasının iddialarına göre, suikasta uğrayan Hizbullah lideri Hasan Nasrallah’ın kuzeni Hashem Safieddine, hareketin bir sonraki lideri olmaya en yakın isimlerden biri. Safieddine, Hizbullah’ın yürütme konseyi başkanı olarak görev yapıyor ve Nasrallah’ın olası halefi olarak gösteriliyor. Liderlik için yarıştığı düşünülen diğer isim ise Hizbullah Genel Sekreter Yardımcısı Naim Kasım.
Safieddine’in, İran ile yakın bağları dikkat çekiyor. Oğlu Redha Safieddine, 2020 yılında ABD’nin düzenlediği bir hava saldırısında öldürülen İranlı general Kasım Süleymani’nin kızıyla evli. Bu bağlar, Safieddine’in Hizbullah’ın liderliğinde güçlü bir aday olmasını sağlayan faktörlerden biri olarak öne çıkıyor.
Batı Şeria’da İlk Kez Savaş Uçağı Kullanıldı: En Az 18 Kişi Hayatını Kaybetti
İsrail ordusu, 20 yılı aşkın bir sürenin ardından işgal altındaki Batı Şeria’da ilk kez bir binayı vurmak için savaş uçağı kullandı.
Bu saldırı, gereksiz aşırı güç kullanımı olarak nitelendiriliyor çünkü aynı hedef insansız hava araçları veya helikopterlerle de etkisiz hale getirilebilirdi.
Saldırı, en az 18 kişinin hayatını kaybetmesine neden oldu; kurbanlar arasında bir anne, iki çocuğu ve erkek kardeşi de bulunuyor.
Büyük bir binanın tamamen yıkılmasıyla sonuçlanan bu saldırı, 23.000 kişilik Tulkarem mülteci kampında derin bir travma yarattı. Kampın hastaneleri, saldırıda yaralananlarla dolup taştı ve sağlık hizmetleri yetersiz kaldı.
Güney Lübnan’da Çatışmalar Devam Ediyor: İsrail ve Hizbullah Arasında Karşılıklı İddialar
Güney Lübnan’daki savaş, son 24 saat içinde yoğun bombardıman ve karşılıklı iddialarla devam ediyor. İsrail ordusu, belirli sayıda Hizbullah savaşçısını öldürdüğünü iddia ederken, Hizbullah ise 17 İsrail askerini öldürdüğünü öne sürüyor.
Son gelişmeler, İsrail’in hedeflerine dair daha net bir resim ortaya koyuyor. İsrail, Güney Lübnan sınırının bazı stratejik bölgelerini kullanarak Lübnan topraklarına girmeye ve Hizbullah’ın sınır bölgesindeki altyapısını yok etmeye çalışıyor. Ancak bunu yalnızca Güney Lübnan’a başarılı bir giriş yapabilirse gerçekleştirebilir.
Hizbullah, İsrail’in bu ilerleyişini oldukça zorlaştırıyor çünkü bölgeyi İsrail’den çok daha iyi biliyorlar. Örgütün topçu ya da uçaksavar kapasitesi bulunmuyor; sahip oldukları en büyük avantaj, bölgeye dair derin bilgi birikimleri. Mevcut İsrail hava saldırılarına karşı koymakta zorlanan Hizbullah, ancak karadaki savaşta direnç gösterebiliyor. Bu nedenle İsrail, Güney Lübnan’a ilerlemede ciddi zorluklar yaşıyor.
İsrail, Güney Lübnan’da 25 köyün derhal boşaltılmasını İstedi
İsrail’in kuzeyine yapılan roket saldırıları nedeniyle İsrail Savunma Kuvvetleri (IDF), Lübnan’da 25 kasabanın tahliye edilmesini istedi.
IDF, Lübnan’daki hava saldırıları ve Hizbullah’a karşı kara harekâtını sürdürürken, Perşembe günü 60 Hizbullah militanının öldürüldüğünü iddia etti. Yaklaşık 200’den fazla hedefin vurulduğunu duyurdu. Özellikle Litani Nehri’nin kuzeyindeki kasabaların da tahliye edilmesi gerektiği belirtildi.
Ayrıca, güney Lübnan’daki 25 köyün sakinlerine derhal köylerini boşaltmaları ve kuzeye yönelmeleri çağrısında bulunuldu. Bu köyler arasında Nabatieh gibi güney Lübnan’ın en büyük şehirlerinden biri de bulunuyor. İsrail, ilk kez stratejik öneme sahip Litani Nehri’nin kuzeyinde yer alan bölgenin boşaltılmasını emretti.
Perşembe sabahı Hizbullah, İsrail’in kuzeyine 75’ten fazla roket fırlattı. Safed, Tiberias ve Celile’deki birçok yerleşim yerinde sirenler çaldı, halk sığınaklara yönlendirildi. Ordu, roketlerin çoğunun etkisiz hale getirildiğini, diğerlerinin ise açık alanlara düştüğünü açıkladı. Can kaybı rapor edilmedi.
Lübnan’dan İsrail’e Perşembe günü birkaç insansız hava aracı (İHA) gönderildi. IDF, iki İHA’nın Batı Celile üzerinde, bir diğerinin ise Nahariya açıklarında deniz üzerinde düşürüldüğünü duyurdu. Dördüncü İHA, Nahariya yakınlarındaki açık bir alana düştü, ancak herhangi bir yaralanma olmadı.
Erken saatlerde ise patlayıcı yüklü bir İHA, Golan Tepeleri’nin kuzeyine düştü. IDF, olayla ilgili daha fazla bilgi vermedi.
Bu sırada İran medyası, İran Devrim Muhafızları’na bağlı bir danışmanın Pazartesi günü Suriye’nin başkenti Şam’da, İsrail’in düzenlediği iddia edilen hava saldırısında yaralanarak hayatını kaybettiğini bildirdi. Ölen kişinin adı Majid Divani olarak açıklansa da, detay verilmedi.
IDF’nin Arapça sözcüsü Albay Avichay Adraee, X’te yaptığı açıklamada, Lübnanlılara evlerini derhal boşaltmaları gerektiğini söyledi. Adraee, “Hizbullah’ın faaliyetleri, IDF’nin harekete geçmesine neden oluyor. IDF, size zarar vermek istemiyor. Güvenliğiniz için evlerinizi hemen terk edin. Hizbullah unsurlarına, tesislerine veya silahlarına yakın olan herkes risk altındadır,” dedi.
İsrail: “Hizbullah Bir Daha Lübnan’da Güvenli Bir Yer Bulamayacak”
İsrail ordusu, Hizbullah’ın Lübnan’a bir daha ‘yerleşmeyeceği’ sözünü verdi
İsrail Genelkurmay Başkanı, Hizbullah’ı Lübnan’da güvenli bir sığınaktan mahrum bırakma sözü vererek, örgütün “her alanda” peşine düşeceklerini belirtti.
Televizyonda yayınlanan açıklamasında İsrail Genelkurmay Başkanı Herzi Halevi, “Hizbullah’a karşı Beyrut’ta, Bekaa Vadisi’nde ve Güney Lübnan’da olmak üzere tüm bölgelerde şiddetli darbeler devam edecek” dedi. Ayrıca, “Hizbullah’ın gelecekte bu yerlere yerleşmesine izin vermeyeceğiz” ifadesini kullandı.
Daha önce de bildirdiğimiz gibi, İsrail ordusu bugün Beyrut’a kanlı hava saldırıları düzenleyerek Lübnan’daki operasyonlarını genişletti.
Dün gece geç saatlerde Beyrut şehir merkezine yakın bir tıp merkezine düzenlenen saldırıda en az dokuz kişi hayatını kaybetti.
Biden’dan İsrail’e Uyarı: Nükleer Tesislere Saldırı Riskli
ABD Başkanı Joe Biden, bu hafta İsrail’e, İran’ın balistik füze saldırısına orantılı bir yanıt vermesini önerirken, bölgedeki çatışmanın genişlemesini önlemek amacıyla İran’ın nükleer tesislerine yönelik bir saldırıya karşı olduğunu belirtti.
CNN’e konuşan iki üst düzey yönetim yetkilisi, Amerikalı yetkililerin İsrail’i İran’a misilleme yapmaktan alıkoymaya çalışmadıklarını söyledi. Bu durum, Biden’ın, İran’a ait insansız hava araçları ve füzelerin durdurulmasından sonra İsrail’i “kazanmaya” teşvik ettiği Nisan ayından önemli bir fark taşıyor.
Biden, İsrail’in hem kendini savunma hakkını korumasını hem de bölgeyi tam ölçekli bir savaşa sürükleyebilecek daha fazla misillemeyi önleyecek ölçülü bir yaklaşım benimsemesini umuyor.
Üst düzey bir yönetim yetkilisi, “Kimse ‘karşılık vermeyin’ demiyor,” dedi. “Aynı şekilde kimse ‘sadece kazanmayı kabul edin‘ demiyor.”
İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu’nun bu mesajı nasıl karşılayacağı ise zamanla belli olacak, özellikle de Hizbullah’a karşı Lübnan’daki başarılı operasyonlarından sonra siyasi pozisyonu daha güçlü görünürken.
Biden, bölgedeki gerilimin tırmanışını artan bir kaygıyla izliyor. Hem Gazze hem de İsrail-Lübnan sınırında ateşkes girişimleri büyük ölçüde başarısız oldu. Yaklaşan Amerikan başkanlık seçimleri de kriz yönetimi çabalarının önemini artırıyor.
Hizbullah: Lübnan’daki Çatışmalar Savaşın İlk Raundu
Hizbullah sözcüsü, bugün Lübnan’ın güneyinde İsrail Savunma Kuvvetleri (IDF) ile yaşanan çatışmaların “savaşın ilk raundunun” bir parçası olduğunu belirtti.
Reuters ve NBC’ye göre, Hizbullah sözcüsü Muhammed Afif, gazetecilere yaptığı açıklamada, “Güçlerimiz ve direniş savaşçılarımız düşmanla yüzleşmeye ve direnmeye tamamen hazırdır” dedi. Afif ayrıca, militan grubun IDF ile çatışmak için yeterli silah gücüne sahip olduğunu ekledi.
Hizbullah ve IDF, Çarşamba günü Lübnan içinde sahada çatışmaların yaşandığını doğruladı.
İsrail güçlerinin, İsrail’i ve işgal altındaki Golan Tepelerini Lübnan’dan ayıran ve Birleşmiş Milletler tarafından kontrol edilen Mavi Hattı ihlal ederek güney Lübnan’a yaklaşık 400 metre girdiğini söyledi.
Sosyal medya üzerinden yapılan paylaşımda İsrail güçlerinin “kısa bir süre sonra geri çekildiği” belirtildi.
İsrail, Güney Lübnan’daki Çatışmalarda Yedi Askerini Kaybetti, Toplam Ölü Sayısı Sekize Yükseldi
İsrail ordusu, Çarşamba günü Güney Lübnan’da devam eden çatışmalarda yedi İsrail askerinin daha hayatını kaybettiğini, böylece saldırının başlangıcından bu yana toplam ölü sayısının sekize yükseldiğini açıkladı.
İsrail Savunma Kuvvetleri (IDF), Egoz Birimi’nden bir subay ve dört askerin “ağır yaralandığını” duyurdu. Aynı günün erken saatlerinde, IDF bir askerin daha öldüğünü bildirmişti.
Hizbullah ise Güney Lübnan’daki üç farklı köyde İsrail güçlerini hedef aldığını ayrı açıklamalarla duyurdu.
Lübnan ordusu, bir İsrail kuvvetinin Lübnan topraklarına 400 metre (yaklaşık çeyrek mil) ilerlediğini ve kısa süre sonra geri çekildiğini belirtti.
IDF: İran’ın Füze Saldırısı İsrail Hava Kuvvetleri Üslerine Zarar Verdi
İsrail Savunma Kuvvetleri (IDF), İran tarafından gerçekleştirilen füze saldırısının İsrail Hava Kuvvetleri’ne ait üslerde hasara yol açtığını açıkladı. Ancak, IDF, bu saldırılarda hiçbir sivil, asker veya uçağın zarar görmediğini vurguladı.
IDF, Çarşamba günü öğleden sonra yaptığı açıklamada, Salı akşamı gerçekleşen İran saldırısında yaklaşık 180 füzenin İsrail’e gönderildiğini ve bazı yoğun nüfuslu bölgelerin de hedef alındığını belirtti.
Füzeler, ordu üslerini vurmasına rağmen, İsrail Hava Kuvvetleri (IAF), uçaklarının ve personelinin bu saldırılardan etkilenmediğini ve operasyonların devam ettiğini kaydetti. İsrail ordusu, hiçbir IAF jetinin saldırıya maruz kalmadığını ve üslerdeki hasarın Hava Kuvvetleri’nin Gazze ve Lübnan’daki hedefleri vurmaya devam etmesini engelleyecek seviyede olmadığını ifade etti.
İsrail’in Karşılık Verme Kapasitesi Sürüyor
IDF, üslerdeki hasarın, İsrail’in İran’a yönelik olası bir karşı saldırı planlarını engellemeyecek kadar hafif olduğunu belirtti. Ancak, İsrail’in şu anda Lübnan’daki Hizbullah’a karşı yürüttüğü operasyonlara öncelik verdiği ve bu nedenle İran’a yönelik bir misillemenin hemen gerçekleşmeyebileceği ima edildi.
Buna rağmen, IDF Sözcüsü Yarbay Daniel Hagari ve üst düzey savunma yetkilileri, İsrail’in hükümetin uygun gördüğü bir zamanda İran’a yanıt vereceğini vurguladı.
25.000 Roket ve Füze Saldırısı
IDF ayrıca, savaşın başından bu yana İsrail’in toplamda 25.000 roket, füze ve havan topuyla saldırıya uğradığını kaydetti. İsrail ordusu, bu saldırılara rağmen sivillerin zarar görmesini engellemede büyük başarı elde ettiklerini ve Salı günkü İran saldırısında da bu başarının sürdüğünü belirtti.
İran Füze Saldırısı : HMS Duncan ve İngiliz Jetleri cevap vermedi
İngiliz askeri jetlerinin gece boyunca ateşlenen hiçbir İran balistik füzesini vurmadığı bildirildi. Ayrıca, Kraliyet Donanmasına ait HMS Duncan destroyerinin de Sea Viper füzelerinden herhangi birini ateşlemediği belirtildi.
İngiltere Savunma Bakanı John Healey, daha önce yaptığı açıklamada, İran’ın İsrail’e yönelik toplu balistik füze saldırısında gerilimi tırmandırmamak için İngiliz güçlerinin “üzerlerine düşeni yaptıklarını” belirtmişti. Ancak Savunma Bakanlığı, şu ana kadar müdahaleye ilişkin daha fazla ayrıntı vermedi.
Kıbrıs’ta konuşlu Kraliyet Hava Kuvvetleri’ne ait Typhoon jetleri, geçtiğimiz Nisan ayında İran’a ait birkaç insansız hava aracını düşürmüştü. Ancak bu jetlerin balistik füzeleri takip edip vuracak donanıma sahip olmadığı biliniyor.
İran, İsrail’e Balistik Füze Saldırısı Gerçekleştirdi
İran, Salı günü İsrail’in Lübnan’daki müttefiki Hizbullah’a yönelik operasyonlarına misilleme olarak İsrail’e balistik füze saldırısı düzenledi. İsrail genelinde alarmlar çaldı, halk sığınaklara yöneldi ve Kudüs ile Ürdün Vadisi’nde patlamalar duyuldu.
İran Devrim Muhafızları, İsrail’e onlarca füze fırlatıldığını ve İsrail’in misilleme yapması durumunda Tahran’ın “daha yıkıcı ve ezici” bir yanıt vereceğini duyurdu. Üst düzey bir İran yetkilisi, füze saldırısının Ayetullah Ali Hamaney’in emriyle gerçekleştirildiğini Reuters’a açıkladı. Aynı yetkili, Hamaney’in güvenli bir yerde olduğunu belirtti.
İsrail ordusu, İran saldırısının ardından hava sahasının kapatıldığını duyurdu. Reuters muhabirleri, füzelerin komşu Ürdün’ün hava sahasında durdurulduğunu gözlemledi. İsrail ordu radyosu ise yaklaşık 180 füzenin İran’dan fırlatıldığını bildirdi.
Daha önce, İsrail ordusu herhangi bir İran balistik füze saldırısının geniş çaplı olmasının beklendiğini ve halkın güvenli odalara sığınması gerektiğini açıklamıştı. İran ise Lübnan’daki üst düzey Hizbullah liderlerine yönelik saldırıların ardından misilleme yapacağını belirtmişti.
Füze saldırıları, İsrail birliklerinin Lübnan’a kara harekatı düzenlediğini açıklamasından sonra gerçekleşti. İsrail, bu harekatları “sınırlı” olarak nitelendirdi, ancak operasyonlar bölgedeki gerginliği son yılların en üst seviyesine çıkardı.
Washington’da ABD Başkanı Joe Biden, İsrail’in füze saldırılarına karşı kendisini savunması konusunda yardım etmeye hazır olduklarını açıkladı. Biden, Başkan Yardımcısı Kamala Harris ve Beyaz Saray ulusal güvenlik ekibiyle gerçekleştirdiği toplantı sonrası sosyal medya platformu X’te yaptığı açıklamada, “ABD’nin İsrail’in savunmasına ve bölgedeki Amerikan personelini korumaya hazır olduğunu görüştük” dedi.
İran’ın İsrail’e ateşlediği çok sayıda balistik füze, Doğu Akdeniz’de görev yapan USS Arleigh Burke (DDG-51), USS Cole (DDG-67) ve USS Bulkeley (DDG-84) gibi ABD Donanması’na ait Arleigh Burke sınıfı güdümlü füze destroyerleri tarafından etkisiz hale getirildi.
Reuters’a konuşan bir İranlı yetkiliye göre, İsrail’e yönelik balistik füze saldırısından hemen önce hem ABD hem de Rusya bilgilendirildi.
Devrim Muhafızları’ndan İsrail’e “Yıkıcı Yanıt” Uyarısı
İran, yaklaşık 200 füze ateşlediklerini ve bunların %90’ının hedeflerini başarıyla vurduğunu açıkladı. Orduya göre füzelerin çoğu düşürüldü, ancak bazıları İsrail’in orta ve güney bölgelerine düştü.
Devrim Muhafızları, Tel Aviv bölgesindeki üç askeri üssü hedef aldığını ve İsrail’in misilleme yapması halinde “daha ezici ve yıkıcı” bir yanıt vereceğini belirtti.
İsrail Başbakanı Benjamin Netanyahu, Tahran’ın “büyük bir hata” yaptığını söyleyerek bunun bedelini ödetmeye yemin etti. “Kim bize saldırırsa, biz de onlara saldırırız” dedi.
İran, saldırıların Hizbullah ve Hamas’ın üst düzey isimlerine yönelik suikastların planlanmasında kullanılan radar üslerini de kapsayan güvenlik birimlerini hedef aldığını açıkladı.
Devrim Muhafızları, İran güçlerinin ilk kez hipersonik Fattah füzelerini kullandığını belirterek bu füzelerin ses hızından en az beş kat daha hızlı hareket edebilen bir silah olduğunu vurguladı.
ABD Başkanı Joe Biden, saldırının “yenilgiye uğratıldığını ve etkisiz hale getirildiğini” söyledi. İsrail’in sadık bir müttefiki olan Biden, “Hiç şüpheniz olmasın, Amerika Birleşik Devletleri İsrail’i tamamen desteklemektedir” dedi. Beyaz Saray ayrıca İran’ın eyleminin “ağır sonuçları” olacağını belirtti ve bu konuda İsrail ile birlikte çalışacaklarını ifade etti.
İran Cumhurbaşkanı Mesud Pezeşkiyan, Tahran’ın “meşru haklarını” kullandığını ve “Siyonist rejimin saldırganlığına… kararlı bir yanıt” verdiğini söyledi. Pezeşkiyan, geçen hafta BM Genel Kurulu’nda İsrail’i Gazze ve Lübnan’daki eylemleri nedeniyle sert bir şekilde eleştirdi. “Uluslararası toplumun, derhal Gazze’de kalıcı bir ateşkes sağlaması ve İsrail’in Lübnan’daki barbarlığına son vermesi zorunludur” dedi.
İran Cumhurbaşkanı, geçen ay New York’ta gazetecilere verdiği demeçte “Ortadoğu’da istikrarsızlığın sebebi olmak istemiyoruz, çünkü bunun sonuçları geri döndürülemez olacaktır” dedi.
HİZBULLAH: İsrail askerleri sınırı geçmedi
İsrail, güney Lübnan’a yaptığı kara harekâtıyla ilgili ayrıntılı bilgi vermezken, Hizbullah da İsrail askerlerinin sınırı geçtiği iddialarını yalanladı. Grup, İsrail tarafından yayınlanan işgal görüntülerinin “çok eski olduğunu ve Lübnan sınırındaki mevcut askeri eylemlerle ilgisi olmadığını” belirtti. Ayrıca, bu görüntülerin bölgesel düşmanlarının “psikolojik ve propaganda savaşının” bir parçası olduğunu savundu.
İran Balistik Füzelerini, İsrail Hava Savunma Sistemlerini Test Etti
İran tarafından İsrail’e yönelik gerçekleştirilen balistik füze saldırısında 3 askeri üs hedef alındı. Yaklaşık 180 füze ile yapılan saldırının sosyal medyaya yansıyan görüntülerine göre bazı hedeflerin vurulduğu görülmektedir. İsrail Havacılık Endüstrileri tarafından geliştirilen Arrow 3 hava savunma sistemi, hipersonik anti-balistik füzeleri önleme özelliğine sahiptir. İsrail’in çok katmanlı hava savunma sistemi ise ABD ile ortaklaşa geliştirilen orta menzilli David’s Sling sistemi ve Rafael tarafından üretilen alt katmanlı Iron Dome sistemini içermektedir.
Doğu Akdeniz’de görev yapan USS Arleigh Burke (DDG-51), USS Cole (DDG-67) ve USS Bulkeley (DDG-84) gibi ABD Donanması’na ait Arleigh Burke sınıfı güdümlü füze destroyerleri ile müttefik ülkelerdeki ABD üslerini de hesaba kattığımızda, devasa bir çok katmanlı hava savunma kalkanı oluşturulmuş durumdadır. Ancak bu geceki balistik füze saldırısında bu sistemlerin etkinliği soru işaretlerine neden olmuştur.
İsrail Hava Kuvvetleri’nin envanterinde bulunan F-15I ve F-16 uçakları, balistik füzeleri önleme konusunda sınırlı yeteneklere sahiptir. F-35 ise beşinci nesil bir savaş uçağı olup, gelişmiş sensör ve radar sistemlerine sahiptir. Bu sensörler, balistik füze gibi hızlı hareket eden hedeflerin tespit edilmesinde fayda sağlar. Özellikle F-35’in gelişmiş sensör füzyon yeteneği, füze tehditlerini erken algılamasına yardımcı olabilir. Ayrıca, F-35’ler SM-6 veya benzeri hava savunma sistemleriyle veri paylaşabilir, bu sayede füze savunma ağlarının bir parçası olarak işlev görebilir. Ancak, F-35’lerin balistik füzeleri doğrudan havada engelleme kabiliyeti bulunmamaktadır.
Bu uçaklar, doğrudan balistik füze savunması için tasarlanmamış olsalar da, füze tehditlerini tespit etmek, füze rampalarını hedef almak ve balistik füze savunma sistemleri ile entegre çalışmak gibi rollere katkıda bulunabilirler. Gerçek balistik füze önleme kapasitesi ise daha çok Patriot, THAAD, S-400 gibi kara konuşlu sistemler veya Aegis gibi deniz savunma sistemleri tarafından sağlanmaktadır.
Jericho Balistik Füzeleri: İsrail’in Nükleer Caydırıcılık Gücü
Jericho, İsrail tarafından geliştirilen ve envanterinde bulunan balistik füze ailesine verilen isimdir. Bu füze ailesi, İsrail’in nükleer caydırıcılık kapasitesinin temel unsurlarından biri olarak kabul edilir. İsrail, 1960’ların sonlarından itibaren Jericho füzelerini geliştirmeye başlamış ve günümüzde birkaç nesil füzeden oluşan bu aile, ülkenin stratejik gücünün önemli bir parçasıdır.
Jericho Füze Tipleri
Jericho I
İsrail’in geliştirdiği ilk balistik füze olan Jericho I, kısa menzilli balistik füze (SRBM) sınıfında yer alır ve 500 km menzile sahiptir. 1960’ların sonlarında Fransa ile işbirliği içerisinde geliştirilmiştir.
Jericho II
1980’lerde geliştirilen Jericho II, orta menzilli balistik füze (MRBM) sınıfında olup, 1.500 ila 3.500 km arasında menzile sahiptir. Bu füze, özellikle İsrail’in çevresindeki tehditlere karşı caydırıcılık sağlamak amacıyla tasarlanmıştır.
Jericho III
Uzun menzilli balistik füze (ICBM) sınıfına giren Jericho III, yaklaşık 4.800 ile 6.500 km arasında değişen bir menzile sahiptir. Bu füze, İsrail’in daha geniş bir coğrafyada stratejik caydırıcılık sağlayabilmesi için geliştirilmiştir.
Nükleer ve Konvansiyonel Kapasite
Jericho füzeleri, hem konvansiyonel hem de nükleer başlık taşıyabilme kapasitesine sahiptir. İsrail’in “belirsizlik politikası” kapsamında, bu füzelerin nükleer kapasitesinin bir parçası olduğu düşünülmektedir. Ancak İsrail, resmi olarak nükleer silahlara sahip olduğunu ne doğrulamış ne de yalanlamıştır.
Jericho Füzelerinin Stratejik Önemi
Jericho füzeleri, İsrail’in bölgedeki stratejik gücünü artıran ve Orta Doğu’daki dengeleri etkileyen kritik bir caydırıcı unsurdur. Özellikle bölgedeki tehditlere karşı nükleer ve konvansiyonel seçenekler sunan bu füze ailesi, İsrail’in güvenlik politikasında önemli bir rol oynamaktadır.
1 EKİM GELİŞMELERİ
Beyaz Saray: “İran, İsrail’e Karşı Balistik Füze Saldırısı Hazırlığında”
Üst düzey bir Beyaz Saray yetkilisi, ABD’nin İran’ın “İsrail’e karşı yakın zamanda bir balistik füze saldırısı düzenlemeye hazırlandığına” inandığını açıkladı. Yetkili, “Amerika Birleşik Devletleri, İran’ın İsrail’e karşı bir balistik füze saldırısı hazırlığında olduğuna dair işaretler almıştır” dedi.
“İsrail’i bu saldırıya karşı korumak amacıyla savunma hazırlıklarını aktif bir şekilde destekliyoruz. İran’dan İsrail’e yönelik doğrudan bir askeri saldırı, İran için ağır sonuçlar doğuracaktır” ifadesine yer verildi.
CNN’e konuşan bir ABD’li yetkili, ABD’nin İran’ın İsrail’e yönelik herhangi bir saldırısını engellemek için tüm çabalarını seferber etmeye hazır olduğunu belirtti. Bu çabaların, İran’ın Nisan ayında İsrail’e fırlattığı insansız hava araçları ve füzelerin büyük bir kısmının başarıyla engellendiği dönemde ABD’nin sağladığı yardımlara benzer olacağı kaydedildi.
ABD’nin, İran’dan gelmesi beklenen bu saldırının boyutunun henüz netleşmediği ifade edildi.
ABD: “Nisan Ayındaki Saldırıya Benzer Bir Tehdit Bekleniyor”
CNN’den MJ Lee’nin haberine göre, bir ABD’li yetkili, ABD’nin İran’dan İsrail’e yönelik yeni bir saldırının kapsam ve ölçek bakımından Nisan ayındakine benzer olacağını öngördüğünü söyledi. O dönemde, İran, İsrail’in Suriye’deki bir İran diplomatik kompleksine düzenlediği iddia edilen saldırıya misilleme olarak İsrail’e bir insansız hava aracı ve füze dalgası fırlatmıştı.
İsrail ordusuna göre, Nisan ayındaki saldırıda İsrail’e yaklaşık 170 insansız hava aracı ve 120’den fazla balistik füze dahil olmak üzere 300’den fazla mermi fırlatılmış, ancak bu saldırıların %99’u İsrail hava savunma sistemleri ve “müttefikleri” tarafından etkisiz hale getirilmişti.
Hizbullah’tan İsrail’e Roket Saldırısı
İran destekli Lübnanlı militan grup Hizbullah, Salı günü Tel Aviv yakınlarındaki Glilot’ta bulunan İsrail askeri istihbarat üssünü hedef aldığını duyurdu. Grup, yaptığı açıklamada “Askeri istihbarat birimi 8200’ün Glilot üssüne ve Tel Aviv’in eteklerindeki Mossad karargahına Fadi 4 roketleri fırlattık” dedi.
İsrail Güney Lübnan’da sınırlı ve hedefli kara harekatına başladı
İsrail ordusu, Salı sabahı yaptığı açıklamada, Hizbullah ile çatışmaların artarak devam ettiği bir süreçte, Pazartesi gecesi IDF (İsrail Savunma Kuvvetleri) askerlerinin güney Lübnan’a kara harekatı düzenlediğini doğruladı.
İsrail ordusunun açıklamasına göre, “IDF, güney Lübnan’daki Hizbullah terör hedeflerine ve altyapısına karşı kesin istihbarata dayalı sınırlı, yerel ve hedefli kara saldırılarına başladı.”
Açıklamada ayrıca, İsrail ordusunun “Genelkurmay Başkanlığı ve Kuzey Komutanlığı tarafından belirlenen ve askerlerin son aylarda eğitim alarak hazırlandıkları metodik bir planı” uyguladığı belirtildi.
Arap medyası El Cezire ve MTV Lübnan, IDF tanklarının kara harekatının başlamasından kısa bir süre sonra güney Lübnan’daki birçok köye girdiğini iddia etti.
Hizbullah Salı günü gece yarısından sonra bir açıklama yayınlayarak Lübnan sınır kasabalarının karşısındaki İsrail birliklerini hedef aldığını duyurdu.
Ancak İsrail’in merakla beklenen kara operasyonunu başlattığına dair henüz teyit edilmiş bir haber yok ve IDF de konuyla ilgili henüz bir yorum yapmadı.
ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Matthew Miller, Pazartesi günü yaptığı açıklamada, “İsrail’in şu anda sınıra yakın Hizbullah altyapısını hedef alan sınırlı operasyonlar yürüttüğü bilgisini aldık” dedi.
Doğrulanan işgal, 2006’daki İkinci Lübnan Savaşı’ndan bu yana IDF’nin Lübnan’da gerçekleştirdiği ilk kara operasyonu oldu. Teyit edilmemiş raporlar, İsrail Savunma Kuvvetleri’nin (IDF) güney Lübnan’daki belirli mevzilere yoğun tank ateşi açtığını gösteriyor. 19:30’da konuyla ilgili toplanan kabineye, işgal seçenekleri hakkında birden fazla senaryo sunuldu. Ancak, beklenen ilk odak noktası hala güney Lübnan olarak öne çıkıyor.
İşgalin ana hedeflerinden biri, Hizbullah’ın Radvan özel kuvvetlerinin İsrail topraklarını işgal etmek ve kuzey sınır kasabalarını tehdit etmek için kullanabileceği altyapının yok edilmesi olacak.
Operasyon öncesinde, IDF, Metulla, Misgav Am ve Kfar Giladi’de kapalı askeri bölgeler ilan ederek sınır güvenliğini artırmaya yönelik somut tedbirler aldı. Lübnan Ordusu’nun, İsrail sınırı boyunca bazı mevzilerden çekildiği ve zırhlı birliklerin bölgeyi terk ettiği yerel halk tarafından gözlemlendi.
Bu geri çekilmenin, Birleşmiş Milletler Lübnan Geçici Gücü (UNIFIL) tarafından tavsiye edildiği bildirildi. UNIFIL tarafından işletilen bazı üs ve mevzilerin de tahliye edilmeye başlandığı kaydedildi.
98. Tümen ve 7. Zırhlı Tugay Harekatta
Gazze’de aylardır süren çatışmalarda görev yapan 98. Tümen, iki hafta önce kuzey cephesine konuşlandırıldı. Bu tümen, paraşütçü birlikler ve komandolardan oluşuyor. Bir yıllık çatışmaların ardından yorgun düşmüş olsalar da savaşa hazır durumdalar.
Ayrıca, İsrail’in zırhlı birliklerinin en seçkinlerinden olan 7. Zırhlı Tugayı da konuşlandırıldı. Bu birlikler, iyi eğitimli ve güçlü bir lojistik destekle donatılmış durumda. 98. Tümen, 12.000 ila 14.000 arasında seçkin askerden oluşuyor ve düzinelerce tank ile topçu birlikleri tarafından destekleniyor. Çok güçlü bir kuvvet olmalarına rağmen, operasyonun sıkıntıya girmesi ihtimaline karşı yedekte askerler de tutuluyor.
Hizbullah’a karşı yürütülen bu operasyon, Hizbullah’ın kendi gücüne de karşılık verdiğini gösteriyor. Hizbullah’ın özellikle güneyde görev yapan özel kuvvet birimi Radwan Gücü, bu bölgede savaşmak üzere eğitim alıyor. Dağlık ve kayalık arazi, pusu ve keskin nişancı saldırıları için son derece uygun bir alan. 2006 yılında, Hizbullah’ın bu tür taktikleri, hazırlıksız İsrail birliklerine ağır kayıplar verdirmişti.
İsrail’in Lübnan’a Yönelik Sınırlı Kara Harekatı
İsrail’in hava kuvvetleri ve topçu destekli kara birlikleri, Lübnan’ın güneyindeki köylere karşı sınırlı, yerel ve hedefli kara saldırıları düzenliyor. Bu operasyonlar, İsrail’in kuzeyindeki topluluklar için acil bir tehdit oluşturuyor.
Lübnanlı bir güvenlik kaynağı, İsrail birliklerinin gece boyunca keşif ve inceleme operasyonları yapmak üzere Lübnan’a girdiğini belirtti. Aynı kaynak, Lübnan birliklerinin sınırdaki bazı mevzilerden geri çekildiğini söyledi. Lübnan ordusu ise bu hareketi ne doğruladı ne de yalanladı. Tarihsel olarak, Lübnan ordusu İsrail ile yaşanan büyük çatışmalarda tarafsız kalmış ve son bir yıldır İsrail ordusuna ateş açmamıştı.
Lübnan Sınırındaki Gerginlik Artıyor
Lübnan’ın sınır kasabası Aita al-Shaab sakinleri, yoğun bombardıman ve üzerlerinde uçan helikopterler ile insansız hava araçlarının seslerini duyduklarını bildirdi. Sınırdaki Rmeish kasabasının üzerinde defalarca işaret fişekleri fırlatılarak gökyüzü aydınlatıldı.
Hizbullah, Salı günü yaptığı açıklamada, sınırın karşısındaki Metula’da bulunan İsrail birliklerine iki kez top ve roket ateşiyle saldırı düzenlediğini duyurdu. Ancak, İsrail’in Lübnan’a kara harekâtı başlattığına dair herhangi bir bilgi paylaşılmadı.
ABD, İran’ı Caydırmak İçin Orta Doğu’daki Askeri Varlığını Artırıyor
ABD, İsrail ile Hizbullah arasındaki gerilimin tırmandığı bir dönemde, İran’ı misillemeden caydırmak amacıyla Orta Doğu’daki askeri varlıklarını artırma kararı aldı. Bu karar, İsrail Savunma Kuvvetleri’nin (IDF) Salı günü Lübnan’a düzenlediği kara harekatından hemen önce alındı.
Wall Street Journal’ın ABD’li ve İsrailli yetkililere dayandırdığı habere göre, ABD Savunma Bakanlığı, Orta Doğu’daki F-15E, F-16 ve A-10 savaş uçaklarının sayısını artırmayı planlıyor. Özellikle F-15E ve F-16 savaş uçaklarının artırılması önemli, çünkü bu uçaklar, İran’ın Nisan ayında İsrail’e düzenlediği füze ve insansız hava aracı saldırılarında, İran’a ait insansız hava araçlarını vurmuştu.
ABD: İsrail’in Lübnan’a Operasyonu Büyük Çaplı Bir Çatışmaya Dönüşebilir
Axios’un ismi açıklanmayan bir İsrailli kaynağa dayandırdığı habere göre, ABD’li yetkililer, İsrail’in Lübnan’a yönelik sınırlı kara harekâtının başlangıçta geçici bir girişim olarak planlansa da, daha büyük ve uzun vadeli bir çatışmaya dönüşebileceği endişesini dile getirdi.
Beyaz Saray yetkililerinin İsrail’i, bu tür bir operasyonun Lübnan halkı arasında Hizbullah’a desteği artırabileceği konusunda uyardığı da haberde yer aldı.
ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Matthew Miller, bugün erken saatlerde düzenlenen bir brifingde, “Zaman zaman askeri baskının diplomasiyi mümkün kılabileceğini kabul ediyoruz. Ancak askeri baskı, yanlış hesaplamalara ve istenmeyen sonuçlara da yol açabilir” dedi.
İsrail Güvenlik Kabinesi Kara Harekâtını Onayladı, ABD Sızıntılarına Tepki
İbrani basınında yer alan haberlere göre, İsrail’in güvenlik kabinesi, Lübnan’da Hizbullah’a karşı yürütülen savaşın bir sonraki aşamasını, muhtemelen kara harekâtını onayladı.
Ynet haber sitesinin bildirdiğine göre, tartışma sırasında bazı bakanlar, İsrail tarafından bilgilendirilen Amerikalı yetkililerden operasyonla ilgili sızıntıların ortaya çıkmasını kınadı. Bakanlar, ABD kaynaklı bu sızıntıların, askeri operasyonların gizliliğini tehlikeye attığını belirtti.
IDF Sözcüsü İsraillileri Askeri Hareketleri Paylaşmamaya Çağırdı
IDF Sözcüsü Tuğamiral Daniel Hagari, İsrail’in güney Lübnan’a olası bir kara harekâtına dair artan raporlar, iddialar ve söylentiler üzerine, İsraillilere askeri hareketlerle ilgili haberleri paylaşmamaları çağrısında bulundu.
Hagari, “Son saatlerde IDF’nin Lübnan sınırındaki faaliyetlerine ilişkin çok sayıda rapor ve söylenti ortaya çıktı. Birliklerin faaliyetleriyle ilgili hiçbir haberin yayılmamasını rica ediyoruz. Askerlerimizin güvenliği her şeyden önemli” dedi. Ayrıca, halkı sadece resmi kaynaklardan gelen bilgilere bağlı kalmaya davet ederek, sorumsuz söylentilerin yayılmaması gerektiğini belirtti.
Bu arada, bazı İsrailli politikacılar sosyal medya hesaplarında yaklaşan kara harekatına üstü kapalı imalarda bulundu.
Hizbullah ile Çatışmalar Tırmanıyor
AFP’nin haberine göre, IDF askerleri Pazartesi gecesi Hizbullah ile çatışmaların devam ettiği bölgelerde kara harekatına başladı. Bu operasyon, İsrail’in ABD’ye Lübnan’da sınırlı bir kara operasyonu başlatma niyetini bildirmesinin ardından geldi. ABD’li yetkililer, İsrail’in kara harekatını önümüzdeki günlerde genişletebileceği konusunda uyardı.
İsrail, son günlerde Lübnan’daki “direniş ekseni” olarak bilinen İran’a bağlı militan gruplara karşı yoğun hava saldırıları düzenledi. Bu gruplar arasında Hizbullah’ın yanı sıra Suriye, Yemen ve Irak’taki İran destekli unsurlar da yer alıyor.
İran Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Nasır Kanani, İran’ın bölgeye ekstra kuvvet göndermeyeceğini belirtti. Kanani, “Lübnan ve Filistin topraklarındaki savaşçılar, kendilerini savunma gücüne sahiptir” dedi. Ancak Kanani, İsrail’in İran’a karşı işlediği suçların cezasız kalmayacağını vurguladı.
Pazartesi günü ayrıca İran Cumhurbaşkanı Mesud Pezeşkiyan, Tahran’daki Hizbullah ofisini ziyaret ederek Nasrallah’a saygılarını sundu. İran’ın dini lideri Ayetullah Ali Hamaney ise Nasrallah’ın ölümünün “boşuna olmayacağı” sözünü verdi.
İsrail Askerleri, Güney Lübnan’daki Hizbullah Tünellerine Girdi
Pazartesi günü bir ABD gazetesinde yer alan habere göre, İsrail askerleri kara harekâtına hazırlanırken güney Lübnan’a düzenledikleri küçük çaplı baskınlarda Hizbullah’ın İsrail sınırı yakınlarında kazdığı tünellere girdi.
Son günlerde yabancı basın kaynaklarında yer alan haberlere göre, İsrail Savunma Kuvvetleri (IDF) askerleri, bilgi toplamak ve Hizbullah’ın İsrail’e saldırı kapasitesini zayıflatmak amacıyla sınırlı sınır ötesi operasyonlar yürütüyor.
Wall Street Journal’da Pazartesi günü yayınlanan bir habere göre, “hedefli” olarak tanımlanan bu operasyonlarda özel kuvvetler, Hizbullah’ın İsrail ile Lübnan’ı ayıran Mavi Hat yakınlarında kazdığı yeraltı tünellerine giriyor.
İsrail Savunma Bakanı, Kara Birlikleri Hizbullah ile Savaşa Katılabilir
İsrail Savunma Bakanı Yoav Gallant, Pazartesi günü yaptığı açıklamada, Lübnan’daki Hizbullah militanlarına karşı kara kuvvetlerinin kullanılabileceğini belirtti ve örgütün lideri Hasan Nasrallah’ın öldürülmesine rağmen askeri operasyonların devam edeceğini ekledi.
Gallant bu açıklamaları, Hizbullah ile yaklaşık bir yıldır devam eden ve bu ay yoğunlaşan sınır ötesi çatışmaların yaşandığı kuzey sınırına konuşlanan İsrail birliklerine hitaben yaptı.
Gallant, “Gerekebilecek tüm araçları kullanacağız – sizin güçleriniz, diğer güçler, havadan, denizden ve karadan” dedi. “Nasrallah’ın ortadan kaldırılması önemli bir adım, ama nihai adım değil.”
İsrail, Cuma günü İran destekli grubun Beyrut’un güneyindeki kalesine düzenlediği hava saldırısında Nasrallah’ı öldürdü.
İsrail, Lübnan Sağlık Bakanlığı’nın en az 558 kişinin öldüğünü açıkladığı 23 Eylül’den bu yana Lübnan’daki Hizbullah hedeflerine yönelik hava saldırılarını artırmıştı.
İsrailli yetkililer, bu ay Hizbullah’ın lider kadrosunun ve iletişim ağının çökertildiği saldırıların ardından Lübnan’a olası bir kara harekâtı sinyalleri veriyordu.
Filistinli Hamas militanlarının 7 Ekim’de İsrail’e düzenlediği ve Gazze’de savaşı tetikleyen eşi benzeri görülmemiş saldırının ardından Hizbullah, Hamas’a “destek” adı altında sınır boyunca İsrail askeri mevzilerine ve topluluklarına ateş açmaya başladı. Çatışmalar, son tırmanışa kadar nispeten kontrol altındaydı.
On binlerce İsrailli yaklaşık bir yıl önce ülkelerinin kuzey sınır bölgesinden tahliye edilmişti.
Gallant, “Amacımız İsrail’in kuzeyindeki toplulukların güvenli bir şekilde evlerine dönmelerini sağlamaktır. Bu görevi yerine getirmek için gereken her türlü çabayı göstermeye hazırız,” dedi.
İsrail, bu ayın başında odağını Gazze’den Lübnan sınırının güvenliğine kaydırdığını açıklamıştı.
Hizbullah Lideri Naim Kasım’dan İsrail’e Sert Mesaj: Kara Harekatına Hazırız
Hizbullah’ın lider yardımcısı Naim Kasım, Hasan Nasrallah’ın öldürülmesinin ardından yaptığı ilk açıklamada, örgütün İsrail’in Lübnan’a yönelik kara harekatına hazır olduğunu söyledi.
Kasım, “Her türlü ihtimale karşı koyacağız” dedi ve direniş güçlerinin kara harekatına hazır olduğunu vurguladı. İsrail’in saldırılarının hedeflerine ulaşamayacağını belirtti.
İsrail’in hava saldırıları sonucu Nasrallah’ın öldürülmesi, Hizbullah için büyük bir kayıp olarak değerlendiriliyor. Kasım, örgütün liderlik yapısının en kısa sürede yeniden kurulacağını ifade etti. Ayrıca Hizbullah’ın, İsrail topraklarının derinliklerine kadar roket atmaya devam ettiğini ve İsrail’in kara harekatı ihtimaline karşı tam hazırlık içinde olduklarını belirtti.
İsrail Savunma Bakanı Yoav Gallant, kuzey sınırındaki birliklere hitaben yaptığı açıklamada, Nasrallah’ın ortadan kaldırılmasının önemli bir adım olduğunu, ancak nihai hedef olmadığını vurguladı.
Hizbullah’ın açıklamasından önce, Hamas’ın Lübnan’daki lideri Fetih Şerif, İsrail hava saldırısında öldürüldü. Aynı gün, Filistin Halk Kurtuluş Cephesi de üç liderinin öldürüldüğünü duyurdu.
İsrail’in Lübnan’daki saldırıları, Gazze’den Yemen’e kadar geniş bir bölgeyi etkileyen bir çatışmanın parçası haline geldi. İran, Rusya ve İngiltere, çatışmaların bölgedeki istikrarı tehdit ettiğini belirtirken, ABD İsrail’e desteğini sürdürüyor.
İsrail, Husilere Karşı En Şiddetli Hava Saldırısını Gerçekleştirdi
İsrail Savunma Kuvvetleri kaynakları Yemen’in Hudeyde ve Ras Issa limanlarını hedef alarak petrol rezervlerine ve askeri malzeme depolarına saldırdığını bildirdi.
IDF’nin Pazar günü Husilere karşı gerçekleştirdiği bu saldırının, Temmuz ayında Hudeyde’ye yapılan büyük saldırıdan bile daha güçlü olduğu belirtildi. Düzinelerce İsrail uçağının katıldığı operasyon, İsrail topraklarından 1.800 kilometre uzaklıktaki hedefleri vurdu. Bu operasyon, Husilerin geçtiğimiz haftalarda Tel Aviv ve İsrail’in orta bölgelerine, biri Cumartesi günü olmak üzere üç balistik füze fırlatmasının ardından yapıldı.
IDF’ye göre, saldırının hedefleri arasında enerji santralleri ve Husilerin askeri malzemeler, petrol ve İran silahlarının bölgeye aktarımı için kullandıkları bir liman yer alıyordu. Hizbullah’a bağlı Al Mayadeen, IDF tarafından doğrulanan haberinde, saldırıların Ras Issa’daki petrol rezervleri ve Hudeyde limanını hedef aldığını belirtti.
Husilere bağlı Al Masirah TV’nin haberine göre saldırıda biri liman işçisi, üçü elektrik mühendisi olmak üzere en az dört kişi öldü.
Husilere ait Lübnan medyası Al Masirah, “İsrail saldırısı Hudeyde şehrini hedef alıyor” diye yazdı. Aynı kaynak, Sivil Savunma birimlerinin saldırılar sonrası çıkan yangını söndürmek için çalışmalara başladığını duyurdu. Hudeyde’nin elektrik santrali ve havaalanı da saldırılardan etkilendi.
IDF, hedeflerin İran’ın Husilere silah sağladığı bölgelere göre seçildiğini ve Husilerin sivil alanları askeri kullanımla karıştırarak İsrail’e saldırdığını ifade etti. IDF ayrıca Husilerin sadece geçtiğimiz ay değil, yıl boyunca İsrail’e saldırılar düzenlediğini belirtti.
Husiler, yıl boyunca Eilat’a çok sayıda balistik füze ve insansız hava aracı fırlattı. Temmuz ayında Husilere ait bir insansız hava aracı Tel Aviv’de bir sivilin ölümüne neden olmuştu. Cumartesi günkü füze saldırısı, Tel Aviv de dahil olmak üzere İsrail’in orta kesimlerinde sirenlerin çalmasına neden oldu. Tzur Hadassah yakınlarındaki 375 numaralı yolda şarapnel parçaları bulunmasına rağmen herhangi bir yaralanma bildirilmedi.
Hamas, Lübnan’daki liderinin hava saldırısında öldürüldüğünü açıkladı
Filistinli militan grup Hamas, Lübnan’daki liderlerinden Fetih Şerif Ebu El Amin’in, Pazartesi günü ülkenin güneyinde düzenlenen bir hava saldırısında öldürüldüğünü duyurdu. Resmi medya kaynakları ise aynı bölgede bir Filistin mülteci kampına saldırı düzenlendiğini bildirdi.
Hamas’ın açıklamasında, “Hamas’ın Lübnan’daki lideri ve hareketin yurtdışındaki liderlik üyesi Fetih Şerif Ebu El Amin, Lübnan’ın güneyindeki El-Bass kampındaki evine düzenlenen hava saldırısında hayatını kaybetti” ifadesi yer aldı. Ayrıca, “terörist ve cani bir suikast” sonucu Ebu El Amin’in eşi, oğlu ve kızıyla birlikte öldürüldüğü belirtildi.
Lübnan Ulusal Haber Ajansı, Tyre kenti yakınlarındaki El-Bass kampına yönelik bir hava saldırısı düzenlendiğini ve bu kampın “ilk kez” hedef alındığını bildirdi.
Bu açıklama, Filistin Halk Kurtuluş Cephesi’nin (FHKC) Beyrut’un Kola bölgesine Pazartesi günü erken saatlerde düzenlenen bir saldırıda üç üyesinin öldürüldüğünü duyurmasından birkaç saat sonra geldi.
İsrail, Gazze savaşının patlak vermesinden bu yana Lübnan’daki Hamas yetkililerine defalarca saldırı düzenledi. Ocak ayında, ABD’li bir savunma yetkilisi, İsrail’in bir saldırısında Hamas lider yardımcısı Salih El Aruri ve altı Hizbullah militanının Beyrut’un güneyinde öldürüldüğünü açıkladı. Ağustos ayında ise, İsrail’in Lübnan’ın güneyindeki Sidon kentinde bir araca düzenlediği saldırıda Hamas komutanı Samer Al-Hajj hayatını kaybetti.
Lübnan’daki resmi Filistin mülteci kampları, İsrail’in kurulduğu 1948 savaşı sırasında sürülen ya da kaçan Filistinliler için oluşturuldu. Lübnan ordusu, uzun yıllardır süregelen bir gelenek gereği, bu kamplardan uzak durmakta ve güvenliği Filistinli gruplara bırakmaktadır.
İsrail’in Beyrut Saldırısı: Cemaat-i İslamiye ve FHKC Hedef Alındı
Görgü tanıklarına göre, İsrail’in Pazar günü Beyrut’un Kola semtindeki bir apartman dairesine düzenlediği saldırıda dört kişi öldü. Bu saldırı, yaklaşık bir yıldır devam eden çatışmalar süresince Beyrut’un merkezinde gerçekleşen ilk saldırı olarak kaydedildi.
Hedef alınan kişilere dair haberlerde çelişkiler yaşanırken, bazı kaynaklar bu kişilerin Cemaat-i İslamiye olarak bilinen İslami Parti’nin yetkilileri olduğunu, diğerleri ise Filistin Halk Kurtuluş Cephesi (FHKC) üyeleri olduğunu iddia etti.
Agence France Presse, Cemaat-i İslamiye üyelerinin hedef alındığını belirtirken, Associated Press’in haberine göre, Lübnan Sivil Savunması’ndan ismi açıklanmayan bir yetkili de bu bilgiyi doğruladı. Reuters ise ismi açıklanmayan kaynaklarına dayanarak, FHKC’nin saldırıda üç liderinin öldüğünü kabul ettiğini duyurdu.
Cemaat-i İslamiye, 1960 yılında kurulan ve Hamas gibi Sünni Müslüman Kardeşler hareketinden doğan bir örgüttür. İsrail-Lübnan sınırında yaşanan gerilimlerden bu yana İsrail’in saldırılarına hedef olmaktadır.
FHKC, Beyrut’un Kola semtine yapılan saldırıda üç liderinin öldüğünü açıkladı. FHKC, Marksist-Leninist ve devrimci sosyalist bir örgüt olup, Filistin Kurtuluş Örgütü’nün (FKÖ) en büyük ikinci grubudur; en büyük grup ise El Fetih’tir.
Bu saldırı, İsrail’in 7 Ekim’deki Hamas saldırısından bu yana Beyrut’un şehir sınırları içindeki ilk saldırısı oldu.
Televizyon görüntülerinde, saldırının hedefi olan binanın kısmen yıkılmış katı gösterildi. Saldırı, başkenti Beyrut Havalimanı’na bağlayan yol üzerindeki ağırlıklı olarak Sünni nüfusa sahip Kola mahallesinde gerçekleşti.
Saldırı, İsrail’in Lübnan’daki çeşitli hedefleri vurduğu ve en az 105 kişinin öldüğü bir dizi saldırının ardından yaşandı. Bu saldırılar sırasında Hizbullah’ın komuta yapısına ağır darbe vuruldu ve lideri Hasan Nasrallah da öldürüldü.
Geçen hafta boyunca İsrail, Hizbullah’ın güçlü olduğu Beyrut’un güney banliyölerini sıkça hedef aldı. Özellikle Cuma günü düzenlenen büyük bir saldırıda Nasrallah öldürüldü. Ancak şehir merkezine yakın bölgeler ilk kez vuruldu.
İsrail’in Nasrallah Suikastı: Hizbullah’a Derin Sızma Operasyonu
İsrail’in Cuma günü gerçekleştirdiği hava saldırısında Hizbullah lideri Hasan Nasrallah’ı öldürmesi, İran destekli gruba derinlemesine sızıldığını gösteren ve günlerce süren operasyonları tamamlayan bir casusluk başarısıydı.
İşte İsrail’in bu saldırıyı gerçekleştirmek için istihbarat kaynaklarını nasıl seferber ettiğine dair bildiklerimiz:
Hizbullah, müttefiki Hamas’ın 7 Ekim’de İsrail’in güneyine acımasız bir saldırı düzenleyerek Gazze’deki savaşı tetiklemesinden bir gün sonra İsrail’in kuzeyine ateş açmaya başladı. İsrail’in Hizbullah’a karşı yürüttüğü düşük seviyeli kampanya, 17 Eylül’de Hizbullah’ın kullandığı çağrı cihazlarına yönelik sabotaj saldırıları ve ertesi gün grubun iki yönlü telsizlerine yönelik patlamalarla dramatik bir şekilde tırmandı.
Washington Yakın Doğu Politikası Enstitüsü’nden Robert Satloff, İsrail’in üstlenmediği patlamalarda en az 39 kişinin öldüğünü, yaklaşık 3.000 kişinin yaralandığını ve “Hizbullah’ın iletişim sistemlerinin taş devrine geri döndüğünü” belirtti. Analistler, bu operasyonun, İsrail’in Unit 8200 adlı sinyal istihbarat grubunun, Hizbullah’ın iletişim cihazlarına nüfuz etme konusunda kaydettiği büyük ilerlemeyi yansıttığını söyledi.
Şubat ayında Nasrallah, “Elinizde tuttuğunuz cep telefonu bir casusluk cihazıdır” diyerek, daha sonra silah haline getirilen çağrı cihazlarının kullanılmasını teşvik etmişti. Yine de askeri sözcü Yarbay Nadav Shoshani, gazetecilere Nasrallah’a yönelik Cuma günü gerçekleştirilen Beyrut saldırısına yol açan istihbaratın yıllar öncesine dayandığını söyledi. “Yıllardır topladığımız istihbarat sayesinde elimizde gerçek zamanlı bilgiler vardı ve bu saldırıyı gerçekleştirdik” dedi.
İsrail’in Reichman Üniversitesi’ndeki Uluslararası Terörle Mücadele Enstitüsü’nde kıdemli araştırmacı olan emekli Albay Miri Eisen, saldırının kapsamlı bir çalışmanın ürünü olduğunu belirtti. Eisen, “Hizbullah’a sızan istihbaratın derinliği, İsrail’in yeteneklerini gözler önüne seriyor” dedi ve bu tür operasyonların, Hizbullah’ın son 11 ayda gerçekleştirdiği faaliyetlerden çok önce başladığını vurguladı.
İsrailli yetkililer, Nasrallah ve diğer Hizbullah liderlerinin Cuma günü Beyrut’un güney banliyölerinde bulunan “merkez karargâhında” bir toplantı düzenlediklerini bildirdi. İsrail, Hizbullah’a yönelik operasyonlarını artırırken savaş uçakları da bölgeyi yoğun bir şekilde bombalıyordu. Askeri bir videoda, F-15 jetlerinin operasyonu gerçekleştirmek üzere Cuma günü Hatzerim Hava Üssü’nden havalandığı görüldü. Saat 18:30’dan (15:30 GMT) hemen önce Lübnan’ın başkentinde güçlü patlama sesleri duyuldu.
Wall Street Journal‘a göre, İsrail, Nasrallah’ın bulunduğu sığınakta “her patlamanın bir sonrakinin yolunu açacağı” bir dizi zamanlanmış patlamayı planlamak için aylarca çalıştı. Ancak gazeteye göre, saldırının zamanlaması “fırsatçı” idi ve İsrail istihbaratı toplantıyı saatler öncesinden öğrendi.
Saldırının ardından Başbakan Benjamin Netanyahu’nun ofisi, saldırıyı onayladığını gösteren ve New York’taki otelinde çekilen bir fotoğraf yayınladı. İsrail, saldırıda kullanılan silahları açıklamazken, New York Times askeri videonun analizine dayanarak kullanılan uçağın “en az 15 adet 2.000 kiloluk bomba ile donatıldığını” belirtti. Gazeteye konuşan üst düzey yetkililer, Nasrallah’ı öldürmek için “birkaç dakika içinde 80’den fazla bomba atıldığını” bildirdi.
Lübnan Sağlık Bakanlığı, saldırıda ilk belirlemelere göre altı kişinin öldüğünü ve 91 kişinin yaralandığını açıkladı. Orta Doğu uzmanı James Dorsey, saldırının “çok sofistike” bir istihbarat darbesi olduğunu ve İsrail’in Hizbullah’a ne kadar derinlemesine sızdığını gösterdiğini ifade etti. Uluslararası Kriz Grubu’ndan Heiko Wimmen, saldırının Hizbullah üzerindeki uzun vadeli etkilerinin belirsiz olduğunu, ancak insan kaynaklarındaki bu büyük kaybın örgütü yıpratacağını belirtti.
İsrail yetkilileri Nasrallah’ın ölümünü kutlarken, Hizbullah’ın kuzey sınırında oluşturduğu tehdide karşı kara operasyonlarına devam edip etmeyeceklerini değerlendiriyor.